İHANET 24.BÖLÜM

64.5K 2.6K 617
                                    

S e v i l i y o r s u n u z 💙

Ela'dan

İşlerin bu noktaya kadar gelebileceğine hiç ihtimal vermiyordum. Asaf öğrenmeyecekti, bu bebek aramızı düzeltecek ve herşey eskisi gibi yoluna girecekti. Şimdi herşey tepe taklak olmuştu. Peki kimin yüzünden Naz'ın yüzünden. Evime kamera yerleştireceği beni takip edebileceği hiç aklıma gelmemişti. Hırsızlık olayını nasıl öğrenmişti bu konuya dair açık bir isimde vermemişti. Ya onuda araştırarak öğrenmişti yada bu planı bilen üç kişiden birisi ona herşeyi yumurtlamıştı ama kim?  Şu an bunları düşünmeyi değil Asaf'ın gazabından nasıl kurtulacağımı düşünmem gerekiyordu. Beni gözleriyle öldüren adamın bakışları her yerimi delip geçerken bu hiçte kolay değildi.

“Seni hayatıma almakla ne büyük aptallık etmişim. Ne mal olduğun belliyken sana güvenmeye çalışmakla sözünü tutacağına inanmakla ne büyük aptallık etmişim. Sen değişmezsin, değişmezdin değişemezdin!” Yüzüme karşı haykırdı. Korkuyla geriye sıçradım. Çok korkutucu görünüyordu eline koluna zar zor hakim oluyormuş gibi bir hali vardı. Beni getirdiği bu dağ evinde Asaf'ın dışarda bekleyen iki adamından başka hiç kimse yoktu beni boğazlamaya kalksa elinden kurtarabilecek bir Allah'ın kulu bile yoktu. Dışardaki iki köpeği saymıyordum bile Asaf’ın işine burunlarını sokacak kadar cesur değillerdi.

“Ne kadar süredir beraberiz biz?” diye sorduğunda sorusu karşısında  bir an afalladım. Israrla bana bakmaya devam ediyordu çünkü bir cevap istiyordu cevapsız bırakılmayı sevmezdi. “Cevap ver bana!”

“Bi- bir yıldır.” diye kekeledim. En uzun ilişkimdi ama neden bana bunu soruyordu.

“Bir yıl.” Diyerek tekrarladı. Yeşilleri karanlık ve tehditkardı. Gerilen çenesinden dişlerini sıktığı anlaşılıyordu. İki elini yanında yumruk yaptı. Oturduğu yerden hafif öne kayarak kaşlarını çattı.

“Seninle geçirdiğim o bir yıla lanet ediyorum Ela! Seni gördüğüm güne, seni hayatıma aldığım o güne lanet ediyorum!” En sonunda kendine hakim olamayarak oturduğu yerden fırlayıp üzerime atıldı. Kaçamama zaman tanımadan ensemi kavrayıp başımı geriye doğru yatırdı. Elimi arkaya atıp elinin üzerine koydum. Öyle güçlü tutuyor öylesine canımı yakıyordu ki. Bundan daha fazlasını yapmak istediğini anlatmaya çalışır gibiydi.

“Lütfen,” Acıyla inledim. “Canım yanıyor Asaf.”

“Yansın!”

“Sen bu olamazsın sen benim canımı yakamazsın.”

“Ben buyum damarıma basanın soluğunu keserim.” Kulağıma yaklaştı. Dişlerinin arasında her bir cümleyi tıslar gibi konuştu. “İhaneti kabul etmem, yalanı kabul etmem kandırılmayı ayakta uyutulmayı asla etmem. Sen bunların hepsini yaptın benim damarıma bastın kendi ölüm fermanını kendin imzaladın. Seni öldürmemem için hiç bir sebep yok. Boğazını kesip leşini ormanda bir yere gömerim peşine düşecek kimsende yok hiç kimsen yok.” Yutkundum bir kere değil bir kaç defa. Kalbim korkuyla çırpınırken karnımdaki çocuğun bile hiç bir öneminin olmadığını anlamıştım. Bebeğin hiç bir etkisi yoktu onuda tıpkı benim gibi gözden çıkartmıştı. Belkide ondan olduğuna dair şüpheleri vardı.

“Senin benden başka kimsen yoktu ulan. Sana herşey oldum. Aile oldum abi oldum yeri geldi arkadaşın oldum, sevgilin oldum sana değer verdim hiç yaşamadığın hayatı yaşattım  ama sen bunların hiç birisini hakketmedin.”  Sarsarak beni geriye itekledi. Kalçamın üzerine düştüğümde kalkacak gücü kendimde bulamadım.

“Fahişelik senin ruhuna işlemiş kalbine işlemiş. Sen sevemezsin sevmek nedir bilmezsin. Sadakat nedir anlamından bi habersin. Saygı sevgi bunların hiç birisini bilmiyorsun. Sana herşey olan değer verip sayan geçmişini yüzüne vurmayan hiç bir zaman hor görüp aşağılamayan adamı sırtından vurdun. Sen nasıl bir insansın?!”

İHANET |TAMAMLANDI|Where stories live. Discover now