Ahh! Çok zekice gerçekten. Ben bir dahi olmalıydım.

Artık sinirden de olsa gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
Elini bileğimde daha ne kadar tutmaya devam edecekti acaba? Bana dokunmaya devam ettiği müddetçe sakinliğimi koruyamayacaktım.

"Sadece merak mı? Komik olmaya çalışıyorsun sanırım, Ela." derken zekâmla dalga geçme der gibiydi. İşte yine yapıyordu. Adımı söylerken, herkesin söylediği gibi söylemiyordu. Resmen bu adam yüzünden kafayı yememe az kalmıştı.

Cevap olarak gözlerimi suçlu çocuklar gibi tavana diktim. Bu pervasızlık bende son günlerde peyda olmaya başlamıştı ve kendimi tanıyamama sebep oluyordu. Ayrıca farkındaydım, bu tavrım onu sinir ediyordu ve benim de onu sinir etmek hoşuma gitmeye başlamıştı. En azından böyle davranmak karşısında kıvranmaktan daha iyiydi.

Yakışıklı yüzü birden otomatik yanan lambaların ışığında aydınlanınca, en azından bana sinirlenmediğini anlayıp, rahatladım. Beklediği cevap bu olmasa da duyduklarından memnun görünüyordu. Elimi yavaşça serbest bıraktı.

"Hakkımda çoğu şeyi şaşırtıcı bulacağına eminim. Ama odamın duvar rengi bunlardan biri değil." dedi dudağının kenarıyla gülümserken.

Kelime oyunları yapmaya başlamıştı yine. Birkaç saniye tek kelime etmedim. Sonra yüzsüzlüğü ele alıp, "Ne diye sırıtıyorsun?" diye sordum. O derin bakan kahverengi gözleri, korkutucu olmaktan çıkmış, gülümsemeye başlamasıyla iyice kısılmıştı. Bu halini çok sevdim. Keşke bana hep böyle baksaydı.
Bakışlarımız birbirine değerken, aklından ne geçirdiğini çok merak ettim. Birden ciddileşince, değişen ruh hali karşısında gülmemek için kendimi zorladım.

"Anlıyorum." dedi.

Ukalaca "Neyi anlıyorsun?" diyebildim.
Kavgaya tutuşmadan önce bakışlarıyla birbirlerini tartan iki savaşçı gibiydik şimdi. Birkaç saniye daha birbirimizi süzdükten sonra aramızdaki sessizliği bozan yine o oldu.

Gayet rahat bir tavırla "Senin için pek rahat bir durum değil anlaşılan." derken benim dizlerim çoktan tir tir titremeye başlamışlardı. Çünkü uzun vücudunu bana giderek yaklaştırıyor, hakkında ne düşünmem gerektiğini unutturacak kadar yakın durarak kokusunu almamı sağlıyordu. Beni köşeye sıkıştırmıştı; merdivenlerin demir tırabzanlarıyla üzerime doğru gelen bu adamın arasında kalmıştım.

Elim ayağım birbirine dolanmış vaziyete geveleyebildiğim tek laf "Neden bahsettiğini bilmiyorum." olmuştu.
Yalan söylediğimi anlamaması içinse dik dik gözlerinin içine bakıyordum ama hiç bir zaman iyi bir yalancı olamamıştım. Aslında neden bahsettiğinin gayet de farkındaydım. Beni utandırmanın peşindeydi ama bu tatmini ona yaşatmayacaktım.

Başını yana doğru eğmiş, kıstığı güzel gözleriyle beni süzerken "Bence ne demek istediğimi gayet iyi anladın." dedi. Gözlerimi hapsettiği bakışlarında hala bana meydan okuyan bir tavır vardı. Bu adam kesinlikle kendini beğenmişin tekiydi. Odasında beni öyle dikilirken bulduğu için utancımdan yerin dibine girmiştim ama bu saatten sonra geri adım atmaya hiç niyetim yoktu. O yüzden ben de onun üzerine gidip, utancımı saklamaya niyetlendim. Ama nafile çabam sonuç vermeyecekti.

"Odana izinsiz girdiğim için kusura bakma. Sadece merak." diyerek saçma sözlerime devam ettim. Ellerimi sağa sola amaçsızsa savurunca inandırıcılığım da buraya kadar dedim.
Bu kadar mantıksız bir bahane olamazdı ama inansa da inanmasa da bahane bahaneydi. Saçmalıyordum; şu anki durumdan beni kurtaracak hiçbir açıklama zaten yeterli gelmeyecekti.

"Birbirimize katlanmak zorunda değiliz. Aynı evin içinde yaşasak da beni görmezden gelebilirsin. Zor olmasa gerek." dedim. Konuşurken nefesimin kesilmesine engel olamıyordum çünkü bir türlü o rahatsız edici bakışlarını üzerimden çekmemişti. Fazla ileri gidiyordum ve ilk defa ona bu kadar kendimden emin şekilde sert sözler söyleyebiliyordum.

Yüzünde tek bir kas dahi oynamıyordu. Yalan söyleme konusunda ne kadar başarılı olduğumu böylelikle bir kez daha kanıtlamış oldum.
Zaman geçtikçe bakışları da değişti, daha bir garip bakıyordu. Canı sıkılmış ya da kızgın gibi değildi ama tarif edemediğim bir şeyler vardı gözlerinde. Benimle uğraşmak istemiyorsa kendisi bilirdi. Ne bekliyordum ki; beni fark edip onun da bana aşık olmasını mı? Aptal aşıklar gibi etrafında koşturacak değildim bundan böyle. Her ne kadar ondan etkilensem de bunu itiraf edecek cesaretim yoktu. Sonuçta reddedileceğimi de biliyordum. Kafamda dönüp duran acınası düşüncelerden o boğuk erkeksi sesi bir anda beni uzaklaştırmayı başarmıştı.

"Seni görmezden gelebileceğimi sanmıyorum." diyerek beni şaşkına çevirdi.

Ondan hiç beklemediğim ve anlamlandırmadığım sözleri bir iki saniye kafamda döndü durdu.
Ne demek istediğini soramadım bile. Aklımı başımdan alan bir hareketle beni kendine çekiverdi. Elleriyle yavaşça yüzümü kavradı. Önce gözlerimin içine baktı derin derin. Yüzü bana doğru yaklaşırken, acaba hayal mi görüyorum diye gözlerimi kırpıştırdım birkaç kez. Kusursuz yüzü, yakından daha da güzeldi. Bu adam gerçek olamayacak kadar yakışıklıydı. Şimdi hafif çarpık gülümsemesi gözlerimi yummamla yok oldu. Titreyen dudaklarıma dokundurdu dudaklarını.

Bu olanlar şu anda mı oluyordu yoksa zihnim bana oyun oynuyordu?

Ne de güzel kokuyordu. Dudaklarını dudaklarıma sürttü işkence edercesine. Karakterinin zıttı yumuşak dudaklarının arasından sızan nefesi benim nefesim oldu. Kıvranıyordum şimdi karşısında. Kalbim boğazımda deli gibi atıyor, nefes almayı nasıl unutmuyordum acaba? Deliriyordum herhalde.
Sonra ellerini yüzümden indirip, belimi kavradı sahiplenircesine.

"Ela.." diye fısıldadı. Buğulu sesi beni bir girdabın içine sürüklemeye yetmişti. Her yerimi ateş basmaya başlarken, düşünmeyi bıraktım. Biraz önce beni önemsemediğini düşündüğüm adamın kollarında kendimden geçiyordum. Nazikçe tutan elleri her geçen saniye daha da sıkılaşıyordu. Hislerimle başa çıkacak gibi değildim. Dudaklarım dudaklarında kıpırdanmaya başladığındaysa çoktan onun esiri olmuştum.

Daha önce hiç öpülmemiştim. Öpülmenin ne demek olduğunu dahi bilmiyordum ta ki bu geceye kadar...

Umarım tanıtımı beğendiniz..
Hadi devam edin de ailemize siz de katılın..

Şimdiden hoşgeldiniz!!

Beni takip etmek isterseniz beklerim..

Instagram hesaplarım:

seda.meydan

Ken'an Diyarı Where stories live. Discover now