tabiki de hayır seni aptal normal olmaya çalış ve kaderin için savaş dedi iç sesim.

"Ezra"diye çığlık atan sese döndüğümde gözlerinden akan yaşa kayıtsız kalamadin. Kanatlarının altinda olmaya ihtiyacım vardı.

"Geçti fındığım geçti" diyen kadin elindeki alışveriş torbalarıni orda bırakıp bana sarılıp içeriye girmeme yardım etti.

"Şükür allaha"diye başını kaldirip gökyüzünde ki allaha dua eden eliza.

Neden bu kadar yapmacık geliyorlardi ki bana. Oysa onlar ailemdi canım gibiydiler ama içimdeki şüphe bni yiyip bitiriyordu.

Soru üstüne soru sordular ama cevap alamayacaklarini anlayinca annem ve eliza bni yalnız bırakıp çıktılar.

Bir daha bu odaya geri donemeyecegimi düşünürken yine başladığım yere gelmistim.

Ama... alex'i bekleyen ezra değildim onun geleceğini zaten biliyordum hatta emindim. Aklimda başka ve binbir türlü cevap bekleyen sorunlarla duş alip kendimi yataga bıraktım.

Rüyalarım bir bir gerçekleşiyorsa alex'in gelmesine daha on gun vardı ve ben bu on gunde boş boş oturmayacaktim.

şuanda görmek istediğim tek biri vardi. Herşeyi anlatacağım bana inanmasını umduğum tek biri vardı. Ve ben duşumu alip annemle elizanin nereye diye bağırmalarini duymazdan gelip evleri iki sokak arkamizda olan cem'in kapısına dayandim.

"Cem"diye bağıran Filiz teyze bni gördüğünde gözleri kocaman olmuştu.

Cem'e sıkıca sarıldığımda onu ne kadar ozledigimin farkına vardım.

dostuklar kolay kazanılmıyordu. emek vermek sabretmek inanmak ve güvenmek gerekiyordu. ağlamıcam diye kendime söz verdiğim halde onun omuzlarına düşen göz yaşlarımla ona ne kadar güvendiğimi bir kez daha hatırladım. onu nasılda özlemiştim benim naif dostum.

ilk okul birinci sinıftan şu ana kadar aynı sırada oturup her gün aynı yoldan okula gidip eve dönen bazen onun naifliği yüzünden kavga edip küstüğümüz ama asla 24 saati geçmeyen küslük zamanlarımız ilaydaya aşık olduğu zaman kızı tehtit edip onu kırarsa onun tüm kemiklerini kırarım diye tehdid ettiğim dostum kardeşim.

''konuşmamız gerek '' diye fısıldadım kulağına kapı aralığında birbirimize sarılmış haldeydik ve filiz teyze gizlice bizi izleyip dinliyordu ki karşımdaki koridor aynasından onun yansımasını görmüştüm.

elimi tutup beni odasına çekiştiren cem ardından kapıyı kilitlemişti ve iyi yapmıştı.

''seni çok merak ettim delirdim ezra ortalığı ayağa kaldırmak istedim ama annen engel oldu '' hımm tamda tahmin ettiğim gibi.

''cem sorunlar büyük hemde bizim boyumuzu ve yaşımızı aşacak şekilde büyük'' dedim ve bana inanması için dua etmekten başka çarem olmadığını anladım.

''ne diyorsun sen hiç bir şey anlamadım'' dedi ben anlatamamıştım ki daha doğru nasıl başlayacağımı bilmiyordum ama bir yerden başlamam gerekiyordu bende başladım...

...ve bir kaç saatin sonunda cem şakaklarını ovuşturmaya başlamıştı

''ne olur anladım de yalvarırım ''

''yani tamam anladım gibi ama rüya kısmı bana saçma geldi söyliyim''

''siktir et boşver o kısmı beni anladığına göre son bir şey daha'' dedim ve en tehlikeli olanı söylemek için gardımı aldım.

''rusyaya gitmem gerek '' dediğimde cem'in neeeeeee diye bağırışına kulaklarımı tıkadım.

''sen kafayı mı yedin be gerizekalı rusya dediğin alt sokak değil biliyorsun dimi'' diye bağırdı

''bağırma duyacaklar oğlum ya dur bi sakinleş gitmek zorundayım cem herşey orda benim için alex orda babam olacak adam orda bildiklerim orda eğer herşey rüyamdaki gibi giderse hiç iyi şeyler olmayacak hemde hiç'' dedim.

Rusya'ya gitmek istiyordum tamam ama nasıl gideceğimi bilmiyordum sorun ordaydı. pasaport vize falan için zamanım yoktu ama derken aklıma gelen en berbat ve tek seçenek geldi aklıma.

''neyse ben kaçıyorum sonra görüşürüz'' dedim ve cem'in arkamdan mırıldanışlarını duymazdan geldim. belkide yapacağım en büyük hataya doğru gidiyordum ama alex ve uso beni dinlemek zorundaydılar en önemliside alex....

rüyamda alexden kaçtığımda will'in yanına otele gitmiştim hala orda olabilir miydi? derken kendimi otelin önünde buldum adamı yine tip tip bana bakıyordu. görmezden geldim.

buraya kadar herşey tamamdı da ne söyleyecektim will'e hangi cümle beni rusyaya götürmesi için onu ikna ederdi.

kapıdaki koruma bana daha değişik bakmaya başlayınca cebimden telefonumu cıkarıp konuşuyormuş gibi yapıp sağa sola doğru yürümeye başladım ama ayaklarımın havalandığını hissettiğimde herşeyin ne kadar hızlı olabileceğini de gördüm.

gözlerimi açtığımda hızla savrulan bedenimle beraber sırtım sertçe duvara çarptığında bir an nefesim kesilir gibi olduysa da kendimi toparlamak için zamanımda olmadı. bedenimin üzerine yaslanan beden yüzünden ciğerlerimde kalan son nefes kırıntısıyla onu itmeye çalıştım ama imkansızdı.

aferim ezra aferim yine başını belaya soktun ve seni kurtaracak alex de yok yanına bakalım ne bok yiceksin bakalım.

''sana uslu dur demiştim ama sen'' diyen ses kulaklarıma dolduğunda üzerimdeki baskısını azaltıp sokak lambasının loş ışığının yüzünde bıraktığı gölgeler bile olsa o ispirto mavisi gözlerini sinirle bana çevirmişte olsa o burdaydı.

''asla sözümü dinlemeyecksin ne yaparsam yapayım seni kontrol altında tutamayacağım '' burda olması mı yoksa sözlerimi beni bu denli heyecanlandırıyordu bilmiyordum.

''gidiyoruz sen bi delilik yapmadan gidiyoruz '' deyip bileğimi kavrayıp beni peşi sıra arkasında sürükledi ve ben arkama bakmak gibi hata daha yaptım. son sürat beni kendine doğru savuran adamın göğsüne çarptım taş duvardan daha setti göğsü

''bir daha asla arkana bakma serçe ben orda değilim '' dedi ve beni o karanlık kuytu sokaktan çıkarıp daha fazla karanlık olan hayatına soktu. asla geri dönmeyecektim kaçacak ama kendimi yine onun yanında bulacaktım.

bu bizim kaderimizdi.






KATİLİM vol:1 and vol:2Where stories live. Discover now