Bölüm 21/ Fedaibaşı

517 60 36
                                    

Bölüm 21

PAYS/ Fedai Başı

      "Elimizde hiç şahin olmaması ne kötü" diye düşünen Kuzlo, yanlarındaki son beyaz şahini üç gün önce Billas'a göndermişti. Aka'nın kaybolmasından sonra hiçbir şahine de alışamamıştı aslında. Kuzlo biliyordu ki Aka ölmüştü, yoksa kaybolması mümkün değildi. Üstelik bu kıymetli avcı kuşu bir hiç uğruna feda edilmişti. Kuzlo Aka'yı aylar önce, daha büyük çöldeyken en güvendiği adamı Duno'ya emanet etmişti. O günden bu yana sır muhafızını takip eden beyaz şahin Huran Diyarında sırra kadem basmıştı.

      Kuzlo kim bilir kaçıncı defa, "O kızıl saçlı kıza ve yanındaki Medanlıya bin lanet" diye düşünerek kendi kendine söylendi. Üstelik sır muhafızını da tamamen kaybetmişlerdi ve kısa sürede bulmaları mümkün değildi. Şu Huranlılar gerçekten zorlu adamlardı. Onların yüzünden kuzey bozkırlarına yeterince nüfuz edememişlerdi. Yine de on beş yıl öncesine kadar Tar ülkesinden öteye adım atmayı bile hayal edemezken, şimdi sınırlı da olsa Huran topraklarına girme şansları vardı. Kuzlo, Huranlılarla ve sır muhafızıyla bizzat kendisi ilgilenecekti, ancak şimdi zamanı değildi. Yönelmeleri gereken başka bir hedefleri vardı.

      Kızıl saçlı muhafızı kaybetseler de Tammu'nun Tanrıları onlardan henüz yüz çevirmemiş olmalıydı. Daha Arkona topraklarındayken, Prens Solhan'ın değerli konuklarını Kral Sama'ya götürme görevini yerine getirdiği sırada, Ulu Kral Korlan'ın kendi özel şahini yeni bir haber getirmişti. Tammu'nun Kara Bilgeleri mavi kristalin sır muhafızını bulmuş ve yerini bildirmişlerdi. Ulu Kral Korlan bu sefer Kuzlo'ya bizzat muhafızın peşine düşmesini emrediyordu. Kuzlo kısacık mesajı okurken bile Efendisinin memnuniyetsiz öfkesini hissetmiş, tüylerinin diken diken olmasına engel olamamıştı. Fedai Başının hissettiği korku, görevini yerine getirememenin yaşatacağı utancın yanında, açıkça Ulu Kralın gazabına birçok kez bizzat şahit olmasından da kaynaklanıyordu.

      Baş Fedai ve on adamı Büyük Hattilin denizi kıyısında ilerlemeye devam ediyorlardı. Kıyıya uygun şekilde kıvrılan yolun sonunda mütevazı Pays kasabası göründüğünde sonbaharın nemli sıcağı da iyice hissedilir hale gelmişti. Kuzlo bu anormal sıcaklardan sonra, günlerce yağacak yağmurla birlikte Hattilin kıyılarının iyiden iyiye soğuyacağını biliyordu.

      Pays kasabası çok eski bir şehirdi. Kasabanın çarşısı ve önemli şahsiyetlerinin evleri kesme taşlardan yapılmış eski surların ardındaydı. Bir zamanlar önemli bir kale olan bu surları koruyan herhangi bir asker yoktu. Pays Lordu yaklaşık üç mil uzaklıktaki kendi şatosunda kalıyordu. Surların etrafı yeterince derinliği olan, geniş bir kanalla çevrilmişti, Doğu ve batı girişi olmak üzere iki kapısı olan şehre, kanallar üzerindeki tek kemerli muntazam bir taş köprüden giriliyordu. Kuzlo daha önceki gelişlerinden köprünün bir eşinin de batı surların bulunduğu tarafta olduğunu biliyordu. Çiftçilerin, köylülerin ve önemsiz zanaatkârların evleri surların dışındaki geniş düzlüğe yayılmıştı. En güzel üzümlerin ve narenciyenin yetiştiği bu topraklarda çiftçiler hayatlarından memnun olmalıydılar.

      Kuzlo şehre girmeden küçük grubunu durdurdu. Kalabalık halde surların içinde görünmek işine gelmiyordu. Gerçi bu heybetli kalenin içinde kasabanın taş meydanındaki iki paralı askerden başka silahlı insan yoktu. Yine de sır muhafızının şehirde olması ihtimalini düşünene Kuzlo tedbirli olması gerektiğini hissediyordu. Muhafızın duvarlar içerisindeki bir evde saklanması işini hayli güçleştirirdi. Aslında muhafız kadın kendini bir kasabaya hapsedeceğine hiç ihtimal vermiyordu ama muhafız yaralıydı. Kuzlo'nun fırlattığı bıçak kadının bacağında koca bir kesik açmıştı. Öylesine bir yaranın muhakkak tedaviye ihtiyacı vardı. Bu nedenle muhafızın şehre sığınması az da olsa bir olasılıktı. Kuzlo bu olasılığa hiç bel bağlamasa da kadının en azından orda olup olmadığından emin olmalıydı. Duno'ya seslenen Kuzlo adam yanına gelince fedaiyi baştan aşağı süzdü. Tammu fedaileri isterlerse kendilerini çok kolay gizleyebilir, yaşadıkları topluma uyabilirlerdi. Tammu'nun cılız güneşinde yetişen fedailer kuzgun karası saçları ve nerdeyse süt gibi beyaz tenleriyle diyarda kolayca tanınabilirdi. Kuzlo'nun adamları saçlarını boyarken, tenlerinin rengini de, tarifini Kara Bilgelerin verdiği merhemlerle değiştirirlerdi. Usturaya vurulmuş saçları, kızıl renge boyanmış muntazam sakalı ve paralı askerlere has deri zırhları içerisinde buralarda çokça görülen kervan muhafızlarına benzeyen Duno, şehre göndermek için en uygun adamdı.

SIR MUHAFIZI-MAVİWhere stories live. Discover now