İHANET 26.BÖLÜM

72.1K 2.6K 700
                                    

S e v i l i y o r s u n u z ! 💙

S e v i l i y o r s u n u z ! 💙

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Asaf'tan

Yapacağım hiç bir şey tam olarak beni tatmin etmeyecekti içimdeki öfkenin dinmek yerine harlanması bunun bir göstergesiyken gözlerimi beni bu duruma getiren adama dikip nefret ve tiksintiyle karışık baktım. Onu öldürmek istiyordum. Bunu yapabilirdim onu öldürebilirdim ama o buna değer miydi? Hiç sanmıyordum.

Omzumu duvardan ayırıp karanlığa boğulmuş köşeden çıktım ağır adımlarla yürüyüp karşısına geçtim. Boş depoda yankı uyandıran adım seslerim sertti.

Tepesinde duran lambanın ışığı yüzüne vuruyordu. Yüzünü gördüğümde dişlerimi sıkıp burnumdan sesli soluklar alıp vermeye başladım. Adam sıfatına nail olamayacak leş... Gırtlağını sıkmak soluğunu kesmek istiyordum. Avuçlarımın arasında zayıflayan nabzının sonlara dem vuruşunu düşünmek bile tahmin edemeyeceğim zevki avuçlarımın arasına bırakıyordu. Bu tehlikeliydi. Bu çok tehlikeliydi onu öldürmek istiyor olmam bana istediğim şeyleri vad ederken aynı zamanda da misliyle alacağı gerçeğini saklamak yerine tüm çıplaklığıyla yüzüme vurguluyordu. Onu öldürmem için bir sebep öldürmemem için iki sebebim vardı ve ikinci şıkkın ağır basması benim gibi bir adamın elini kolunu bağlamaktan başka bir şey yapmıyordu.

Anlamsızca çıkarttığı seslere odaklandım. İçinden çekip alabildiğim tek kelime, 'Çisem' olurken burun kemerimi sıkıp sakinleşmek adına gözlerimi kapatırken ayağımı sertçe zemine vuruyordum.

İşe yaramıyordu.

İçimdeki öfkeyi dindire bilmek adına deponun başından sonuna kadar yürüyüp seri adımlarla geriye dönüp engelleyemediğim öfkeme yenik düşerek yumruğumu yüzüne geçirdim. Sandalye gürültüyle yere devrilmiş beraberinde onuda götürmüştü. Acı dolu inlemesi öfkemi beslerken dudağımın bir köşesi bu halinden tatmin olarak kıvrıldı.

"Şerefsiz." dedi acı dolu bir sesle.

Zavallıydı.

"Anlamını biliyor musun?" Ellerimi dizlerime koyup belimi bükerek yüzüne doğru eğildim. Cevap yoktu. "Kullandığın kelimenin anlamını biliyor musun?" Tekrar sordum yine cevap yoktu. "Biliyor musun?" Güldüm bu daha çok tehlikeli bir yılanın çıkardığı tıslama sesi gibi çıkmıştı. "Şeref kelimesinden bir haber olan senin bunu bana söylüyor olman sencede fazla komik değil mi?" Yüzüne biraz daha eğildim pençelerimi ensesine geçirip sıktım. Parmak uçlarım etine gömülmüştü biraz daha buna devam edersem derisini yarıp içeriye gireceklerdi. Bu benim için sorun değildi.

"Zavallısın Alparslan. Bu zavallı hayatın benim avuçlarımın içinde. İstersem nefes alırsın istersem nefesini keserim istersem bir böcekten farkın bile kalmaz hiç olursun." Var olan gerçeği kavraması için her bir kelimin üzerine vurgu yaparak konuşuyordum

İHANET |TAMAMLANDI|Where stories live. Discover now