Bölüm 47/Arkona Kralı

529 56 23
                                    

Bölüm 47

ARKONA DÜZLÜKLERİ/ Arkona Kralı

Büyük savaştan sonraki 1072. Yıl

Baharın ilk ayı

      Sama bu gece dördüncü kere gördüğü aynı rüyanın sıkıntısıyla uyandı. Her defasında, gördüğü uzun rüyaların hiç birini hatırlamıyordu. Hatırladığı tek şey rüyasının sonuydu. Babası Kral Dalda en azarlayan haliyle karşısında beliriyor ve insanın içine işleyen o tok sesiyle oğluna bağırıyordu. "Gaflet"

      Sama her uyanışında rüyanın öncesini hatırlamaya çalışıyordu ama nafile, en ufak bir şey yoktu aklında. Sadece babasının kızgın sesi ve memnun olmamış yüz ifadesi vardı belleğinde.

      Oysa kimse Sama'nın kışı gaflet içerisinde geçirdiğini söyleyemezdi. Bir yandan yıkılmış şehirlerini tamir eden yeni kral, öte yandan ordusunu en iyi şekilde sefer için hazırlamıştı. Doğrusu hiçbir Arkona ordusu herhangi bir savaşa bu kadar iyi hazırlanmamıştı.

      Gökyüzü henüz aydınlanmamıştı ama büyük ay batı ufkunda batmak üzereydi. Küçük ayın kızıllığı ise çok daha önce Arkona semalarından çekilmişti. Gün doğumuna bir saat kadar zaman olmalıydı. Sama artık bundan sonra uyumaya çalışmayacaktı. Babası onun gafletinden bahsederken acaba bir gece baskınını mı haber vermek istiyordu? Zırhını kuşanma ihtiyacı duymayan Sama, sadece kalın pelerinini sırtına geçirerek çadırından dışarı çıktı. Uzun boylu kapı nöbetçileri Krallarını beklememekle birlikte, hiç de uyuklar bir halde değildiler. Aksine ikisi de canlı bir şekilde Sama'yı selamladılar.

      "Bana atımı getirin."

      Kralın buyruğunu bekletmeyen nöbetçilerden genç olanı Dornat, hemen çadırın ahır bölümünden Kralın Huran kırması cins aygırını getirdi. Sama genç savaşçının, atını bu kadar kısa sürede eyerleyip binilmek üzere hazır hale getirmesini takdir etmekle birlikte, bir şey söylemedi. Aklı hala rüyasında olan Arkona Kralı, dalgın bir şekilde atına bindi.

      "Babamın gaflet içinde olduğumuzu söylemesi boşuna olamaz, hortlayıp rüyalarıma girmesi sebepsiz olamaz" diye içinden geçiren Sama, ordusunun sabaha dönen gecedeki kan uykusuna şahit olmak istedi. Doğruca ordunu içlerine saldığı atıyla düzlüğe sağlam yayılmış askerlerinin dört bir yanını kolaçan ettiyse de, babasının rüyalarını bölen gaflet uyarısından hiçbir iz bulamadı. Tersine uzak keşifçilerin canlılığı buradan bile seçiliyordu ve gereği kadar nöbetçi, en uyanık halleriyle ordunun güvenliğini sağlıyordu.

      Dahası ordu komutanlarının en genci olan Tudrad, hiç beklemediği bir anda Sama'nın karşısında belirmişti.

      "Orduyu kolaçan eden tek komutan ben değilim anlaşılan."

      Kralına yanaşan genç komutan endişeli bir tonda "Majesteleri bir şey mi oldu?" diye sordu.

      Sama Tudrad'ı çocukluğundan bu yana tanırdı. Artık savaşamayacak kadar yaşlı olan babası Lord Eldile, Asuvan adasının lorduydu. Tudrad yıllarca Arkona sarayında eğitim görmüştü ve askerlikteki başarısı kısa sürede eğitmenlerinin dikkatini çekmişti. Üç ya önce Lord Eldile, yaşlılığını bahane ederek oğlunu Asuvan'a çağırana kadar Tudrad Arkona sarayındaki eğitimine devam ediyordu. Şimdi babasının yerine hem Asuvan'ı, hem de onun güçlü ordusunu yöneten Tudrad, yirmili yaşlarda gerçek bir savaşçıydı.

      Genç Lordun uzun sarı saçları ve muntazam temiz yüz hatları, ona zarif bir görünüm katıyordu. Altından yapılmışçasına parlak, sarı renklerdeki örme zırhı ve Arkona'nın sarı beyaz renklerindeki kıyafetiyle Lord Tudrad, savaş meydanları için fazlasıyla gösterişli duruyordu.

SIR MUHAFIZI-MAVİWhere stories live. Discover now