XXVI - SİYAH MERCAN

15.2K 1.2K 243
                                    






Keyifli okumalar, bol bol bol yorumlar Pasaj aralarında bekliyorum 😉




Bölüm Şarkıları;

Erhan Güleryüz - Severek Ayrılanlar

Sezen Aksu- Unuttun mu Beni?






Geçer dediğin acı geçmiyor ya, işte o zaman ince bir sızı baş gösteriyor şakaklarımda. Aslında sızı da sensin, sızıya ilaç da. Ama bilmiyor, gidiyorsun hep. Aklınsa hala ardında...

-Anonim


Burak'tan


25 Nisan / Saat 02.47


      Üç kelime...

      Kendine iyi bak...

      İki dudağın arasından kopup gelen altı hece...

      Haddinden fazla anlam taşıyordu benim için bu iki kelime. Fakat asla bir veda değildi. Elveda niyetiyle söylenmiş olsa bile değildi. En başta kalbim kabul etmiyordu. Kabul etmediğim halde kalkıp onu durdurmamış, kolundan çekip bedenini sarıp sarmalayamamıştım. Kalktığı yere bıraktığı iki metaldeydi gözüm. Biri benim hayatımı adadığım, bunca yıl boynumda taşıdığım künyemdi, diğeri de hayatımdaki tek kadına adadığım babamın emaneti, siyah mercan...

      Ceylan bana kendime iyi bakmamı söylerken ağzımdan sadece mutlu yıllar çıkabilmişti. Oysa ne çok isterdim gitme demeyi, gidemezsin demeyi... Diyememiştim. O gitmek isterken önüne geçemezdim. Belli ki o benim hayatımın risklerini göze alamamıştı ve belli ki ben de onun istediği hayata göz yumamamıştım.

      Ve yol ayırıma gelmiştik...

      Yol ayırımında iki beden... Peki ya gerçekten ayrılır mı deli gibi seven o iki beden? Bedenler ayrılsa bile tinler de ayrılır mıydı? Akıl göz yumsa, kalp de eyvallah eder miydi? Etmişti işte. Onu durdurmayarak, gidişini izleyerek eyvallah demiştim ben. Ceylan'ın benden istediklerini kabul etmemiştim. İstediği şeyi benim için istediğini bile bile kabul etmemiştim. Edemezdim. Babama verdiğim bir söz vardı. Ettiğim bir yemin vardı. Ve yeminimi Ceylan için bile olsa çiğneyemezdim.

     Çiğneyemez miydim gerçekten? Yıllar önce sol yanıma düşürdüğü acıyla bu hayattan çekip giden adamı, babamı Ceylan için, sevdiğim kadın için çiğneyebilir miydim?

     Ardında bıraktığı o siyah yüzüğü elime aldım. Bu yüzüğü babam annem için yaptırmıştı. Kuyumcuya sipariş verirken beni de yanında götürmüş annem için özel yapılan bu yüzüğün yapım aşamasına bizzat şahitlik etmiştim ben de. Babamın eski arkadaşı kuyumcu Fazıl amca yüzüğü ustalıkla işlerken gözümü bile kırpmadan onu izlemiştim. Öyle çok değerli bir şey değildi. Babam için anlamı derindi. Paraya pula değer vermeyen annem için de öyle olacağına emindim. Yüzüğün ortasındaki taş Siyah Mercan'dı.

      Maddi değeri yok denecek kadar azdı ama babamın o taşı seçmesi için başka sebepleri vardı. Siyah mercan; korkuya dayalı, öfke ve acı veren duygulardan hızla uzaklaştıran, kişiyi olumlu bir ruh hali içine sokan, güçlü bir koruma sağlayan ve enerji veren bir taştı. Nazara karşı etkili olduğu da söylenirdi. Babam da göreve gittiğinde eli kalbinde babamın dönmesini bekleyen annem için özellikle seçmişti bu taşı. Onu korusun diye. Yüzük annemin eline geçmemiş olsa da korunmuştu annemi bir şekilde. Ama babamı koruyacak bir siyah mercanı yoktu.

LAHZA  s o n  d e m  (TAMAMLANDI) #wattys2020Where stories live. Discover now