İHANET 2.BÖLÜM

84.8K 3K 216
                                    

Çisem'den

Alparslan anahtarı getirmek için yukarı çıktığında kapı ağzında bekleyen kadını baştan aşağı süzdüm, bunu neden yaptığımı bilmiyordum. Normalde hiç hoşlanmadığım şey  dikkatlice insanlara bakmaktı, bana yapılmasından rahatsız olduğum şeyi karşımda duran kadına yaptığımın son derece farkındaydım ama bakmaktan da kendimi alıkoyamıyordum.

Göz göze geldiğimizde ona dikkatli bir şekilde baktığımdan rahatsız olduğunu anlamamı ister gibi boğazını temizledi. Gülümsemeye çalışarak elini kolunu nereye koyacağını bilemeyip önünde birleştirdi.

Daha fazla rahatsız etmeden bakışlarımı üzerinden çekip duruşumu dikleştirdim.

Saliha Hanım'ın amacını, evi hiçbirimize haber vermeden bu kadına satarak ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Evi satmak gibi bir düşüncesi olduğunu bilmediğimiz için kapımızı çalıp, ‘Evi satın aldım,’ diyen kadının sözleri bizi şaşırtmış ve zihnimde birden fazla soru işareti oluşmasına sebep olmuştu. Aynı zamanda, ‘O evde anılarım var kimsenin oturup anılarımın üzerine başka bir hayat yaşayarak silmesini istemiyorum,’ diyen kadın ne olmuştu da sözünden dönmüş ve kıymetli evini satmıştı? İşte bu epey merak uyandırıcı bir durumdu. Neden böyle bir şeye kalkıştığını da sadece ondan öğrenebilirdik.

"Sizi de rahatsız ettim kusura bakmayın lütfen."

Mahçup gülümsemesine belli belirsiz, mesafeli bir tebessümle karşılık verdim. "Sorun değil.” Kollarımı göğsümde birleştirip omzumun üzerinden kızıma bakıp tekrardan adının Ela olduğunu öğrendiğim kadına döndüm. "Evi ne zaman satın aldınığınızı sorsam ayıp etmiş olur muyum?" Belki bu kadın merakımı biraz giderebilir ve sorularıma cevap olabilirdi. Tam anlamıyla olamasa dahi ufak bir bölümünü giderebileceğini düşünmek istiyordum.

"Hayır, sorun olmaz. Neredeyse bir hafta oluyor, işlemler falan derken taşınmam bugüne kaldı."

Başımı anladım dercesine salladım.

Kayınvalidem beni pek sevmezdi, benim de onu sevdiğim pek söylenemezdi. Yıldızımızın bir türlü barışmadığı da bir gerçekti. Bana gelipte, ‘Böyle böyle bir düşüncem var sen ne diyorsun?’ diye sormazdı ama en azından oğluna durumu haber vermeli, satma gibi bir düşüncesi olduğunu söylemeli ve onun ne isteyip istemediğini sormalıydı.

O evde büyümüş bir adam olarak manevi değeri yüksek olan evin yabancı biri veya birileri tarafından karalanmasını istemezdi. Saliha Hanım kadar Alparslan da o evde söz hakkına sahipti. Tabii annesi ona bunun böyle olmadığını kendi kafasına göre hareket ederek göstermiş olmuştu, orası da bambaşka bir durumdu.

Merdivenlerden gelen adım sesleriyle başımı arkaya çevirip omzumun üzerinden Alparslan'a baktım. İlk dikkatimi çeken sıkıntılı yüz ifadesi olurken bunu destekler nitelikte çattığı kaşları da hoşnutsuzluğunu göstermek ister gibiydi. Buradan bile belli olan öfkesiyle elinde tuttuğu anahtara bakıyordu. Duruma canının ne kadar sıkıldığını görebiliyordum, fakat elimden hiçbir şey gelmiyordu.

Evin satışı hem şaşırtmış hem de öfkelenmesine sebep olmuştu, ki ona hak vermemek elde değildi. O evi, anıları ve babasına ait her şeyi sakladığı, değeri hiçbir şeyle ölçüşemeyecek kadar kıymetli bir hazine sandığı olarak görüyordu. Şimdi tüm bunlar bu kadının üzerine eklemeleriyle silinip gidecekti. Hem üzücü, hem de sinir bozucu bir durumdu.

Alparslan anahtarı hiçbir şey söylemeden bekleyen kadına kaba bir hareketle uzatıp avucunu açar açmaz sert bir hareketle bıraktı. Alparslan'ın bu kaba davranışına aldırış ettiği pek söylenemezdi.

İHANET |TAMAMLANDI|Where stories live. Discover now