İHANET 58. BÖLÜM

En başından başla
                                    

“Öyle mi dersin?”

“İnan bana eğer düşündüğüm gibi değil de senin korktuğun gibi olsaydı tepkileri  çok daha farklı olurdu. En basitinden gelmezlerdi. Çisem senin için geldiler seni görmek ve tanımak için kötü düşünmeni gerektirecek hiçbir şey yok.” Derin bir nefes verirken Naz'ın elini tutup sıktım.

“Bunu duymak iyi geldi, içimi birazda olsa rahatlattın.”

“İşte şöyle rahatla tedirgin olacağın hiçbir şey yok.. Ben biraz şu küçük kızla oynayayım baksana şunun şebekliklerine.” Naz'ın ilgisini çekmek için yüzünü şekilden şekle sokan kızım sonunda istediğini almış olmanın verdiği mutlulukla ellerini çırpmaya başladı. Kollarımı göğsümde birleştirip geriye yaslandım. Naz Yosun'u alıp annesi ve yengesinin yanına götürdüğün de onları izledim. Kızıma olan yaklaşımlarını elbette merak ediyordum. Asaf ve Naz gibi benimseyecekler miydi?

Yosun yeni tanıştığı yabancılara ürkek bakışlar atarak kollarını Naz'ın boynuna dolayıp dudak bükmüştü. Tülay Hanım sevmek için uzattığı elini gülerek geri çekerken, “Tamam güzel kız ağlama ellemiyorum.” Dedi.

“Naz seni seviyor kızım sana alışmış,”

“Bende onu seviyorum yenge,” Yosun yüzünü Naz'ın boynuyla omzunun arasında ki boşluğa gömdü. Canan Hanım anlamadığım bir hüzünle kızına bakıyordu. Buna bir anlam verememiştim ama üzerinde de durmadım.

“Çok güzel tatlı bir çocuk Allah bağışlasın,” bunu bana söylediğini anladığımda hafif bir tebessümle, “Amin.” Dedim.

Tülay Hanım ve Canan Hanım dinlenmek için yukarıya çıktıklarında Naz'la oynarken uykuya dalan kızımı odasına yatırarak mutfağa inip akşam yemeğini hazırlamak için Naz’la birlikte  kolları sıvadık. Çalışanlara çok yanlış bir zamanda izin verilmişti, yine de benim için sorun değildi ev işlerini yapmak her ne kadar yorucu olsa da sevdiğim bir şeydi. Naz'ın da yardımıyla birden fazla çeşit yemek çıkartmış her şeyi çabucak hazırlamıştık.

Hazır olan yemeklerin ardından beraber sofrayı kurduk. Naz masanın son eksikliklerini  götürürken bende bardak tepsisini elime aldım. Tam arkamı dönecekken aniden belime dolanan kollarla korkuyla yerimden sıçradım. Ani hareketimle tepsinin dengesini kaybettiğimde bardaklar şangırdayarak tepsiye devrilmişti son anda kontrolü sağlayabilmiş bardak dolu tepsiyi düşürüp olağanca dikkatleri buraya çekmediğim için mutlu olmuştum.

“Korkuttun beni.”

“Korkma güzelim benim,” Asaf dudağını boynuma bastırıp boyun çukuruma doğru güldü. “Neden sessizce yaklaşıyorsun bardakları düşürüp kırabilirdim.” Tepsiyi tezgaha bırakıp kollarının arasında döndüm. “Zaten çok gerginim,” dedim nefesimi seslice bırakarak. “Birde üstüne sen geriyorsun.” Çenemi tutup yukarıya kaldırırken yüzünü yüzüme yaklaştırdı, gözlerine belirsizlikle bakıyordum.

“Gergin olmanı gerektirecek bir şey yok rahat ol,” Gözlerim mutfağın kapısına kaydı. Her an  birisi girebilir ve bizi bu şekilde görebilir endişesini taşıyordum. Rahatlamamı söylüyorlardı bunun o kadar kolay olmayacağını anlamıyorlardı.

“Denediğime emin olabilirsin. Hani sen benden bahsetmişsin ya ailene ne söyledin? Ne anlattın, yani ne biliyorlar? Alpars-" Dudağını dudağımın üzerine örterek sözümün devamını getirmeme engel oldu. Erkeksi tadı damağıma  bulaşıp iştahımı açarken saatler sonra ilk kez bana gerçekten nefes alıyormuşum gibi hissettirmeyi başarmıştı. Geri çekildiğinde hangi ara kapattığımı bilmediğim gözlerimi araladım.

“Sakin ol.” Yüzümü avuçladı. “Bilmeleri gerektiği kadarını biliyorlar. Ne fazla, ne eksik takılma buna. Kararlarıma saygı duyar ve yanımda olurlar. Sorgulamaz veya yargılamazlar çünkü yanlış bir şey yapmayacağımı bilir bana güvenirler.”

İHANET |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin