XXXIII - SİS

15.6K 959 72
                                    




Pasaj aralarında ve en sondaki yazar notunda buluşalım...

Keyifli okumalar, bol yorumlar....






Birinin sizi evcilleştirmesine izin verirseniz, gözyaşlarını da hesaba katmalısınız.

-Küçük Prens


Ceylan'dan


Gözyaşlarım sicim gibi akıyor, ayaklarımın önünde kalbinin bütün kapılarına bana ardına kadar açmış adamı buğulu gözlerimin ardından izliyordum. Evet dakikalardır izliyordum. Çünkü herhangi bir şey yapamıyor, öylece net göremediğim halde Burak'ın suratına bakıyordum.

Ona bu yüzüğü kabul edemeyeceğimi bile söyleyemiyordum.

Fakat bir yandan da böyle bir soruya gerek olmadığının gerçeği ona cevabımı çoktan verdiğimi işaret ediyordu. Karnımda onun çocuğunu taşıyordum. Bilerek ve isteyerek ona aylar önce zaten evet demiştim. Karşımda herhangi biri yoktu. Karşımda Burak Yağızel vardı ve onu tanıdığım kadarıyla Burak her şeyi usulüne uygun yapma gibi değişik bir huya sahipti. Ona göre de usul esastan önce gelirdi. Düzen onun hayatının bir diğer ismiydi.

''Ceylan.'' dedi. Sesindeki o hayal kırıklığını hissetmiştim. Cevap vermediğim her saniyeyi teklifimi kabul etmediğime, etmeyeceğime yoruyordu. Oysaki gerçek bambaşkaydı. Ben şoka girmiştim. ''Eğer kabul etmezsen...'' dedi ama ben artık onun devam etmesine izin veremezdim. Onu deli gibi severken bu teklifi reddettiğimi düşünmesine dahi izin vermezdim. Teklifini reddetmiyordum. Sadece içinde bulunduğumuz durum böyle bir şeye gerek olmadığını düşünmeme sebep oluyordu.

Önümde diz çökmüş adamın omuzlarını kavradım. Elimden gelen bütün güçle omuzlarını yukarı doğru çekiştirirken o da bana inat yerde kalmaya devam ediyordu. Görüşümü netleştirircesine gözlerimi terk eden damlaların ardından bir kez daha kaldırmaya çalıştım onu. ''Kalk.'' dedim emredercesine ama kesinlikle öyle bir niyetim yoktu. Burak sorduğu soruya artık olumlu bir yanıtım olmadığını kabullenmiş gibi kalktı ayağa. Gözlerindeki umutsuzluğa sebep olduğum için hemen kızdım kendime. İlk anda hemen kabul etmediğim için küfrettim...

Ellerim iki yanağının kenarına yerleştiğinde aşkla bakıyordum ama o yaşadığı hezimetin gölgesinde bunu göremiyordu. Dudağımın bir kenarı yukarı doğru kıvrıldığında gözlerinden geçen ani ışığın kölesi oluverdim o saniye. Çünkü o öyle bir parıltıydı ki kalbimin üzerine konmuş bir nazar boncuğuydu sanki. Yüreğimi tutup dünyayı tur attırmışçasına mutluydum.

O kalbime konan özgür bir kuştu ve ben de onun peşinden sürüklenen bir çare başka bir kuştum.

''Evet.'' dedim daha fazla susmaya devam edemeyip. Şu an susmanın sırası değildi. Aksine bağırarak kabul etmek istiyordum bu teklifi. Bütün dünyaya duyurmak istercesine bağırmak, herkese haykırmak istiyordum. Fakat dudaklarımdan dökülen sade bir evetti. Çünkü beynim kazananının belli olduğu büyük bir savaş içindeydi. Ve ben bu kazanandan oldukça memnundum.

''Anlıyorum.'' dedi ne söylediğimi idrak edememiş gibi. Sanıyordum ki kabul etmediğimi zannediyordu. Aklım böyle bir ihtimali almıyordu. Burak'ın yenilmişçesine düşen omuzlarımı gördüğümde evet derken ki sakinliğim yoktu artık. ''Evet, dedim. Evet!'' Sesim onu kendine getirmeye çalışırmış gibi hiddetli çıkmıştı. Burak bu kez de duyamamış gibi bakıyordu. Bir kez daha dudaklarımdan o kelime dökülürken bu kez sesim oldukça sakin ve kısıktı. ''Evet.''

LAHZA  s o n  d e m  (TAMAMLANDI) #wattys2020Where stories live. Discover now