XX - TESLİMİYET

28.4K 1.4K 115
                                    







Ne bölüm oldu be ♥ Neyse spoiler vermeyeyim

Keyifli okumalar, bol bol ve uzun yorum bekliyorum 😎

O zamannnn alev alsın buralar 🔥🔥😉






Ceylan'dan


Ben küçük bir çocukken yılda bir kez de olsa yirmi günlüğüne hayatımıza ara veriyor, anneme küçük yaşta kaybettiği ailesinden kalma deniz kenarındaki yazlığa gidiyorduk. Sadece ikimiz... Annem ve ben.

Mutlu, huzurlu ve güvende hissettiğim yirmi gün... Aslında her sene bütün bir yaz orada geçirmeyi, o sakinliği dinginliği biraz daha fazla yaşamayı dilerdim. Doğum günlerimdeki dilek haklarımı hep aynı dilek için harcar, okulların tatile girmesinden açılmasına kadar, şehirden, her şeyden herkesten, en çok da babamdan uzaklaşmak isterdim. İşin aslı bu kaçışların ebedi olması da ayrı bir hayalimdi ama annemin yıllık izni ancak bu kadarına müsaade ediyordu. Yirmi gün bile hiç yoktan iyi geliyordu. Çünkü annem de ben de buna ihtiyacımız olduğunu biliyorduk.

İkimiz gidiyorduk, zaten babamın bizi umursadığını söyleyemezdim. İyi ki de umursamıyordu zira yirmi gün cennetteymişim gibi yaşadığım zamanların zehir olmasını istemezdim. Yıl boyu yaşadığımız eziyet dolu günlerden sonra bizim de nefes almaya ihtiyacımız oluyordu.

Bu yaşıma geldim hala daha o günlerin özlemini yaşarım. Sabah güneşin doğuşuyla hatta bazen o daha doğmadan denize gider, sabah serinliğinde çarşaf gibi suyun keyfini çıkarırdık. Küçük yaşıma rağmen iyi derecede yüzme biliyordum -her yazı orada geçirmemizin avantajıydı- ve annemle birlikte açılabiliyordum. Denizi en çok akşam vakti, güneşin batmasına yakın ortalığı saran alacakaranlıkta seviyor olsamda sabahın alacakaranlığının da ayrı bir keyfi vardı.

Dedemlerin ahbapları, eski dostları, bir komşumuz da vardı ve bir nevi o yirmi günde yalnız değildik. Cahit dedeyi ve eşini çok severdim. Onlar yaz kış yazlıkta yaşıyorlardı ve yazları kendi torunlarından ziyade bizim gelişimizi dört gözle bekliyorlardı. Yüzmeyi de bana o öğretmişti. Dedem yaşasaydı eğer Cahit dedenin benim için yaptığı her şeyi onun yapacağına emindim ama maalesef hayat anneme adil davranmamış, annesini de babasını da o daha gencecikken elim bir trafik kazasında elinden almıştı.

O günlere dair hatırladığım en net şeylerden biri de denizin gün içindeki hafif esintisiyle birlikte sahilde kitap okuduğum vakitlerdi. Güneş sıcaklığını vücudumu saran derinin üzerinde bariz bir şekilde hissettirirken denizden gelen o rüzgârın verdiği serinlikle aynı anda iki şey yaşardım. Hem biraz ürperir, üşür aynı zamanda da derecelerdeki kırk ibresini zorlayan sıcaklığın etkisiyle boncuk boncuk terlerdim. Tatlı bir esintiyle terim soğur, rüzgarın vücuduma doğru süpürdüğü kumların sinir bozucu yapışmışlığı yavaş yavaş azalırdı.

Sahildeki insanların kalabalığından uzak, kendimize ait köşemizde annemle birlikte mutlu vakitlerin keyfini sürerdik. Bazen saatlerce okuduğum kitabın üzerine uyuyakalır, bazen de güneşin en tepede olduğu saatlerde bile denize girer, kendi kendime oyun oynardım.

     Hiçbir zaman kendine arkadaş edinmiş çocukların arasına karışıp onlarla birlikte oyun oynamamıştım. Genelde görmezden gelinen bir çocuk olduğum için orada da sosyalleşme çabasına girmez tek başınalığımın acınası gerçekliğini her zaman ön planda tutardım.

LAHZA  s o n  d e m  (TAMAMLANDI) #wattys2020Where stories live. Discover now