Bölüm 7/Huran Yaylaları

883 89 57
                                    

Bölüm 7 HURAN YAYLALARI/ Yetim

      "Hadi bakalım göster hünerini Aybar yeğenim, o yayı bir kuramayasın ki, bey baban mezarından hortlayıp gele"

      Karaçamlarla çevrili Huran'ın büyük yaylasının insanın canına can katan hafif havasını içine çeken Aybar, elindeki Akçaağaç ve kızıl manda boynuzundan yapılma, baba yadigârı kemik renkli yaya baktı. Tam Kalgar'ın söylediğine göre, obalarında kimsenin kiriş geremediği bu yayı, babası Balay Bey on altısındayken kurup, kimsenin ulaştıramadığı bir menzile fırlatmıştı. Aybar da şimdi babası gibi on altısındaydı ve Tam Kalgar bu zorlu yayı kullanmasına ilk defa bugün izin vermişti. Yay ustalarının bizzat Aybar'ın avladığı Kara Orman Kurtlarının sinirinden yaptığı kirişi yayına takan yeni yetme Huranlı, pazılarına saplanan ağrıya aldırmadan büyük bir gayretle yayını kurdu. Kendi yayları ile uğraşan obanın diğer gençleri, Tam Kalgar'ın korkusundan açıkça izleyemeseler bile, kaçamak bakışların ardından Balay Beyin oğlunun yayı kurmasını gözlüyorlardı. Aybar'ın tek hamlede yayı kurması karşısında gençler arasında engelleyemedikleri bir sevinç mırıltısı yükseldi. Aybar'a duyulan hayranlık ve takdir hissi, koca savaşçının gazabından üstün gelmişti. Başka zaman olsa kükreyip paylaması eli kulağında olan Tam Kalgar, bu kadarlık gevşemeyi hoş görerek sesini çıkarmadı.

      Hem olgunluğu, hem de yetenekleri ile akranları arasında tartışmasız üstünlük kuran Aybar, kendinden birkaç yaş büyük gençlerin dahi hürmetini kazanmıştı. Oğlanın şimdi beraber sınandığı akranları ise, hürmetin ötesinde Aybar'a gönülden bağlıydılar.

      Bağdaş kurup oturduğu büyük beyaz taştan kalkan büyük savaşçı, yetmişine merdiven dayamasına rağmen kaybetmediği heybetiyle Balay'ın emaneti olan yeni yetme delikanlıya yanaştı. Yıllar boyunca Balay Beyine duyduğu hasrete deva olan, ellerinde büyüyen şu çocuk, dalgalı siyah saçları, esmere çalan buğday teni, sağlam yapılı iri cüssesi ve tıpkı Balay Bey gibi sert yüzüne her nasılsa uyum sağlamış yumuşak bakışlarıyla, babasının yeniden can bulmuş hali gibiydi. Ancak Balay Bey'in koyu kahverengi gözlerinin yerine, Aybar'ın gözleri annesi gibi mavi ve lacivertin kendine has tonlardaydı. Çoğunlukla kara yağız, kara gözlü kara kaşlı bozkır erkekleri arasında bu özelliği onu tüm Huranlılardan farklı kılıyordu. Eğer Gök Tanrı kendisine bir erkek evlat verseydi, Tam Kalgar onu ancak Aybar'ı sevdiği kadar sevebilirdi.

      Huranın büyük yaylasının serin esintisi sabahın ısınan bu vaktinde tenleri okşayan bir yumuşaklıktaydı. Aybar'ın kirişi düzgün takılmış yayına bakan Tam Kalgar, yönünü ok atılan geniş alanın sonuna dikilmiş menzil taşına çevirdi. Her yaz bu yaylada toplanan obalar yaz bitiminde yapılan büyük şenlikte bir araya gelerek ok yarıştırırdı. Adam boyunda, düzgün kesilmiş siyah Huran Taşından yapılan menzil taşı, okunu en uzağa uçuran yiğidin ulaştığı menzile dikilirdi. On altı yıldır Huranın hiçbir yiğidi tarafından geçilmek şöyle dursun, yanına bile yaklaşılmadığından, büyük siyah taş hala Balay Bey'in menzilinde duruyordu. Tam Kalgar şimdi nerdeyse beş bin adım mesafede duran menzil taşını Aybar'a göstererek, "Bakalım kurduğun yayın hakkını verebilecek misin Balay Beyimin oğlu" dedi.

      Aybar ve onun yaşıtı Kazal Boyunun Bey Obasının yüz yirmi dört yeni yetmesi, bu sabah ilk defa gerçek savaş yaylarını ellerine almışlardı. Savaşçı adayları yeni yaylarını kurarak bin beş yüz adımlık ilk menzili geçebilirlerse artık Huran yiğitlerinin arasına katılabilmek için sınanmayı hak edeceklerdi. Kimseye sezdirmeden obanın gençlerini kontrol eden Tam Kalgar, yeni yetmelerin hepsinin yaylarını gereği gibi kurabildiklerini memnuniyetle gördü.

      Kuzeyin gözü pek savaşçıları namı diyara yayılmış olan yaylarını, Kara ormandan temin ettikleri çeşitli ağaçlarla manda boynuzlarının birlikte kullanıldığı, meşakkatli ve uzun bir süreci gerektiren aşamalarda yaparlardı. Bir yay kirişi kuranı zorlayacak kadar sert, fakat oku fırlatırken hız ve menzil verecek kadar esnek olmalıydı. Tüm Huran'da Balay Bey'in yayının bir eşi yoktu ve bu kıymetli silah, bilinen en sert malzemeler olan kızıl manda boynuzuyla akağaçtan yapılmıştı. Şimdi o yayı eline alan Aybar arkadaşları ile birlikte atış hattında duruyordu. Yeni yetmelerin çoğu ilk menzil taşını ölçü aldı ve Tam Kalgar'ın işaretinden sonra gruplar halinde yaylarını bıraktılar. Aybar'dan önce yay çeken genç Huranlıların ikisi hariç, hepsi menzil taşını geçmeyi başarmışlardı.

SIR MUHAFIZI-MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin