İHANET 36.BÖLÜM

57.7K 2.7K 219
                                    

S e v i l i y o r s u n u z 💙

Çisem'den

Şaşkınlık, afallamışlık, öfke ve nereden geldiğini bilmediğim derin bir üzüntü duyduğumu hissediyordum ama bu üzüntü öfkemi gölgede bırakacak kadar etkili değildi. Her şey dün geceki gibiydi üzerimde varlığını sürdüren öfkem eksilmeden yerini korurken karıncalanan avuç içim dün geceyi anımsatmak ister gibiydi.

Parmaklarımı kapatıp yumruğumu sıktım. Asaf beni öpmüştü, bunu kolayca sindiremezdim sindirebileceğimden ya da unutabileceğimden şüpheliydim. Kendimi toparladığımda attığım tokat onun kendine gelmesi için bir uyarı ve buna cürret ettiği içinde verdiğim, yerinde olduğunu düşündüğüm bir tepkiydi. Kabul etmeliydi ki, o bunu hak etmişti. Beni sevdiğini zor olsada kabullenebilirdim, sevgisine saygı duyabilirdim ama asla bana bu şekilde yaklaşmasını anlayamaz ve kabullenemezdim. Yaptığı yanlıştı onun da kendine geldiğinde bunun farkına varıp pişman olacağını biliyordum ya da böyle olması için umut ediyordum ama ne olursa olsun bu yaşananı değiştirmek için yeterli olmayacaktı bunu biliyordum.

Her şeye rağmen ben hala evli bir kadındım, Alparslan'ın aksine onun soyadını taşıdığım sürece sadık kalacaktım buna mecburdum aksi halde ondan hiçbir farkım kalmayacaktı ki bu benimde karakterime, beni ben yapan doğrularıma, ahlakıma çok tersti ve yaptığı şey kendimi kötü hissetmeme neden olmaktan başka hiçbir şey hissettirmiyordu. Derin bir nefes alıp gürültüyle bıraktım.

'Sakın bir daha buna cürret etme ve sakın bir daha karşıma çıkma!' Ona kurduğum son cümle bu olmuştu.

Kaskatı kesilen yüz kasları ve gecenin karasını gözlerinde topladığı irisleri beni çemberi altına alırken tepki vermeden beni izlediğini şimdi bile anımsayabiliyordum.

Parmaklarım istem dışı dudaklarıma gittiğinde daldığım düşüncelerin derinlerine daha fazla kulaç attım.

Bulunduğumuz yer ıssızdı. Bu bana engel olmazken arkamı dönüp onu orada bırakarak bir şekilde yolu bularak caddeye çıkmıştım. Beni durdurmadı veya engel olmak gibi bir girişimde bulunmadı. O gece orada karmakarışık hisler ve öfkeden kudurmuş bir şekilde saatlerce taksi beklemiştim, bu esnada da onun gitmesini beni o izbe yerde bir başıma bırakmasını delice istemiştim ama o aksine arabasına binmiş beni takip etmiş ve benimle saatlerce beklemişti. Ben taksiye bindikten sonra eve kadar beni takip etmiş ben binaya girdikten sonraysa gitmişti. Bu davranışı bile onun ne kadar ince düşünceli bir insan olduğunu gösterirken yaptığı şey ise tam bir saçmalık ve düşüncesizlikti.

"Hey!"

Kulağımın dibinde yükselen sesle biran irkilerek oturduğum yerde korkuyla sıçradım, gözümün önünde bir el gidip geliyordu.

Gözlerimi meraklı gözlerle beni izleyen Ceylan'a çevirdim. "Neden bağırıyorsun? Korkuttun." Elim deli gibi atan kalbimin üzerine gitti.

"Kaç defa seslendim ama duymadın, dalmışsın yine."

Burnumdan sesli bir soluk bıraktım. "Sanırım." Dirseklerimi masaya dayayıp avuç içimi yanağıma yasladım.

"Sabahtan beridir böylesin, bu halinin dün geceyle bir ilgisi var mı?" diye sordu aniden.

Eve geldiğimde milyon tane sorusuyla hedef halini almış ama uykum olduğunu söyleyerek hemen odama gitmiştim lakin söylediğimin aksine gram uykum olmazken uykusuz bir geceye merhaba diyerek sabaha kadar yatakta dönüp durmuştum. Gözlerimi yukarı kaldırıp ona baktım.

"Hadi anlatsana," diye isyan etti.

"Neyi? Yanına gittiğime beni pişman ettiğini mi?"

İfadesi meraklı bir hal aldı. "Neden, ne oldu ki?”

İHANET |TAMAMLANDI|Where stories live. Discover now