İHANET 19.BÖLÜM

Start from the beginning
                                    

"Sen çok iyi bir arkadaşsın hep yanımdasın ben çok şanslıyım." Arkadaşlık bunu gerektirmez miydi iyi gününde kötü gününde yanında olmak mutluysa mutluluğuna ortak olup mutlu olmak, mutsuzsa onunla aynı şeyleri hissetmek ve kendini iyi hissetmesi için elinden geleni yapmak. Geriye çekilip gözlerinin altını sildi.

"Desteğin yanımda olman benim için o kadar önemli ki bilemezsin."

"Arkadaşımsın elbette yanında olacağım başka türlüsü mümkün olabilir mi?"

"Teşekkür ederim yanımda olduğun için herşey için."

"Teşekkür edilecek bir şey yok. Kendini toparlamaya bak. Sonra o adamdan şikayetçi olacağız tamam mı?" Gözlerini kaçırdı. Kaşlarım çatıldı. Bu kaçış niyeydi şimdi. "Tamam mı?" diye direttim. "Bana bir kaç gün ver olur mu? Ancak toparlanırım. Sonra istediğin gibi şikayetçi olacağım." Normal şartlarda olsa ertelememesi gerektiğini söyler ve itiraz etmesine izin vermeden tutar kolundan götürdüm lakin ayağa kalkacak hali bile yokken kabullenmekten başka çarem kalmıyordu.

"Ben istediğim için değil böyle olması gerektiği için en çokta senin için, sana yaptığını yanına kar bırakamazsın." Başını salladı.
"Biliyorum, bu sefer gerçekten ne yapacağımı da biliyorum."

"Görmek istediğim Ceylan bu. Bu durumu beraber halledeceğiz " Koluna destek verir gibi dokunup ayaklandım. "Sen yat biraz, bende bir Yosun'a bakayım sesi soluğu çıkmıyor."

"Dur bir saniye." Bileğimden tuttu. Endişe dolu gözleri sargılı elimi inceliyordu. "Ne oldu eline?" diye sorduğunda gözlerini gözlerime tırmandırdı. Sorun yok imajı vermeye çalışarak omuz silkip elime usulca çektim. "Ufak bir kaza, bardak kırıldı onu toplayım derken elimi kestim. Önemli bir şey yok. Her neyse hadi sen biraz yat dinlen olur mu?" Kendi sorunlarımla onu meşgul etmeye hakkım yoktu, bu yüzden olanlardan Ceylan'a bahsetmeyi düşünmüyordum. En azından şimdilik.

"Tamam." Başını belli belirsiz sallayıp yatma pozisyonunu aldı. İnce çarşafı üzerine örtüp odadan çıktım.
Aşağıdan gelen küçük bedenden çıktığı belli olan kahkaha sesleriyle basamakları hızla inip salona girdim.

"Noluyor?"

Alparslan Yosun'u havaya kaldırmış ağzıyla karnını gıdıklıyor tam bir baba aşığı olan kızım buna neredeyse kahkaha atıyordu. Hoşuna gittiği belliydi. Böylesi tatlı kahkahasına ilk kez şahit oluyordum ama bunu başaran ben değil babasıydı, attığı kahkaha bana değil babasınaydı. Kıskanmamak elde değildi. Gece gündüz bak doyur besle ama sana değil babasına gülsün. Öfkeyle nefesimi verdim böylelikle dikkatlerini çekmiş oldum. Karşılarına geçip oturdum.

"Ceylan nasıl oldu biraz daha iyi mi?"

"İyi olacak."

"Ne yapmayı düşünüyor peki?"

"Şu için hiç bir şey. Biraz toparlaması gerekiyor."

"Anlıyorum."

Yosun'u güldürmeye devam ediyordu. Beyaz teni gülmekten kırmızıya dönen kızımı gördüğümde, "Yeter Alparslan bayılacak." Dedim. Dudaklarını karnından çekip başını hafif yana eğerek beni görüş alanına aldı. Başımı ne var anlamında salladım, ona hala uzak ve bir o kadarda soğuktum. Kolay kolay düzelebileceğimize de inancım yoktu. Son bir kaç güne çok şey sığdırmış fazlaca sorun yaşamıştık. Yaşamaya da devam ediyorduk.

"Bize katılmak istemez misin?"

"Hayır istemem." Onunla gülüp eğlenemezdim. Onun bu kadar rahat olması ise sinirlerimi aşırı derecede bozuyor beni şaşkına uğratıyordu.

İHANET |TAMAMLANDI|Where stories live. Discover now