FİNAL PART II - s o n d e m

26.7K 1.3K 273
                                    






Son kez keyifli okumalar...









''Seni seviyorum deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum.''

-Sabahattin Ali





-Sabahattin Ali

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.








Giden mi olmak zordu yoksa geride kalan mı?

Giden için vazgeçememenin, kalan için de dur diyememenin zor olduğunu biliyordum. Fakat hangisinin daha zor olduğu hakkında bir kanıya varamamıştım.

Bundan aylar önce böyle bir gidişin başrolü olmuş, ayaklarım geri geri gittiği halde sevdiğimi ardımda bırakmıştım ben. Ne o bana dur diyebilmişti ne de ben vazgeçebilmiştim gitmekten. İkimizin de sebepleri vardı kendine göre. Ben hayatımızı riske atmak istemediğimden yapmıştım o ise verdiği sözü çiğneyemediğinden yapmıştı bunu. Fakat buna rağmen hangimizin yaptığının daha acı verici olduğuna karar verememiştim uzunca bir süre. Bizim ayrılığımız kısa sürmüş olsa da neticede bir ayrılıktı ve her ayrılık kendi geleceğini doğururdu.

Nihayetinde şanslıydık. Bizim ayrılığımız yine aynı kaderde birleşmiş, çok uzun sürmeden kavuşmuştuk. Çünkü kader defterlerimizde birbirimizden başka yol çizilmemişti. Bizi, bize yazan kader birbirimizden ayrı tutmayı başaramamıştı. Kavuşmamız acısız olmamıştı ama kavuşmuştuk. Bir daha ayrılmamak üzere...

Fakat hala karar verememiştim. Biraz önce, önümde gerçekleşen benzer bir ayrılık sahnesini izlerken de bir sonuca varamamıştım. Giden gitmişti ve kalan tek kelime dahi etmemişti. Birlikte yaşanmış onca anı puslu bir havada denizin derinliklerine gönderilmişti.

Belki de gideni de kalanı da izlemek daha zordu.

İçeriyi dolduran, çalmaya yeni başlamış hafif melodili şarkı ile gözlerimi daldığı yerden, hüzünlü bir ayrılık konuşması ile ardında birlikte olduğu adamı bırakıp giden kadının karıştığı kalabalık caddeden çekip önümdeki birkaç masada gezdirdim. Şimdilik kimsenin herhangi bir ihtiyacı yok gibi görünüyordu. Omzumu dayadığım kapı pervazından ayrılıp ardıma döndüm. Bu kez de içeriyi hızlıca tararken kapının hemen sol çaprazında kalan masadaki çiftin kalkmak için hareketlendiklerini gördüm. Hızlı adımlarla kasaya doğru ilerlerken bir yandan da saati kontrol etmiştim. Saat neredeyse öğle olmuştu. Öğle molası sebebiyle birazdan kalabalıklaşacak kafeyi tek başıma nasıl idare edeceğimi düşünürken kasaya gelmiş elimdeki el terminalini kasanın yanına bırakmıştım.

Benden yaklaşık yarım dakika sonra ödeme yapmak için kasaya yaklaşan çifte bütün samimiyetimle gülümsemiştim. ''Afiyet olsun,'' dedim aksanlı Fransızcamla. İkisi de aynı anda teşekkür etti. ''On bir Euro.'' Adam kartını uzattığında hemen ardındaki kadının gözleri sağımda kalan bir yere odaklandı ve heyecanla ve biraz da yüksek sesle kendisine gülücük atan bebeğe seslendi. ''Tanrım! Ne kadar şeker bir şey!'' Pos cihazının işlemlerini tamamlamasını beklerken kadının bu çıkışına gülümseyerek karşılık vermiştim. Mama sandalyesinde kasanın hemen ardında her zamanki yerinde kendince eğlenen ufaklığı gören herkesin verdiği tepkilere artık alışmıştım.

LAHZA  s o n  d e m  (TAMAMLANDI) #wattys2020Where stories live. Discover now