V - OLAĞANÜSTÜ BİR GECE

38K 2K 141
                                    







Keyifli okumalar...



♠️




Burak'tan


       Eve girdiğimde botlarımın fermuarını çıkarken çekmediğim için kolayca onlardan kurtuldum ve ayakkabılığa yerleştirdim. Araba ve ev anahtarlarını vestiyerdeki porselen çiçek desenli çanağa koyup içeri doğru başımı uzattım. Savcıyı evde bırakıp arabaya onun anahtarlarını aramak için gittiğimde ona rahatına bakmasını söylemiştim. Belki salondadır diye önce oraya bakındım ama yoktu. Demek ki bıraktığım yerde, Doruk'un yanındaydı. Adımlarımı yatak odasına doğru yönlendirip önüme bile bakmadan odadan içeri girdiğimde yüksekten başlayan sesim cümlem bitmeden kısılarak tükenmişti. ''Arabada yo-''

       Karşımdaki manzaraya ilk birkaç dakika öylece bakakalsamda sonradan kendime geldim. Günün yorgunluğuyla savcı, benim yatağımda Doruk'un yanına kıvrılmış ve uyuyakalmıştı. İkisinin de düzenli nefes alış-verişleri derin bir uykuda olduklarını gösteriyordu. Savcıya doğru yaklaştım. Üzerini örtüp örtmemek konusunda kararsız kalmıştım. Ne diye düşünüyordum ki gerçi? Benim yatağımda uyuya kalan kendisiydi. Dolaptan pamuklu battaniyemi alıp onu uyandırmamaya çalışarak üzerine örttüm. Üzerindeki kıyafetlerden dolayı rahatsız bir uykuda olduğu yüz ifadesinden belliydi ama artık ona da yapacak bir şeyim yoktu. Onunla işim bittiğinde dolabımdan rahat kıyafetlerimi alıp odadan dışarı çıktım. Kapıyı ardımdan yavaşça kapattım. Ses yapmazdım ama olur da beklenmedik bir durum olursa uyanmalarını istemiyordum. Kıyafetlerimle birlikte banyoya girip rahatlatıcı bir duş aldım. Duşun ardından salona geçip kanepeye uzandım. Şimdi uyuyabilirdim. Hayalimde kendi rahat yatağımda uyumak olsa da kanepe de işimi görürdü. Alışkındım sonuçta. Nöbetteyken ya da dağda geçirdiğimiz gecelerde rahat yataklarda uyumuyorduk sonuçta. Kendimi uykunun rahat kollarına bıraktığımda beynim düşüncelerden uzaktı. Zaten ben de çok fazla düşünmeyi seven biri değildim.

       Gözlerimi araladığımda boynumun acısıyla yüzümü buruşturdum. Küçücük –bana küçük gelen- kanepede uyumaya çalışmak o kadar da kolay değilmiş diye düşündüm. Çünkü bütün eklemlerim ağrıyordu. Salonun girişindeki duvara çevirdiğim bakışlarımla saatin iki olduğunu gördüm. Yaklaşık altı saattir uyuyordum ve rahatsız pozisyonuma rağmen dinlendiğimi hissediyordum. Uzandığım yerden kalkıp eklemlerimi oynatmaya başladım. Açma germe hareketleriyle uyanmaya çalışıyordum. Yalpalayarak banyoya girip yüzüme soğuk su çarpmaya başladım. Biraz olsun mahmurluğu üzerimden attığımda musluğu kapatıp havluyla kurulandım. Banyodan çıktıktan sonra mutfağa geçtim. Su ısıtıcısına su koyup kendime kahve hazırladım. Su kaynadığında bardağımdaki kahvenin üzerine döküp tekrar salona geçtim. Televizyonu açıp biraz bakınmayı geçirdim aklımdan ama içeride uyuyanları uyandırırım diye vazgeçtim. Her ne kadar cadı bir kadın olsa da yine de ona bu kötülüğü yapmazdım.

       Aslında cadı biri değildi. Sadece biz yanlış bir şekilde karşılaşmıştık. Birbirimizi yanlış anlamıştık. Hatanın birazı da bendeydi ama ona olan ilk baştaki tavrımdan dolayı sürekli benimle çatışma halinde olduğu için hiçbir şekilde iyi geçinemiyorduk. Gerçi bu gün pek bir dalaşımız olmamıştı ve giderek yol kat ettiğimize emindim. 

      Birden aklıma şu anki hali gelince güldüm. O kadar çok yol kat etmiştik ki savcı yatağımda uyuyordu. Ciddi anlamda komikti. Gülerek küçük kütüphaneme doğru gidip okuyabileceğim bir roman bakınmaya başladım. Parmaklarım nedense kaç zamandır başlayıp başlayıp sonun getiremediğim kitabın üzerinde oyalandığında çok fazla düşünmeden kitabı çekip aldım. Daha önce de söylediğim gibi fazla düşünmeyi sevmezdim. Çünkü düşünmek insanı yorardı ve ben zaten yeterince yorgundum.

LAHZA  s o n  d e m  (TAMAMLANDI) #wattys2020जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें