Bölüm 13- ''Tuttum Aslanım''

Start from the beginning
                                    

Maya, karşısında heybetle dikilen Yiğit'in gölgesi eksildiğinde yüzüne yüzüne esen rüzgarı daha da hissetti.

''Uçurumla ne ilgisi var ki. Uçurum korkutucudur Yiğit. Hikayeyken bile. '' dedi Maya, çocuk gibi yumuşattığı sesiyle. Az önce Yiğit'in sıraladığı birçok cümle duygularını tozlarından arındırmış ve havalandırmıştı. Maya, kendini haykıran Yiğit'e bambaşka bir duygu besliyordu. Ama tüm karışıklığın içinden seçtiği cümlesi buydu işte.

Yiğit, Maya'nın kendisini anlamadığını düşünüp daha da gerildi. Ellerini sıkarken, oturduğu yerde Maya'nın yüzüne döndü. Maya hala ayaktaydı.

''Atladık Maya ! '' dedi. Bunu duymak istemediğini bildiği için sanki bilerek canını acıtmayı hedeflemişti.

Maya, ısrarla Yiğitten kaçırdığı gözlerini ansızın birleştirdi.

''Ne? '' dedi.

Bu ihtimali doğrulayan her şey vardı ama ısrarla inanmayı reddetmişti Maya. Şimdi yüzleşmek istemiyordu.

''Evet atladık. Özgür kalalım diye. Çok mutlu olalım diye. Soluk benizli kaybetsin diye. Kuş gibi süzüldük şu uçurumdan. Sadece biz vardık. Biz duyduk birbirimizi. Ölmeden sağ çıktık ya işte, bitti. Kimsenin umurunda olmadı. Kimse şu uçurumun kenarına gelip, atlamak gerçekten kolay mı hiç düşünmedi. '' dedi Yiğit, sesini alçaltma gayretine girmeden. Maya'nın üzerinde psikolojik bir baskı uyguluyor gibiydi. ''Hala korkuyorsun. '' dedi ardından umutsuzca.

Maya duyduklarını, anlamak istemese de hepsi kalbine tane tane batıyordu. Yiğit'i anlayabiliyordu. Bu kadar cesur bir ömür elbette yanına cesur birisini isterdi. Ama Yiğit, Mayayı anlayamıyordu. Uçurumdan korkmayı neden sevdadan korkmakla aynı kefeye koyuyordu? Sevda bir uçurum muydu?

Maya, ayağının altındaki toprağı süpürerek Yiğit'e döndü, eğildi.

''Ben yüksekten korkuyorum Yiğit, yüksekten! Senin ömrünü dinlemek korkutmuyor beni. Gözlerinin içine baka baka dinlemek istiyorum seni. O küçük Yiğit'i dizlerime yatırıp, güzel şeyler anlatmak istiyorum. Korkular bir değildir. Benden emin olmak için bu yolu mu seçtin gerçekten? Bu mu yani imtihanım ? '' dedi Maya öfkeyle.

Yiğit'in gözleri dolmuş, sabrı taşmış, umudu yüreğine kadar gelmişti. Oturduğu yerden kalkıp yine Mayayı kollarından tuttu. Aralarındaki boşluğu nefesiyle kapatıyordu. Öfkeyle solurken, gözleri nasıl bu kadar şefkat taşıyabiliyordu, aklı almıyordu Maya'nın.

''Korkma istiyorum. '' dedi Yiğit, kendini sakinleştirmeye çalışırken geriye kalan son nefesiyle.

Maya, yutkundu. Kaşları hala çatıktı. Güçlü durmaya çalışıyordu.

''Neyden korkuyorum biliyor musun Yiğit? Kendimden. '' dedi. Dik bakışları, Yiğit'in parlak gözbebeklerini delip geçmek üzereydi.

''Sen gel demesen de gelirdi ayaklarım seninle çünkü. Sen gitme desen de giderdim ben. Anlıyor musun beni? Seninle bu memlekete geldim çünkü yanında olmak istedim. Çünkü böylesin işte. Sadece bakıyorsun ve bitiyor. Bitiriyorsun. İçimdeki her telaşın sahibi sen oluveriyorsun. Hayallerime konuyorsun. Uçurumdan korkuyorum, sana bağımlıymışım gibi davranan kalbimden korkuyorum. Ailene, ailemmiş gibi bakmaktan korkuyorum. Seni tanıdıkça sana daha fazla hayran olmaktan korkuyorum. Gitme desen de giderdim Yiğit. Giderdim çünkü korktuğum yerlerde kalamıyorum ben. ''

Maya, bir çırpıda, içinden sırasıyla çıkmaya can atan hislerini Yiğit'e sunmuştu. Rahatlık mıydı bu hissettiği hiç bilmiyordu. Ama derin bir ferahlığın içindeki yangınlara üflediği kesindi.

Ay ŞahitWhere stories live. Discover now