Bölüm 12/ Kara Prens

641 66 23
                                    

Bölüm 12

BİLLAS/Tammu Ordusu

      Tammu'nun Kara Prensi gözlerini açtığında, bulanık dünyası belirsiz ve belleği sisli bir boşluktan ibaretti. Yabancı bir yerde, yabancı bir yatakta ve gerçek olamayacak kadar parlak renlere bezenmiş bir odadaydı. Göz ucuyla görebildiği geniş pencerelerde gül kırmızısı kalın perdeler vardı. İki yana toplanmış perdelerden görünen manzara, odanın parlaklığına tezat gri bir bulanıklıktı. Zihnine çöken karanlık kabusların hatırasından sonra, gökyüzünün bu fırtınaya hazırlanan boz bulanıklığı bile Solhan'a sevimli geldi. Hissettiği derin halsizliğe rağmen başını çevirecek gücü bulabilen Solhan, kendisine bakan, nedense mutlu menekşe gözlerle karşılaştı. Gülümseyen gözlerine rağmen Prenses İlya'nın bakışlarından bir şey okunmuyordu. Ya da Solhan bu haliyle bir şey anlayacak durumda değildi. "Bunlar gerçek mi yoksa halen rüya mı görüyorum?" Genç kızın hemen arkasında tepkisiz yüzü ve devasa cüssesiyle, tepeden tırnağa silahlı bir Tammu fedaisi bekliyordu. Gerçeğe daha çok benziyor.

      Solhan'ın aralanan kara gözleri nihayet Prenses İlya'nın güzel yüzünün, geniş bir gülümsemeyle aydınlanmasına sebep oldu. Birkaç saniye anlamsız şekilde prensese bakan Solhan, yavaş yavaş olanları hatırlamaya başladı. Ziyafet gecesinin dumanlı sonu ve Kuzlo'nun endişeli bakışları. Bunlar ne zaman olmuştu acaba? Sanki bin yıl önceydi.

      Sanki bin yıl öncesindeki o son gecede kendini kaybetmeden önce gördüğü, insanın içini burkan o hüzünlü gözler bunlar değil miydi?

       Şüphesiz bunlar o gözlerdi yine ve Solhan'a gülerken hiç de hüzünlü değillerdi.

      "Arkona prensesleri ne zamandır Batı Diyarın insanlarına güler yüz gösterir oldu"

      Solhan'ın kinayeli sorusuna rağmen gülüşünü hiç bozmayan İlya,         "Kız kardeşlerimin ve yeğenlerimin hayatı sizin sağlığınıza bağlı Majesteleri, gülüşüm size değil, onların sağlığınadır" dedi.

      Bedenindeki halsizliği bir kez daha hisseden Solhan, "Kuzlo" diye mırıldandı. Eski baş fedai, Kara Prensin zehirlenmesinden sorumlu tuttuğu Arkona prenseslerini hapsetmiş olmalıydı. Ancak İlya'nın neden kardeşleriyle birlikte hapsedilmediğini çözemedi. Anlayabildiği tek şey eski baş fedainin plana sadık kalarak, kendisini  Arkona'nın en güneyindeki bu kaleye getirdiğiydi.

      Az önceki gri bulutlar giderek kararıyordu ve. Arkona'nın bu kadar güneyi, yaz aylarında bile soğuk sayılırdı. Yaklaşan fırtınaya karşın garip bir şekilde odayı aydınlatan gün ışığı, Solhan'ın çok alışık olmadığı bir tezat oluşturuyordu. Şüphesiz güneşin gülen yüzü kısa süre sonra fırtınanın griliğinde kaybolacaktı.

      Yatağında doğrulan prens ayağındaki iç çamaşırı dışında çıplak olduğunu fark ettiyse de aldırmadı. Uyandığından bu yana hareket etmeden, sessizce bekleyen fedaiye dönen Solhan "Bana Kuzlo'yu çağırın" dedi.

      Ne olursa olsun prensin başından ayrılmama emri almış olan muhafız huzursuzca itiraz edecek oldu.

      "Majesteleri, Binbaşı Kuzlo sizi kesinlikle yalnız bırakmamamı emrettiler"

      Kara Prens adama hiç bakmamasına rağmen basıklaşan sesi öfkesinin taşmak üzere olduğunu anlatmaya yeterdi.

      "Emrimi ikiletme fedai"

      Tammu'nun Ulu Kralları kolay kolay öfkelenmezdi. Ancak diyar üzerindeki hiçbir canlı bu öfkeyi uyandırmayı istemezdi. Prens Solhan şüphesiz geleceğin Ulu Kralı olacaktı. Bir Fedai hiçbir şeyden korkmazdı, sadakatle bağlandıkları Tammu Efendileri hariç.

SIR MUHAFIZI-MAVİWhere stories live. Discover now