Ve ona alex de dahil olmak üzere herseyi bir bir anlattım. Sonlara doğru ağzı beş karış açık şekilde dinledi bni. 

''anlamadığım çok yer ama zamanla konuşalım bunları. önce ne yapmak istediğine karar vermelisin. sanırım okul bu yıl son'' okul tamamen aklımdan uçup gitmişti. 

''önce şu okul işini halledelim yarı yıldan sonra burda devam et okuluna ve mezun ol üniversite için ne düşünüyorsun'' aklım başımda değil ki ne düşüneyim. ama toparlayacağım başarmak zorundayım. 

bunları söylerken bile kendini kandırıyorsun serçe dedi iç sesim

hayır kandırmıyorum başaracağım. herşey rüyamdaki gibi ilerliyor beni bulamayacak. usoya götüremeyecek beni....

ALEX....

''abi'' diyen sesle revaya döndüm. 

''onu bul reva sen en iyi dediktiflerdensin onu bulabilirsin bul onu bana reva onu bana getir'' diye bağırdım. berbat durumdaydım o gideli nerdeyse bir ay oluyordu ve ben bir aydır türkiyeden izmirden bir yere ayrılamamıştım. babam beni çağırıyordu okulum başlamıştı zeynel iş iş diye kafamın etini yiyordu deste içten içe ezranın kayboluşuna seviniyordu. ü

ama ben berbat haldeydim. nerdeyse ayık gezdiğim zaman yoktu. uyumak için içki içmeye mecburdum. ancak sızım kalınca uyuyabiliyordum.  bir ay koskoca 30 gün. lanet olsun. nefes alamıyordum. içime çektiğim oksijen bile canımı acıtıyordu. 

Gozlerimi açmak için dudaklarımi oynatmak için hatta nefes almak için bile nedenim kalmamıştı. 

"Buldum abi onu buldum" dediği anda dünyanın tum serveti artık bnimdi.

"Okuluna adam yerleştirmistim ondan haber geldi kaydını Muğla Atatürk lisesine aldırmis geçen hafta"

"Hemen hazırlanın gidiyoruz" dedim ve yukariya çıkıp el cantama bir kaç kıyafet doldurdum. 

Ve.... uc saatin sonunda okulun önündeydim....

Ezra....

Yeni Hayat yeni kıyafetler yeni okul yeni yüzler ve eski ben.

Alex... ne olurdu dik dursaydin ne olurdu bana sahip ciksaydin onu vermem diyebilseydin. Nereye istersen gelmeye hazırdım ama bak artık nerdeyim. Sen nerdesin.

Biz olalim bir olalım derken ayrı olduk.  Kaderle oyun oynanmıyormuş. Degistirmeye çalıştığım kader bni alip kuru cılız bir yaprak gibi savundu. Elimden hic bir sey gelmedi

Oysa hazırdım herşeye zorluklara acilara karanlıklara onunla olduktan sonra elbet aydınlık gelir zorluklar aşılir acılar diner sandım.  Yanildim. 

''ezra gelmiyor musun''diyen kıza baktım. rüyamdaki herşey yolunda gitmemişti bunu kabul ediyorum. burcu beni pek sevmemişti. onunla arkadaş olmaya çalıştıkça o benden kaçmıştı bende sonunda pes etmiştim. ama sonra damlayla yakınlaşmıştık. damlayı tanıdıkça sevdim en çokta benim gibi olmasıydı fazla soru sormuyordu. 

''geldim'' deyip pencereden dışarıyı seyretmeyi bırakıp bomboş kalan sınıfa baktım. ne zaman ne ara toz olmuştu bunlar. 

''iyi misin'' diye sordu damla fazla düşünceli bir kızdı sürekli iyi misin herşey yolunda mı diyordu bana.

''daha iyi olduğum anlarda oldu ama buna da şükür'' dedim ve kaç haftalardır kapağını bile açmadığım kitapları çantama tıkıştırdım. 

''moniyada kahve içelim mi?''

''çok isterdim ama eve gidip ders çalışacağım'' dedim. bu yalanıma kendim bile inanmıyorken onun inanmasını nasıl beklerdim ki zaten inanmamıştı. öyle bir bakışı vardı ki. 

''tamam eve gidip uyumak istiyorum sadece''  demek zorunda kaldım.

''uyumayacaksın sadece tavana bakıp onu düşüneceksin'' dediğinde atacağım adımı bile şaşırmıştım. nerden biliyordu bu kız birini düşündüğümü

''bakma öyle çok belli ediyorsun aşık olduğunu eee bende saf olabilirim ama aptal değilim'' o kadar mı belli ediyordum ya. damla bile fark ettiyse bunu fark etmeyen kimse kalmamıştır herhalde. 

okulun kapısına geldiğimizde 

''emin misin?'' dedi soru sormuyordu ama bazen fazla ısrarcı olabiliyordu. ve bu hayatta en nefret ettiğim şey  ısrar edilmesiydi. 

''eminim damla yarın görüşürüz'' dedim. yollarımız hep okulun kapısında başlıyor okulun kapısında son buluyordu. zaten bunca zamandan beri konuştuğum tek insandı. teyzemle bile konuşmalarımız sınırlıydı. zaten okul olmasaydı dışarıda çıkmazdım ya neyse. 

her zaman yaptığım gibi başımı yere eğip kaldırım taşlarına basmadan yürümeye çalıştım ama çarptığım sert bir bedenle durmak zorunda kaldım. 

böyle bir şeyin başıma geleceği belliydi kaldır başını öyle yürüsene aptal ezra.  başımı kaldırıp çarptığım şeye bakmak ve özür dilemem gerekiyordu. en azından özür dilerken bir insanın yüzüne bakılırdı dimi.

''özür dilerim'' dedim ve

karşımdaki adamın ispirto mavisi gözlerini gördüm....
















KATİLİM vol:1 and vol:2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin