uzun bir sessizlikten sonra okuduğum 12. soruyu beş defa daha okuduğumda, annem

''çok gençtim'' diye başladı.  bu cümleden sonra konunun nereye varacağını tahmin ediyordum. peki hazır mıydım gerçekleri duymaya?. 

''liseden en iyi dereceyle çıktım ve sanat tarihi bölümünü kazandım istanbul üniversitesinde. bir gün kampüste tek başına oturan biri dikkatimi çekti sonraki günler onu hep yalnız gördüm kimseyle konuşmuyor arkadaşlık etmiyordu'' dedi ve bir an gülümsedi. bu gülümsemeyi biliyordum çünkü ne zaman alex'i düşünsem hep kendimi gülümserken buluyordum. tıpkı annemin gülümsediği gibi. 

''neden hiç akrabamız yok diye sormuştun bir gün hatırlıyor musun? galiba yedi yaşındaydın. bende sana illa olması mı gerekiyor biz bize yeteriz demiştim.'' dedi ve bir kaç saniye susup pencere kenarına gidip perdeyi açtı. uzaklara bakmak o günleri anımsamasına yardım ediyordu galiba. 

''yetiştirme yurdun da büyüdüm fakir bir ailenin ortanca kızıydım ben. benden büyük iki abim  benden küçük dört kardeşim vardı. ve deden'' dediğinde sinirle aldığı nefesini özlemle geri verdi. 

''suculuk yapıyordu annemde çamaşırcıydı '' dedi ve tekrar güldü

'' eski türk filmlerinde ki fakir ailelere çok benziyorduk ezra inan bana. teyzen aslı onu hiç tanımadın ama mükemmel bir kadındır '' dediğinde bu kez ben gülümsedim. ah anne bir bilsen onu o kadar iyi tanıyor ve seviyorum ama bilemezsin bilsen de bana inanmazsın çünkü. 

''babam onu beni diğer küçükleri yurda verdi abilerimin elleri ekmek tutuyor eve ekmek getiriyorlar diye onlara dokunmadı ama beni aslıyı ve necla'ı yurda verdi belkide kız çocuklarından kurtulmak istiyordu bilmiyorum ama kurtulmuştu sonuçta. işte bu yüzden hiç akrabamız yok '' dedi üzülmüştüm sonuçta pekte sağlıklı olmayan bir genim vardı. 

''sonra bir gün onu takip ederken buldum kendimi merak ediyordum kim ne neler yapar diye. bir kaç gün takip ettim onu ve sonra fark ettim ki merak ettiğim için değildi bu takipler ondan hoşlanıyordum ve hislerimin karşılıksız olmadığını öğrendim bir gün onu yine takip ettiğimi sandığımda meğerse o beni takip ediyormuş'' dediğinde bu kez daha içten güldü. 

'' zamanla kimseye ihtiyacımız olmadığına kadar verdik ikimiz birbirimize yetiyorduk geziyor çalışıyor yiyor içiyorduk ama '' dediğinde ama kelimesinde ne kadar çok duygu barındırdığını anlamamak için aptal olmak gerekirdi. 

''bir gün rusyaya döndü ve uzun zaman ne aradı ne sordu endişelendim ama onu nerde arayacağımı bilmiyordum. korkuyordum geri dönmemesinden onu beklediğim zamanlarda bir gün karşıma iki adam çıktı ve bana onun hakkında tüm gerçekleri anlattı. gizli ve gayri yasal adamlardı bunlar on dokuz yaşındaydım ezra neye kime ne kadar güveneceğimi bilmiyordum usoya ulaşmak için o adamlar beni bende onları kullandım ve gizlice kaçak olarak rusyaya gittim. orda burda şurda derken bir gün yine onu aradığım zamanda birden karşıma çıktı ve biz artık ayrılmayacağımıza yemin ettik''

''bu kadar yeter emine '' diyen sesle ikimizde kapıya döndük. eliza tekerlekli sandalyesiyle kapıda bizi dinliyordu. 

''yetmez eliza yetmez yıllardır içimde saklı bunlar ve artık saklı olanların anlatılma zamanı''dedi annem ve onu arabasıyla beraber salona götürdü ama fısıldaşmalarını duyabiliyordum. eliza anneme kolyeden bahsetme onun peşine düşerler ki zaten düştüler dedi annemde merak etme izin verdiğim kadarını bilecek dedi. bu cümle anlatacaklarının artık benim için bir öneminin olmadığının kanıtıydı. içten gelerek konuşmuyordu benimle. 

''açın lan kapıyı açınnnnnnnn'' diye bağırıp kapıyı yumruklayan adamın sesini tanımıştım. alex.

o burdaydı neden gelmişti beni almaya mı? 

kıpırdasana salak  dedi içimdeki kız ama felç geçirmiş gibiydim. hala çalışma masamdaydım ve kıpırdayacağa da benzemiyordum. hep olur olmadık yerlerde şoka girip donup kalmakta yeni huyumdu. 

''benden günah gitti. ezra geliyorum ezra sakın kıpırdama '' diye bağırdığında annem koşarak odama geldi. 

''kalk çabuk kalk hemen git kapıyı kırmak üzere kaç geliyor '' dediğinde bu kez ona ben gülümsedim. 

''dualarım kabul oldu demekki'' dediğimde kapının kırılmasıyla alex'in odama gelmesi bir olmuştu. annem hemen önüme atılıp beni korumaya çalıştı ama asıl koruması gerekenin kendisi olduğu bilmiyordu. 

''beni sen mi durduracaksın'' dedi alex nefes nefesydi ama sanki daha güçlü görünüyordu.  gözleri kararmıştı ve acımasızca anneme bakıyordu. 

''bizden uzak dur artık ne istiyorsun'' diye bağırdı annem

''sizden hiç bir şey istemiyorum o zaten benim'' dediğinde elizayı alexin arkasında fark etmiştim ama elindeki oklavayı alex'in kafasına geçirmesine mani olamamıştım. lanet olsun çok geç kalmıştım. 

''hayır alex'' dedim ve yere düşmeden onu yakalamaya çalıştım ama lanet olsun yine geç kalmıştım. 

''naptın sen ha naptın aptal'' diye bağırdım elizaya kafasından akan kan ensesine dağıldığında 

''ambulans çağırın '' diye bağırdım ama artık çok geçti

''yap şunu eliza bu kadar oyun yeter sıkıldım'' dediğinde annem ki kafamı kaldırıp ona baktığımda karşımdaki kadının annem olup olmadığından süpheliydim. 

''üzgünüm ezra yada acaba alisa mı demeliydim '' ne diyordu bu kadın kafayı mı yemişti bu yada yaşlılıktan bunamış mıydı. 

''bende sıkıldım eliza bunca yıl sırf sırra erişmek için'' dedi annem ve gelip yanıma diz çöktü

''bu aptal kıza anne numarası yapmaktan çok sıkıldım'' dediğinde duyduklarımın gerçeklikle uzaktan yakından alakası olmadığını anlayamıyordum. 

annem yanımdan kalkıp eline telefonu alıp bana

''geçecek alisa inan bana bir kaç saat sonra geçecek'' dedi ve arkamdaki elizaya bakın göz kırptı 

''will sana iki tane fare yakalım '' dediğinde duyduğum son ses enseme yediğin darbenin sesiydi....

ve sonrası hep korktuğum karanlık bana eşlit etmek için koluma girdi.....








KATİLİM vol:1 and vol:2Where stories live. Discover now