Bölüm 38/Aybar

375 54 14
                                    

Bölüm 38

KARA ORMAN/ Aybar

      Kara Ormanın sık ağaçlarına daldıkları anda sanki gece çökmüştü. Asar binicisinin dizginlemesini beklemeden hız kesti. Diğerleri de ormana girmişler, Aybar'ı takip ediyorlardı. Orman içi Huranlının daha önce tanık olduğu gibi, umulmayacak derecede ılıktı. Aybar kısa mesafelerde sola veya sağa dönerek, ormana girmeye cesaret edebilen takipçileri varsa onları şaşırtmaya çalıştı. Ağaçların arasındaki ilk birkaç milden sonra günlerdir alıştıkları nal seslerinin yerini ormanın derin sessizliği almıştı. Neden sonra çok gerilerden gelen kalabalık sesler duyuldu, Kara Fedailer ormanda takibe devam ediyorlardı. Aybar Kara Ormanda gündüzleri bile birilerini takip etmenin çok zor olduğunu biliyordu ama bu fedaileri durdurabilir miydi? Bir rivayete göre Tammu halkı da eski insanlardan değiller miydi? Huranlı, fedailerin ormanın gerçek sakinleri hakkında bir fikirleri olup olmadığını merak etti. Ormanın eski insanlarına rağmen Korlan'ın uşakları takibe devam ettiği sürece, ağaçların derin karanlığına dalmaktan başka çare yoktu.

      Hemen gerisindeki Mija'yı gözüyle kontrol eden Aybar, ejderin tekrar kendisine gelmeye başladığını görünce memnun oldu. Ormana ulaşmasalardı bu zeki hayvanın daha fazla dayanamayacağı ortadaydı. Yine de bu kadar uzun süre Huran atlarına ayak uydurmayı başarmıştı. Fedailer ve Tar Savaşçıları nasıl onları bu kadar uzun süre takip edebilmişti? Aybar fedailerin uzun tüylü atlarını uzaktan da olsa seçebilmişti. Bozkırın atlarından daha iri olan kış atları, anlaşılan oldukça dayanıklıydı. Usta Muramba fedaileri anlatırken onların beyaz şahinlerinden ve kış atlarından uzun uzun bahsetmişti. En sonunda da "Sizin atlarınız evlat, yine de diyar üzerindeki en iyi atlardır" dedikten sonra "Çünkü Huran atlarının en büyük meziyeti ne hızları, ne de dayanıklılıklarıdır. Onları diğer tüm bineklerden üstün kılan şey zekâları ve sahiplerine olan olağanüstü uyumlarıdır" diye eklemişti. Muramba'nın söylediğine göre Kış atları duygusuzdu ve becerileri sahiplerinin becerileriyle sınırlıydı. Yine de iyi bir süvarinin altındaki kış atları, çok ama çok tehlikeliydi.

      Ormanın bu kısmı karaçamlarla kaplıydı. Oldukça sık olan ağaçlar arsında ilerlerken birkaç yönlendirme dışında,Aybar kendini Asar'ın içgüdülerine bırakmıştı. Tekrar grubunu kontrol eden Huranlı, hem hayvanların hem de binicilerinin yorgunluğunu görebiliyordu. Ancak halen takip edilirken dinlenme imkânları olacak mıydı? En azından hayvanların bir parça dinlenmesini sağlayabilirlerdi. Asar'ın dizginlerini hafifçe çeken Aybar yağız aygırı durdurdu.

      "Ne dersin Usta Muramba, bizi bulabilirler mi?"

      Tir şehrinin yaşlı kahini ağarmış ama gür sakallarını sıvazladı. Ormanın derinlerinden ilerleyen düşmanlarının gürültüleri geliyordu ancak sanki giderek uzaklaşıyorlardı.

      "İlerlemeye devam edersek bulamayacaklar Aybar Bey, ama içimde başka bir tehlikenin karanlığı büyüyor. Tammu fedaileri ile ilgili olmasa gerek."

      Aybar güldü. Ellerini açarak sanki tüm diyarı kaplamışçasına sık görünen ağaçları gösterdi.

      "Gece vakti Kara Ormandayız Ustam, daha büyük tehlike var mıdır?"

      Asar'dan inen Huranlı kıymetli aygırını yedeğine aldıktan sonra "Hayvanları daha fazla yormayalım, bakarsınız onların hızına tekrar ihtiyaç duyarız" dedi.

      Diğerleri de bineklerinden inip ormanın nemli zemininde yürümeye başlarken Aybar, "Ağaçların altında gece vakti at sürmek tehlikelidir de üstelik" diye ilave etti.

      Aybar henüz susmuştu ki havada ıslık çalan okların geniş ağaç gövdelerine saplanan küt sesleri duyuldu.

      "Silahlarınıza davranmayın Aybar Bey, bizimle baş edemezsiniz."

SIR MUHAFIZI-MAVİWhere stories live. Discover now