VI - YARIM KALMIŞLIK

35.4K 1.8K 100
                                    











Keyifli okumalar...









Ceylan'dan



     Çatlak!

     Bana çatlak demişti!

      Kanımın damarlarıma yaptığı baskının sıcaklığı bütün vücuduma yayılıp ayak uçlarımı karıncalandırdı. Parmak uçlarımdaki hissizlik artarken kanın beynime ettiği hücuma da karşı gelemiyordum. Basınç bütün damarlarımı patlatırcasına artıyordu. Gözlerimi kapatıp derin bir soluk aldım. Gün geçtikçe sesini duymaya dayanamadığım bu oksijen israfı adam bana çatlak demişti!

      Ne hakla!

      Resmen hakaretti bu! Şahsıma yapılmış en büyük hakaret! Aldığım nefesler beni sakinleştirmeye yetmiyordu. Yetemezdi de. Bu karşımdaki adam ayaklarıma kapanıp özür dilese yine sakinleşemezdim.

      Aynanın önündeki iri cüssesini kapıya doğru döndürürken ben de kendi saçlarımı sadistçe çekiştirdim. Sinirlenmiştim ve acısını kendimden çıkarıyordum. İşte ben de böyle bir manyaktım! Canımı sıkan ne varsa önce kendim nasibimi alıyordum. Doruk adamın sağ kalça kemiğinin üzerinde yanlamasına yerleşmiş tişörtünü çekiştiriyordu. Bakışlarım küçük çocukla buluşunca onun yanında fazla yaygara yapamayacağımı anladım. O öyle etrafına masum masum bakarken ben sesimi yükseltip onu kötü etkilemek istemiyordum. Ama bu susacağım, duyduklarımı sindireceğim anlamına gelmiyordu. Ben elbet bu adamla, kanı beynime sıçratan o tartışmayı yapacaktım.

      Burak gözlerini üzerimde gezdirip ifadesini hiçbir zaman açık etmediği yüzünü bana çevirdi. Yine mimikleri kıpırdamıyordu. Aklından ne geçirdiğini anlayamıyordum. Keşke içinden geçirdiği ne varsa okuyabilseydim. Aklındakileri öğrenemedikçe rahat nefes alamıyordum çünkü. Bu adam hayatıma nereden girmişti? Gerçi bu adam benim hayatımda mıydı ondan da emin değildim ama küçük fakat sinir bozucu karşılaşmalarımızda bu ifadesizliğinin beni çileden çıkarmasına katlanamıyordum. Bu da adamın benim hayatımın tam da ortasında olduğunu ve beni çıldırtmak için gönderildiği anlamına geliyordu.

      Ondan bir cevap alamamak dişlerimi sıkmama sebep olmuştu. Sıktığım dişlerim çenemi kasarken dişlerimin arasında kalan dilimin ufak bir kısmının kanaması umurumda bile değildi. İşte başka bir sadistçe davranış daha! Ben normal değildim. Ve karşımdaki adam da normal değildi. Boşuna dememişlerdi hacı hacıyı Mekke'de deli deli dakkada bulur diye. Sağ elimi saçlarımdan çekip biraz daha sakinleşmek için Doruk'a çevirdim bakışlarımı. Küçük çocuk ağzına aldığı yüzbaşının tişörtüyle oynarken bakışlarını üzerimden ayırmıyordu. Derin derin aldığım soluklarla adama doğru yaklaştım ve işaret parmağını yüzüne doğru sallamaya başladım. ''Bunu unutacağımı sanma. Şu an değil ama en kısa zamanda hesabını soracağım sana çatlağın. O zaman anlarsın çatlak nasıl olurmuş.'' dedim ağzımdaki metalik tadın midemi bulandırmasına izin vermeden. Yüzü ile yüzüm arasında bir karışlık mesafe bile yoktu. Öfkeyle soluduğum nefesler yüzünü yalayıp geçiyordu. Normalde kimseyle bu kadar yakın mesafeli konuşmalara girmezdim, girmemiştim hiç. Ama bu adam nevrimi böyle feci döndürdüğü için şu an pek ne yaptığımı hatırlamıyordum. ''Şimdi! Ver çocuğumu bana!'' Kollarımı Doruk'un koltuk altlarına geçirip onu kendime çektim. Doruk Burak'ın tişörtüne sıkı sıkıya yapıştığı için onu banyodan çıkarıp götüremiyorum. Bebeğin parmak boğumları beyazlamış tuttuğu tişört parmakları altında kırışmıştı.

LAHZA  s o n  d e m  (TAMAMLANDI) #wattys2020Where stories live. Discover now