Bölüm 28/Çırak

480 49 21
                                    

Bölüm 28

DOĞU SARİN/Çırak

      Ara ara dinse de, iki gündür uzun sürelerle yağan yağmur artık Medme'nin iliklerine kadar işlemişti. Üstelik Pays çayının yağmurla kabaran suları biraz daha ileri gitmesini çok güç hale getirmişti. İçinde büyük bir yalnızlık hisseden derici çırağı takip edilip edilmediğini anlamak için geriye baktı. Yaklaşık yirmi adım genişliğindeki çay yatağının her iki yanından yükselen duvar misali kayalıkların en alçak kısmı elli adımdan yüksekti. Taşların arasından her nasılsa hayat bulmuş çam ağaçları, su yolunun labirenti andıran kaya duvarlarına tutunmuştu. Medme yüz adım kadar gerisinde sert bir dönüş yapan suyun daha gerisini göremiyordu ama bu havada takip edilmesi imkânsızdı. Genç Sarinli olduğu yerde durup etrafına bakındı. Oldukça dik bir şekilde yükselen kayalıkların içinde geceyi geçirebileceği bir girinti var gibi görünüyordu. Bir önceki gece yarısı yola çıktığından bu yana hiç durmamıştı ve artık bitkinlikten yürüyecek hali kalmamıştı. Medme son bir gayretle yukarı doğru tırmanıp gözüne kestirdiği girintiye geldi. Burası akarsuyun otuz adım kadar üstündeydi ve suyun kulaklarını dolduran şarıltısından bir nebze olsun uzaktı. Pelerininin altındaki sırt çantasını çıkaran çırak, yakacak bir şey bulabilmek umuduyla etrafına bakındı.

      Medme sığındığı bu yeri çok derin olmayan bir mağara olarak tarif edebilirdi. Birbirinin üzerine binmiş kaya kütleleri arasındaki bu boşluk Medme'nin boyundan biraz yüksek olmalıydı. Yaklaşık altı-yedi adım derinliğindeki girintinin genişliği de on adım kadar vardı.

      Burada üç-dört kişi bile geceyi rahatça geçirebilir.

      Medme yakacak bir şeyler bulmak umuduyla etrafına baktı. Yol boyunca Islanmaz Çamlar görmüştü, bu yakınlarda da olmalıydı. Sarinli istemeye istemeye ufak sığınağından çıkarak tekrar yağmurla yüzleşti. Neyse ki şanslıydı ve az ileride bir ıslanmaz çam vardı Üstelik ağaç oldukça yaşlıydı ve yer yer kurumuştu. Medme altın kadının almasını istediği kılıcı kınından çıkarıp balta gibi kullanarak, ağacın dallarından gevremiş birkaç tanesini kesti. Yüklendiği odunlarla geri dönen genç çırak, sığınağının hemen üstünde duran keçiboynuzu ağacını gördüğünde sevindi. Ağacın üzeri meyve doluydu. Odunları sığınağının henüz ıslanmamış zeminine düzgünce yerleştiren Medme, nemlenmiş kuşağının arasından çakmak taşlarını ve bir çınar ağacının gövdesinde bulduğu çabuk tutuşan kav mantarını çıkardı. Birkaç dakika içerisinde yanan ateşin sıcaklığı dost bir gülümseme gibi Medme'yi mutlu etti. Canı hiç istemese de tekrar yağmurun altına çıkan genç çırak, az önce gördüğü keçiboynuzu ağacından olgunlaşmış meyveleri topladı.

      Islanmış pelerini, kaba dokuma pantolonunu ve nispeten yumuşak pamuk gömleğini çıkaran Medme, ıslak giysilerini ateşin karşısına yerleştirdi. İç gömleği ve külotu da ıslanmıştı ama onlar artık üzerinde kuruyacaktı çaresiz, Medme yalnızlığında bile çıplak kalmayı düşünemezdi. İyice kuvvetlenen alevler kısa sürede derici çırağının içini ısıttı. Kendi el emeği olan deri sırt çantasına uzanan çırak akşam için yiyebileceği şeylere baktı. Çantanın ön gözünde büyük annesinin bizzat yaptığı bir kangal sucukla, henüz tazeliğini kaybetmemiş esmer buğday ekmeği vardı. Koyun bağırsağına doldurulmuş sucuğun etrafındaki zarı küçük çakısıyla soyan Medme, sarımsak ve baharatlarla yoğrulmuş etin iştah kabartan kokusuna teslim oldu. Zaten baharatla için için pişmiş olan sucuk, takıldığı sopanın ucunda cızırdayarak kızarırken, hararetin etkisiyle damlayan yağlarını ateşe bıraktı.

      Medme koca bir ekmeği ve kızarmış sucuğu birlikte yedi. Bundan sonrası için halen sucuğu, bir parça koyun peyniri ve keçiboynuzları vardı, ancak ekmeği kalmamıştı. Neredeyse iki gündür hiç uyumayan çırak, yemeğin verdiği ağırlıkla göz kapaklarını güçlükle açık tutuyordu. Pürüzsüz taşın üzerine serdiği elbiselerini kontrol eden Medme, kıyafetlerin diğer taraflarını kuruması için çevirdi. Taşlarla çevrelediği küçük ocağın ateşini attığı iki büyük odun parçasıyla besleyen genç Sarinli, sırtını taşa vererek ayaklarını uzattı.

SIR MUHAFIZI-MAVİOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz