28. Bölüm FİNAL

446 31 112
                                    

Eğer benden bu günü ifade edecek bir kelime söylememi isteselerdi sadece 'Fevkalade' derdim. Çünkü bu kelime hem günümün nasıl geçtiğini, hem de bana bugünü bu kadar mutlu ve pozitif başlatan kişiyi yeterince iyi açıklıyordu.

Junmyeon ile Çin'de oluşumun 8. Sabahıydı. Bu süre zarfında çekim ve kayıt işlerini hızla bitirmiş, aynı zamanda en sevdiğim insana da vakit ayırmıştım. Dolayısıyla işlerim bitmişti ve Junmyeon ile uzun uzun takılabilecek zamanı edinmiştim.

Uzun süredir onu götürmek istediğim yer aklıma geldiğinde bu planı bugün hallederek ona sürpriz yapmayı düşünüyordum. Ayrıca bir diğer sürprizim de güzel bir çift kahvaltısı hazırlatmış olmamdı.

Şimdilik sadece onun uyanmasını yanında uzanmış bir vaziyette bekliyordum. Benimle kaldığı süre zarfınca geceleri aşk filmleri izleyerek ve abur cubur yiyerek geçirmiştik. Bu yüzden sabahları olduğundan daha geç uyanırdı. Şikayetçi değildim çünkü daha geç uyanması onu daha çok izleyebileceğim demekti. Beraber yeni yeni alışkanlıklar ediniyorduk ama ben onu sürekli izlemek isteyen dürtümü asla yok edemiyordum.

Hazırlattığım kahvaltının tamamlandığına dair telefonuma onay mesajı geldiğinde gülümseyerek yatağın başına çömelip onun yüzünü sevdim. Çıkmaya başlamamızın üstünden çokça zaman geçmiş olsa da hâlen onu uyandırmaya kıyamıyordum, hâlâ bu basit şeyler bana aşk dolu hissettiriyordu.

Yaklaşıp yavaşça dudaklarından öptüğümde kedi gibi mırıldanışı içimde sevgi patlamaları yaratırken yüzünün her tarafını sulu sulu öperek uyandırma planımı devreye soktum, işe yaramıştı da. Altı şişmiş gözleri yavaşça aralanırken öyle sevimliydi ki göz torbalarına bile aşık olacak kadar delirmiş hissetmiştim kendimi.

Çatallaşan sesiyle 'Günaydın' mırıltılarına öpücüklerimle karşılık verip lavoboya gidişini izlemiş, hemen ardından da o çıkana kadar yatağı ve odayı toplamaya girişmiştim. Junmyeon kusursuz bir insandı, azıcık dağınık olmasının dışında.

Gözlerim kol saatimde geziniyordu. Bugün tamamen beraber olacağımız için çok heyecanlıydım. Junmyeon Kore'ye geri dönmeden önce ona unutulmaz zamanlar yaşatacağım günlerdir beynimde dönüp duruyordu.

Lavobodan günlük bakımını yapmış, üzerini değişmiş şekilde çıktığında dansa kaldırır gibi elimi önüne uzatıp hafifçe eğilmiştim.

" Bugününüzü bana lütfeder misiniz Beyefendi? "

Parlayan yanaklarını belirten bir gülümsemeyle yüzüme baktığında benimkinden daha küçük olan elini avcuma bırakıp kafasını olumlu anlamda sallamıştı.

" Her günümü size lütfederim. "

Verdiği cevap tatminkâr gülümsememi ortaya çıkarsa da bozuntuya vermeden onu kendime çekip önce sıkıca sarılmış, ardından kahkahalar eşliğinde sohbet ederek kaldığımız otelin lüks restoranına inmiştik. Geniş salonu ufaktan süzdüğümde dün rezerve ettiğim masanın hazır olduğunu görünce Junmyeon'u da o yöne çektim.

Küçük bir tavşan misali peşimden elimi tutarak adımlarken öyle sevimliydi ki etraftaki tüm insanları boşverip dudaklarına yapışabilirdim. Neyseki kendime hakim olmayı başarmıştım. Ne de olsa bu günün gecesi de vardı.

Özenle hazırlanmış masaya vardığımızda oturması için sandalyesini çekmiştim, bu ufak jestten sonra bana bahşettiği eşsiz gülümse ile erime noktama ulaşırken delirecek gibiydim. Hep böyle gülümseyecekse ölene dek sandalyesini çekmeye razıydım.

Karşısına geçip oturduğumda bugünün ikimiz için diğer günlerden farklı olduğunun farkındaymışçasına yüzümü süzüyordu.

" Burayı benden gizli hazırlattığına inanamıyorum. Her şey çok güzel olmuş teşekkür ederim. "

Roommate / LayHoDonde viven las historias. Descúbrelo ahora