karşı karşıya

Start from the beginning
                                    

hayır hayır asla yapmaz yapamaz. 

ben  odan başka kadına bakmazken o nasıl başka bir erkeğe bakabilirdi ki. 

rusyaya indiğimde iki gün boyunca onu takip ettim. yanına gidip saçlarından sürüyerek onu eceline götürmemek için kendimi zor tuttum. ve sonunda usonun Gürcistana gitmesini fırsat bilip onu aldım. 


''ölmek için harika bir gün. güneş tepede kar yok hava soğuk ama en güzelide bu ya zaten cesetlerimizi bulana kadar kokmayacağız  demektir'' dediğimde yüzünde en ufak bir korku belirtisi olmadan dikiz aynasından bana bakıyordu. 

gözlerini ne kadar da özlemiştim o kahverengi yeşil gözlerinin içinde kaybolmayı kokusuna hapsolmayı teninde eriyip havaya karışmayı. 

hayır alex sakın yumuşama

''konuşsana lan '' diye bağırdığımda araba değiştirmek için yol kenarında bekleyen zeynel ve revanın yanında durdum.

''hoşgeldin abi. yenge nasılsın'' diyen revanın elindeki anahtarı alıp ezrayı arabadan çıkarıp diğer arabanın içine fırlattım. acıyla kolunu ovuştururken ona baktım. 

''bu daha başlangınç '' dedim ve tek kelime etmesine izin vermeden suratına kapıyı kapattım. 

''herşey hazır mı?'' tek bir probleme bile tahammülüm yoktu artık

''hazır abi marco amcayı aradım bilgilendirdim çok sevindi dönmene ayrıca seferi gürcistana gönderdim usonun peşinde ev de hazır '' 

''tamam kaybolun ortalıktan '' dedim ve arabaya binip gaza bastım. 

ağzını açacak oldu anda

''sakın tek kelime etme yoksa'' 

''yoksa mı yoksa ne olur ne yaparsın ha ne yaparsın '' diye bağırdı. sabrımı zorluyordu ve benim sabrım tükendiğinde olacaklardan ben bile korkuyordum ama o aptal hala konuşmaya devam ediyordu. 

''beni zorla götüren sensin beni tehdit  sensin ve geçmiş karşıma ''

''kes'' diye bağırdığımda susacağını sanmıştım. bu kadın ne zaman bu kadar dırdırcı olmuştu ki 

''sus yoksa ses tellerini koparırım senin'' gerçekten de yapardım iki dakika sussa eve kadar sabretse derken o hala kendi kendine konuşuyordu. 

bu kadar yeterdi artık hem yaptıkları hemde zeytin yağı gibi üste çıkmasına daha fazla katlanamazdım. arabayı durduğum ve arkamı dönüp yakasına yapıştığım da 

tek kelime edemeyeceğimi anladım. kahverengi yeşil gözleri o kadar içten bakıyordu ki yüzümün her bir noktasında oyalanan gözlerinden gözlerimi ayıramıyordum. 

o gördüğüm resimlerdeki kadın bu  mıydı?


yumuşama alex diye uyardı iç sesim.....

''masum gözlerin bu kez beni kandırmaya yetmeyecek '' dedim ve onu geriye doğru ittirip yola koyuldum. şanslıydım ki eve varana kadar tek kelime etmedi.

karlı kaplı yollardan geçip dağ başındaki  eve geldiğimizde zeynel ve revanın yine mükemmel iş çıkardıklarını anladım. ev harikaydı ortalıkta da kimsecikler yoktu. 

''in aşağıya '' dediğimde hala kıpırdamadan arabanın içinde oturuyordu. 

ceza.. bana verilmiş bir müebbet bir ceza bu kadın.

''sana aşağıya in dedim ezra'' diye bağırdığımda yine kıpırdamadı. hiç ortamız yoktu bizim ya delice kavga edip biribirimize zarar veriyorduk yada suskunluğumuzla birbirimizi cezlandırıyorduk. orta halimiz yoktu ya en altta ya en üsteydik. 

''beni delirtecek misin lan sen'' diye bağırıp kolunu tutup onu zorla arabadan indirdim. neden susuyordu dırdır susmamıştı ama şimdi çıt çıkmıyordu. 

ahhh saçlarından sürümek istiyordum onu sürüyerek eve kapatmak bana yaptıklarının cezasını çekmesini sağlamak geliyordu içimden ama her şeyin bir zamanı vardı önce neden diye soracaktım oda cevap verecekti ve verdiği cevap ya ikimizde ölecektik ya bu ev bizim evimiz olacaktı yada mezarımız......

içeriye girdiğimizde şöminenin yanmasına bu kadar sevineceğimi sanmamıştım hiç.  

''kıpırda'' diye bağırdığımda gözleri kocaman oldu. 

''yeter bu kadar yeter ne yapmaya çalışıyorsun her canın sıkıldığında beni bir eve kapatasmazsın anladın mı?''

''kapatırım kapattım bile '' dediğimde arkasını dönüp kapıyı açmasıyla savaşın fitilini ateşlemiş olmuştu. kolunu yakaladığımda 

''her seferinde canımı acıtıyorsun bunu hep yapıyorsun ama bu kez yapamayacaksın ben gidiyorum'' deyip ellerimden kurtuldu.

ama ikici adım atmasına izin vermedim

''nereye gideceksin nicolainin kollarına mı?'' dediğimde yüzüme inen sert tokatıyla 

bu hayatta yapacağı en büyük hatayı yapmıştı. 

''senin asilanın kollarında olduğun gibi m?'' 

demek biliyordu. 

ve bilmediği şeyi ona söylemeyecektim o onu aldattığımı düşünürken.


ben asilaya

''yapamam '' dediğimde

''hey bak bak bak sen aşıksın kurt'' dedi

''üzgünüm asila seni görmek güzeldi ama ben evliyim ve karıma asla ihanet etmeyecek kadar çok seviyorum'' deyip elini öpüp akaiye bile haber vermeden tapınağa geri dönmüştüm. 

işte bilmediği buydu. ama o iki resme aldanıp olmadık şeyler yapıyorsa her arkamı döndüğümde farklı şeyler yapacaktı. 

olmazdı yapamazdım ona asla ihanet etmeyi düşünmezken o bir kızgınlıkla kendini başkalarının kollarına atıyordu. demek ki  her kızdığında arkamdan iş çevirecekti. 

''gitmek mi istiyorsun tamam çık git defol bana güvenmeyen bir kadınla alakam olamaz'' dedim ve içeriye girip bana delice zor gelen şeyi yaptım. 

kapıyı yüzüne kapattım. ve bittik

KATİLİM vol:1 and vol:2Where stories live. Discover now