Bölüm 41/ İmparator

393 49 12
                                    

Bölüm 41

HATTİLİN/ İmparator

      Ketteza o sabah burnundan soluyordu. Prenses Nesesa'nın kendi elleriyle hazırladığını söylediği kahvaltının yüzüne bile bakmamıştı. Genç kızın kalbini kırmış olmalıydı ama buna hiç aldırmadı. Nasıl olsa ona istediğini veriyordu, üç gün sonra evleneceklerdi. Sabah kahvaltısını eski küçük hizmetkârı hazırlamış olsaydı da, böylesine umursamaz olur muydu? Kızın kendisine hayranlıkla bakan mavi gözleri geldi aklına. Si'yi ülkesine göndermesinin hiçbir zorunluluğu yoktu ama nedendir bilinmez onu evine yollaması gerektiğini düşünmüştü. Genç kızın evine gönderilmekten memnun olduğunu söylemek biraz zorlama bir yorum olurdu. Aslında istediği zaman Tusba Kralının kıymetli yeğenini tekrar hizmetine alabilirdi.

      Buna kim engel olabilirdi ki?

      Şimdi Si'nin yerine özel hizmetine bakan Alela Surnalı bir dansçıydı. Güneyde, Sonsuz Ormanın kıyısındaki küçük bir Şehir devleti olan Surna'nın, çok da asil olmayan hanedanından olan genç kız yeni efendisine büyük bir istekle hizmet ediyordu. İmparator zamanla esmer tenli bu ufak tefek kıza da alışabilirdi. Kim bilir?

      Sabah kahvaltısını es geçen Ketteza kılıç taliminde Lord Nuzok'u öfkesiyle perişan etti. Geçen haftalar boyunca, artık hızına yetişip talimlerinde üstünlük kurduğu deneyimli lordu bu sabah fena hırpalamıştı. İmparator öfkenin koyulaştırdığı acımasız darbelerle, Nuzok'un kollarında ve gövdesinde hatırı sayılır çürüklere sebep olmuştu. En son fırsatını bulup, dirseğiyle adamın suratını dağıtan Ketteza, yüzü kan revan içinde kalan adamın birkaç dişini kırmış olmalıydı.

      Talimin sonunda savaşacak takati kalmayan idman arkadaşına bakan İmparator "İdmanlarımız burada sonra erdi Lord Nuzok, aylardır bana gerektiği gibi hizmet ettin. Ancak bundan sonra işime yaramazsın" demişti.

      Bundan sonra talim arkadaşının yüzüne bile bakmayan imparator zemini kumla kaplı, kare bir havuz şeklindeki özel talimgâhını terk etti.

      Ketteza adama karşı çok haşin davrandığının farkındaydı ama imparatorun öfkeli olduğu zamanlarda kimseye karşı hassasiyeti yoktu. Dahası Nuzok'a yaptığı kabalığın farkındaydı ve savaş lordunu her görüşünde bundan dolayı pişmanlık duyacaktı.

      "O zaman bana mümkün olduğu kadar az görünmesini sağlarım."

      Vezir Tiyu'nun bugünkü ilk işi Nuzok ve birliğini başkentten uzak bir yerde görevlendirmek olacaktı.

      "Ninala olabilir"

      Doğu Sarin'deki bu sınır şehrinin, Lord Nuzok gibi becerikli bir soylunun adil yönetimine ihtiyacı vardı mutlaka.

      Ketteza'yı bu sabah kasıp kavuran öfkenin sebebi Kraliçe Elvin'in evlenme teklifine verdiği cevaptı. Altın Kraliçe kendisini reddetmekle kalmamış, açıkça aşağılamıştı. Üstelik Ketteza'ya sıradan komutanlarından biriymiş gibi davranmıştı. Kraliçe "Yeminini tutma vaktidir" diyordu. Binlerce yıldır Akşehir'e bağlılığını sunan atalarından bahsediyordu. Eğer Ketteza o ataların soyundan geliyorsa, hem atalarının hem de kendisinin yeminini yerine getirme zamanı gelmişti. Baharın başlangıcında Hattilin ordularını başlarında İmparatoruyla birlikte Akşehir'e bekliyordu, sadakatini ve yeminine bağlılığını göstermesi için.

      Ketteza, evlenme teklifini içeren kendi mektubunun da çok nazik olmadığının farkındaydı. Vezir Tiyu mektubu yazarken adeta dehşete düşmüştü. Sıkıntılı bir şekilde itiraz etmeye çalışan yaşlı vezir Diyarın hanımına yazılacak her türlü mektubun belli bir saygıyı barındırması gerektiğini anlatmaya çalışmıştı. Ketteza bunu elbette biliyordu ama, zaten dört bir yandan kıskaca alınmış Akşehir, Koca Hattilin imparatorluğunu nasıl karşısına alacaktı? Genç İmparator buna güveniyordu, Ak Kraliçenin bilgeliğine ve Diyarın huzuru için her türlü kararı alabileceğine inanıyordu. Ama sabah kendisine sunulan mektup Ketteza'nın suratına bir şamar gibi inmişti. Kızıl bir öfkenin yakıcılığında kavrulan imparator, "Neyine güveniyorsun kaltak!" diye kükremişti.

SIR MUHAFIZI-MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin