14. Bölüm

1.2K 105 626
                                    

Sabah gözüme vuran güneş ışıkları ve vücudumun hafifçe titremesiyle uyanırken üst kısmımın hala çıplak olduğunu uyanınca fark etmiştim. Dün Junmyeon ateşim yükseldiği için benimle fazlaca ilgilenmiş ve en sonunda o da yorgun düşüp yanımda uyuyakalmıştı.

İnce kolları çıplak gövdeme sarılıyken hareketsiz bir şekilde uyuyordu. Onu rahatsız etmeden hafifçe doğrulup iyice göğsüme yatmasını sağladım. Çıplak tenimi yalayan sıcak nefesi beni yeniden cayır cayır kavururken neden bu kadar çekici olduğuna şaşırıyordum.

Güne bu şekilde başlamak öylesine muazzamdı ki, iç sesimle karşılıklı oturmuş onun ne kadar güzel olduğunu tartışıyor gibiydik.

Ellerimi onu uyandırmayacak şekilde saçlarında gezdirdiğimde yüzüme yerleşen gülümsemeye engel olamıyordum. Çok güzeldi. Nasıl anlatsam bilemiyordum, kelimeler kifayetsiz kalıyordu çoğu kez.

Düne göre kat kat daha iyiydim. Küfürler edip durduğum depresyonu da hayli atlatmıştım. Junmyeon'un sayesinde ateşim de düşmüştü. Başlı başına sihirliydi o, neye dokunsa güller açıyordu. Şu an kalbimin üzerine düşmüş eli kurak yüreğime botanik bahçesi açıyor, beni baştan sona taze ve güzel olan her şey ile kutsuyordu. İlkbabar gibiydi, ona baktığımda içim huzurla doluyor ve iyileşiyordum.

Kafasını yavaşça hareket ettirmeye başladığında ufak mırıltılar çıkarıyordu. Nazikçe dokunduğum saçlarını okşamayı bırakıp sarılışına karşılık vererek uyanmasını bekliyordum. Bana sardığı ellerinden birini kaldırıp ağzına doğru götürerek esnemişti. Ben bu görüntüyü görmek için her şeyimi feda etmeye razıyken Tanrı bana bedavaya sunuyordu.

Gözlerini yavaşça aralayıp sarıldığı vücuduma dik dik baktı. Uykulu bakışları yavaşça yüzüme çıkarken irkilerek hızla geri çekildi.

" Günaydın. "

Dedim gülümseyerek.

Gözlerini ovuşturup gülümsemeye çalıştı.

" G-günaydın. "

Yüzümü tuhaf ve sersem bir ifadeye bürünen yüzüne çevirdiğimde bana kaçamak bakışlar atmaya devam etti. Şu an çıplak olan vücudumu süzüyordu.

" Burada uyuya kaldığıma inanamıyorum umarım rahatsız olmamışsındır. "

Yatakta bağdaş kurup alt eşofmanımın ipleriyle oynadım.

" Hayır ben olmadım. Sen iyi uyudun mu? "

" Çok iyi uyudum ama... Seni böyle bıraktığıma inanamıyorum. Üşümedin değil mi? "

Kalbimi eriten gülümsemen varken nasıl üşüyebilirdim?

" Hayır! "

Dedim omzuna dokunarak.

" Üşümedim. Hatta düne kıyasla çok çok iyiyim. Senin sayende. "

İçimdeki tüm tutkuyu bakışlarıma katarak ona yönelttiğimde gözlerini kaçırmaya başlamıştı. Biraz daha yaklaşarak küçük cüssesine sımsıkı sarıldığımda biz o haldeyken zamanın durmasını dilemiştim. Böyle şeyleri her zaman yapabilecek cesaretim ve fırsatım olmuyordu çünkü. Zaman dursun ve o bana kenetli kalsın istiyordum.

" Teşekkürler benimle ilgilendiğin için. "

Kollarımın arasında hareketsiz bir biçimde bekleyip güçlükle karşılık verdiğinde şaşırmıştım. Benden böyle bir hamleyi beklemiyor gibiydi, kollarımın arasında ağa takılmış bir balıktan farkı yoktu. Hatta havanın sıcak olmasına rağmen titrediğini bile hissetmiştim. Yaptığım şey üst düzey bir sapıklık değildi, bu kadar hazırlıksız ve şaşırmış olmasını garipsemiştim. Olumsuz bir şey düşünmek istemesem de aramıza yeni soğukluklar girdiği bariz bir şekilde ortadaydı.

Roommate / LayHoWhere stories live. Discover now