Bölüm 15/Kırmızı Kristal

675 64 41
                                    

Bölüm 15

KAZAL OVASI/Kırmızı Kristal

      Göz alabildiğine uzanan bozkır, çiçeklerle süslenmiş yeşil bir halı gibi önlerine serilmişti. Öte yandan sağ yanlarında mutlak bir dinginlikte salınan Kara Göl tarif edilmez bir güzellikteydi. Mavi lacivert tonlardaki su ilk defa karşılarına çıktığında Nola hayatı boyunca böyle bir manzara görmediğini düşünmüştü. Bir haftadır her gün göl kenarında ilerlemelerine rağmen, adeta büyülenen Nola ve Kejdan halen suyun muhteşem manzarasının etkisindeydiler. Özellikle bulutsuz gecelerde büyük ayın suya yansıyan görüntüsü genç kızın daha önce tasavvur dahi edemediği bir manzaraydı. Usta Muramba Diyar üzerinde bu gölden binlerce kat büyüklükte okyanuslar olduğunu söylemişti ama Nola Kara Gölün bile sonunu göremezken, kehanet ustasının bahsettiği büyüklüğü idrak edemiyordu.

      Tar kasabasında hayatlarını kurtardığından bu yana Muramba küçük ekiplerinin bir parçası olmuştu. Doğrusu adamın varlığı yolculuklarını hem kolaylaştırmış, hem de daha eğlenceli hale getirmişti. Diyarda olup bitenlerden bihaber büyüyen iki çöl çocuğu için bu çok farklı dünyayı bilen birisi paha biçilmez bir hazineydi. Usta güven veren tavırları ve bilgeliğiyle kısa sürede sadece yol arkadaşı değil, yol gösterici de olmuştu.

       Sıcak yüzünü bir gösterip bir kaybolan güneşin altında Nola, kendisi gibi günlerdir gölden gözünü alamayan Kejdan'a baktı. Tar kasabasından kaçtıktan sonra Usta Muramba iki gün boyunca hasta gencin kendine gelmesi için uğraşmıştı. Nola'nın bin bir tehlikeyi göze alıp aldığı ilaçlara hiç bilmediği şeyler katan yaşlı adam, önce Kejdan'ı sucuk gibi terletmiş, sonra da yavaş yavaş ateşini düşürmüştü. Dudağından anlamadığı bir dilde kıpırtılar eksik olmayan kâhin "Böylesine soğuk alıp üşütmüş birine hiç rastlamamıştım, bu sıcak havalarda nasıl başardınız bunu?" diye sormuştu. Şimdi üzerinde gezdikleri topraklar o kadar sıcak olmadığından, iki genç Medanlıya akşamlar enikonu soğuk gelmeye başlamıştı, özellikle de çöl sıcağına alışmış bedenleri için.

      Huran geçidine ulaşmalarından bu yana artık gizlenme gereği duymadıklarından gündüz yolculuk ediyorlardı. Geçitteki Huran garnizonun komutanı kısa bir sorgudan sonra Usta Muramba'nın kimliğini öğrenmiş ve büyük hürmet göstermişti. Konuk olarak kabul ettiği yolcuları o gece ağırlayan komutan, ertesi gün kendilerine rehberlik edecek dört Huran savaşçısıyla birlikte bu tuhaf grubu Kazalların Bey obasına yollamıştı. Nola aylardır ilk defa geceleri tasasız uyumanın keyfindeydi. Köylerinden kaçtıkları gün başlayan uzun yolculukları boyunca genç kız Huranlılar hakkında bir şeyler öğrenmek için çalışmıştı. Ancak birbirinden farklı onca insandan duyduğu çelişkili bilgiler bu uzak topluluk hakkında anlamlı bir sonuç çıkarmasını engelliyordu. Kuzey Krallığında yaşayanlar, bozkır halkı olarak tabir ettikleri Huranlıların Diyarın en gözü pek savaşçıları olduğunu söylemişlerdi. Buna karşılık Tar ülkesinin köylerde şehirlerde yaşayan ürkek insanları ise, Huranlıların talancı barbarlardan başka bir şey olmadığında hemfikirdiler. Arada sırada denk geldikleri yolcuların, tüccarların çobanların ise kimisi onların mertliğinden bahsetmiş, bazıları da acımasızlıklarından dem vurmuştu. Diyarın en kuzeyinde yaşayan bu sıra dışı halkı hiç tanımayan insanlar da vardı. Usta Muramba ise Huranlıları–veya başka bir halkı- tanımanın en iyi yolunun bizzat onlarla yaşamak olduğunu söylüyordu. Nola hüzünle andığı annesinin anlattıklarından, bin yıl önceki büyük savaşta Tammu Kralını deviren savaşçının Kuzeyli bir Huranlı olduğunu söylediği kısmı hatırlıyordu. Yine de herkes tarafından kabul edilen bir şey varsa, o da bozkır halkının savaşçılık söz konusu olduğunda rakipsiz olmalarıydı. Huranlıları tanıyan hiç kimsenin bu konuda herhangi bir şüphesi yoktu. Bozkır halkı hakkında duyduğu bunca acayip bilgiye rağmen eğer Nola'ya soran olsaydı, huzurla geçirdiği şu son hafta için bile onları sevebilirdi.

SIR MUHAFIZI-MAVİWhere stories live. Discover now