XIX - MİMOZA ÇİÇEĞİM

27.8K 1.5K 72
                                    




Keyifli okumalar... Bol yorumlar. Benim için keyifli bir bölüm oldu. İnşallah sizin için de öyledir.





Bölüm şarkısı;

volkan konak - mimoza çiçeğim





Burak'tan

     Kalbimin kurak topraklarına düşen bir cemreydi Ceylan. Baktığı her yerde çiçek açtırıyordu. Gözlerime baktığı her lahza filizleniyordu içimdeki kurumaya yüz tutmuş çiçeklerim. Can suyu oluyordu yıllardır sulanmamış topraklarıma. Sesi kurumuş dallarıma nefes oluyor, dokunuşları baharı getiriyordu kış ayazının ortasında.

     Ona hangi ara bu kadar kapıldığımı bilmiyordum ama kader bağlarımıza karşılaştığımız o gece sıkı bir düğüm atıldığına emindim. O gün onun gözlerinde gördüğüm korkuydu, beni ona iten. Gerçekler ortaya çıktığında dik duruşuydu beni kendine hayran eden. Deli gibi korktuğu halde korkmuyormuş gibi görünmeye çalışışıydı dikkatimi çeken. Dik başlıydı Ceylan. İnatçıydı, bir o kadar da huysuz. Normalde tahammül edemeyeceğim huyları vardı. Üstelik tanışmamız ve onun üzerine yaşadıklarımızda pek anlaşamayacağımızı bas bas bağırırken aşık oldum galiba ben ona. Bile bile... Göz göre göre...

      Dağda geçirdiğimiz onu bulmadan bir gece önce gördüğüm rüya ise her şeyin izahıydı benim için. Onun yokluğunun bana ne kadar acı verdiğini iki haftalık kısa bir sürede anlamıştım. Tanışalı iki, iki buçuk ay kadar olsa da bana tek bir an yetmişti. Tek bir lahza... Gözlerinde gördüğüm, korkunun ardına saklanmış küçük bir kız çocuğunu fark ettiğim o anda âşık olmuştum Ceylan'a ben. O gece o ıssız yolda onu Doğan'a emanet ettiğimde de kaderimden kaçmıştım. Kaçmaya çalışmıştım ama o kader –baş belam- beni karşı daireme yerleşerek yeniden karşılamıştı. Kalbimin kapılarını uzun ve ciddi ilişkilere aralamayan benim için Ceylan'ın varlığı büyük bir felaketti ve ben onun bana olan siniri, öfkesi, çıkışmalarına rağmen gün be gün ona çekilmiştim.

      Düğüne gittiğimizde neredeyse bütün gözlerin onun üzerinde olması kanıma dokunmuştu ve ben ilk defa o gün kıskançlıkla tanışmıştım. Bir ablam vardı ve bu güne kadar onu hiç kimseden kıskanmamıştım. Cem'de dâhil. Kız arkadaşlarımı da kıskanmazdım ben. Zaten ciddi bir ilişkimde olmamıştı ki birini kıskanabileceğim. Ama o gece ilk defa Ceylan'ı kıskanmıştım. Giydiği elbisede herhangi bir sıkıntı yoktu. Sıkıntı Ceylan'ın güzelliğiydi ve düğündeki bütün erkeklerin –evli olanlar da dahil- en az bir kere ona göz değdirdiğini fark etmiştim.

      Kendime itiraf etmek istemediğim tecrübesiz duyguların gelgitlerinde geçirdiğim günler aklıma geldikçe gülüyordum şimdi. Yaşadıklarımız korkunç yüzünü görmemeye çalışarak önümüze bakmaya çalışıyorum çünkü mutlu olmayı, Ceylan'la güzel günlerin hayalini kurmayı istiyorum. Dağda gördüğüm rüyanın en büyük etkisiydi bu. O gece Ceylan'sız bir hayatım olamayacağını anlamıştım. Onun ellerinde içtiğim suydu bana can olan. Gördüğüm o rüyaydı beni hayatta tutan, hayatımın Ceylan olduğunu kanıtlayan. Göğsüme kondurduğu öpücükle ayılmıştım ben. Onu bırakmayacağımı, sevdamın ardında duracağımı, aşkım karşılık bulmasa bile Ceylan'dan vazgeçmeyeceğimi anladığım o geceydi.

      Henüz tam olarak itiraf edilmese de Ceylan'ın da aramızda yadsınamayacak kadar büyük bir şeyler olduğunu bildiği belliydi. Onu öptüğüm ilk kez suratıma yediğim o tokadı asla unutamıyordum. Fakat tokadın Ceylan'ın yanlış anlamasından, hayatımda başka bir kadın olduğunu zannetmesinden olduğunu biliyordum. Bu onun da bana karşı bir şeyler hissettiğinin en büyük kanıtıydı.

LAHZA  s o n  d e m  (TAMAMLANDI) #wattys2020Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora