Bölüm 14- ''Rapunzel''

Start from the beginning
                                    

Tahir büyük bir ciddiyetle önündeki tabağa döndü. Çatalını hafifçe tutup, eti sapladı.

''Abi hazır böyle sakinlik bulmuşken, ne diycem sana. '' dedi ve çatalı ağzıyla kavuşturdu.

''Söyle aslanım. ''

''Yiğit'in evraklar hazır. Ben tamamladım. Sen adamlarla konuştun mu? '' dedi Tahir. Cevabı merak ettiği ciddiyetinden belliydi.

Nefes, merakla iki Kaleliye bakan Asiye ablasına, sorar gibi göz kırptı. Asiye, dudaklarını büzüp anlamadığını ifade ettiğinde tekrar beylerine döndüler.

''Yav Yiğidimin işini sana bırakır mıyım ben. Hallettim o işi. İki güne kalmaz yavru yuvada inşallah. '' diyen Mustafa keyifle, içkisini yudumladı.

Tahir mutluluktan ışıldayan gözlerini, sessiz bir minnet gibi abisinin gözlerinde gezdirdi. Sonrada önündeki bardağı hafifçe kaldırıp, abisine kafa salladı.

Nefes sormak ve sormamak arasında gidip geliyordu. Çünkü cevap vermek istemesse Tahir'e bir soru sormasının anlamsız olduğunu biliyordu. Birkaç defa yutkundu. Çatalıyla tabağında oyalandı. Ama dayanamadı.

''Tahir. '' dedi fısıldayarak.

Karşılarında, çoktan kendi hallerinde muhabbet eden Asiye ve Mustafa artık Nefesleri dinlemiyorlardı bile.

''Söyle Nefesim. '' derken bir elini Nefes'in omzuna atıp kendine çekti Tahir.

''Yiğit'in işi ne? ''

''Yiğit'in işi ne Nefesim? ''

''Ben de onu soruyorum Tahir. '' derken kaşlarını çatan Nefes, hafifçe Tahir'e döndü.

''Güzelim bizim oğlumuzun işi deniz değil mi? Şimdilik balık çıkarıyor ama mezun olunca neler neler. '' dedi Tahir, oğlu gözlerinin önüne gelmiş gibi, gururlu bir neşeyle kafasını savurdu.

''Ya onu demiyorum ben lafı dolandırma. Mustafa abiye dediğini diyorum. '' diyen Nefesin, gözlerine aynı neşeyle uzun süre baktı Tahir. Sonra;

''Hediye aldım oğluma. '' dedi, omuzlarını kaldırarak.

''Ne hediyesi? ''

Nefes'in ısrarcı hallerine rağmen cevap vermemek için direndi Tahir. Ama karısının zümrütten yeşil çalmış, Karadeniz rengine bulanmış gözlerine bakıp, suskun kalmak ne mümkündü.

''Gemi. '' dedi, sakince. Hala ayrılamadığı gözlere, çapkın bir gülüşe bakıyordu.

''Ne? '' Nefes, Tahir'in kollarından hışımla ayrılıp, şaşkın yüzünü kocasının gururlu yüzüyle buluşturdu. Mustafa ve Asiye de dikkat kesilmişti.

''E gı noldu? ''

Nefes, kimseyi umursamadan Tahir'i muhatap almaya devam ediyordu;

''Tahir gemi diye hediye mi olur ya? Sen napıyorsun? ''

''Tahir Kaleli yapıyorsa olur. Bal gibi de olur. '' dedikten sonra kaşlarını çatarak Nefes'e doğru doğruldu Tahir.

Oğlu denizlere vurgundu, o da oğluna. Konu tartışmaya açık mıydı? Hayır.

''Sen de haklısın tabi. Arabadan sonra kademe atlamak lazımdı. Gemi anca paklar. '' derken sitemle arkasına yaslanıp, ellerini göğsünde birleştirdi Nefes.

''Nefesum etma. Kumcu adamız, gemi bizim ihtiyacımız. Oğlan mezun olup gelince ne bok yiycek. Benle çalışmayacak mı? İşi büyütüyorum. '' Tahir ciddiyetle Nefes'e derdini anlatmaya çalışıyordu ve bu kez kararlıydı.

Ay ŞahitWhere stories live. Discover now