''sevgilim'' diyen adama odaklandım. ana uyuya kalmıştı. hemen bebek arabasının gölgeliğini indirdim. 

''evlendiğimiz günden beri sende bir gariplik var ezra sorun ne'' 

ahhh hayır fark etmişti. ama ona söyleyemeyecektim yoksa bana gülerdi hatta gülmez gider beni tımarhaneye yatırırdı. 

''sorun yok sevgilim bunu da nerden  çıkardım''

''yalan söylediğinde benden gözlerini kaçırdığından beri''  öyle mi yapıyordum ki 

''aslında ben dönmek istiyorum'' dediğimde bebek arabasını yol kenarına çekip ağaç gölgesine koydu. düşünceli adamım benim. 

beraber banklardan birine oturduğumuzda. hep aklımda olan bir şeyi ona söyleyip söylememek konusunda kararsızdım. korkularımı bir yana bırakıp daha büyük bir aile olmak istediğimi ona söyleyecektim. 

''burayı sevmediysen döneriz tabi hatta şimdi'' dediğinde kalkmak üzereyken onu durdurdum. 

''rusyaya değil İstanbul'a

''İstanbul mu?''

''orda birini görmem hatta onu almam gerek alex'' 

''ben anlamıyorum serçem kimi göreceksin ve alman gerekiyorsa zeynele söyleyelim biz dönmeden alıp getirsin''

''hayır ben gidip almalıyım çünkü zeynele vermezler ve ayrıca onu almak için parana da ihtiyacım olucak''

''paramıza. ayrımız gayrımız yok ben sen, sen ben demek de tamam da kimi alacağız''

''oğlumu'' dediğimde gözlerindeki ateş yaz gününde bile etrafımızda sönmeyecek bir yangın çıkardı. 

''adı rüzgar... seni rüyamda gördüğümde onu da görmüştüm yetimhanede '' dediğimde kasılan omuzlarını tuttuğu nefesini rahatlamayla bıraktığında gözlerindeki yangın sönmüştü. 

''yani sen şimdi gidip hiç görmediğin sadece rüyanda gördüğün bir çocuğu evlat mı edinmek istiyorsun''

''seni de hiç görmemiştim ama uyandığımda sana aşıktım alex ikisi de aynı şey''

''ana uyudu neden gidip ikinci, çocuk için çalışmıyoruz'' diyerek beni öptü

''sululaşma hemen. bir kaç güne kadar oğlumu almak istiyorum alex'' 

''tamam serçem merak etme direk istanbula gidiyoruz ve oğlumuzu alıyoruz ama bir şartla'' 

''tamam kabul '' dedim. içimdeki yangın alex'in sayesinde bir nebze sönecekti. 

ama ya korkumun hala içten içe yanan koru bir yerde duracaktı hep. 

''oğlumuzda olsa benden başka bir erkeği benden daha çok sevmeyeceksin söz mü''

''yemin deli yemin'' dedim...

akşam güneşi batmak üzereyken boğaz açıklarına demirlemiştik.

anaya fileli oyun parkında oynarken biz hem onu hemde boğazın akşam serinliğinin ve muhteşem görüntüsünün tadını şarap içerek çıkarıyorduk. 

''ikinci bir çocuk hemde hiç tanımadığımız bir çocuk ezra kararını kabul ettim ama tedirginim''

''ah yapma anne ve babasız olmanın ne anlama geldiğini ikimizden iyi kimse bilmez tabi bir de rüzgar. güven bana onu seveceksin şimdi muhtemelen altı yaşlarında olmalı kocaman siyah gözleri var ve uzun saçları'' dediğimde rüyam gözlerimin önüne geldi bana anne deyişi çınladı kulaklarımda. 

KATİLİM vol:1 and vol:2Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα