final vol:1(hoçakal)

Start from the beginning
                                    

hayır allahım hayır şimdi değil şu anda değil burda olamamalıydı. 

''benim senin karşına çıkacak cesaretim var ama senin yok öylemi'' 

sesi değişmişti daha sert ve karekterist çıkıyordu. cümle vurgularında birazda ima vardı ama daha çok mahcubiyet hissediliyordu. 

''Seninle sen o haldeyken konuşmayacağım ya giyin çık karşıma yada '' dedi ama cümlenin sonunu getirmeden ben kendimi odama kapattım. belkide yada kelimesinin sonunu getirmişti ama ben duymamıştım. 

lanet olsun....

neden titriyorsun dizlerim 

lanet olsun....

neden heyecanlanıyorsun kalbim

neden terliyorsun ellerim

ve gözlerim neden parlıyorsun yıldızlar gibi.

 onu görmek istemiyor musun ? biliyorum olmaz bunca yıl ondan nefret ettik biz şimdi o gelip huzurumuzu çalacak diye neden böyle tebkiler veriyorsunuz. 

siyah bir kutunun içine saklamıştım her şeyi... kendime itiraf edemediklerimi korktukları mı ve en önemlisi gerçek hislerimi kocaman karanlık bir kutuya saklamıştım. 

çok kısa anlarda bazen bir kokun da hatırladığım zamanlar olmuştu oldu. Esma'yla gittiğimiz bir barda ki o zamanlar acılarım tazeydi. yanımıza bara oturan adamın içtiği votka bardağı ve kokusu bir anlığına bana alex'i hatırlatmış Esma'nın neyin var diye sorduğu yüz sorunun hepsini cevapsız bırakıp koşarak uzaklaşmıştım bardan. bunun gibi şeyler zamanla canımı daha az yakmıştı sonraları küçük bir sızı bırakmıştı bende. ve ben her zaman beynimden kalbime komut gönderip mutlu olduğumu huzurumun yerinde olduğunu onu sevmediğimi özlemediğimi söyleyip durdum. 

 saklanırsın ama kaçamazsın. 

  ...ve zamanla kalbimde beynimde aynı şeyi haykırdı bana. ama ben her zaman yaptığımı yapıp inkar ettim. ve şimdi de aynı şeyi yapacaktım. 

hayatımı mahvetmesine izin vermeyecektim bu kez başaramayacaktı.  

hemen üzerime gelişi güzel bir şeyler giyip  saçlarımı topuz yapıp ayaklarımı öne doğru gitmeleri için zorladım. omuzlarımı dikleştirdim asla düşmelerine izin vermedim şimdide vermeyecektim. 

içeriye girdiğimde hala aynı yerinde aynı pozisyondaydı ve elinde rüzgarla benim ilk resmimiz vardı yedi yıl önceki yurdun bahçesinde çektirdiğimiz resmimiz. 

'' resimde. mutlu görünüyorsun gözlerin parlıyor ben hiç senin dişlerini gösterecek kadar güldüğünü görmedim'' dedi ve gözlerini resimden ayırıp bana baktı. 

yaşlanmıştı gözlerinin yanlarında kırışıklar oluşmuş saçlarına aklar düşmüştü ama gözleri hala ispirto maviliğin deydi. 

''ne istiyorsun'' dedim sertçe olması gerektiği gibi 

''ne '' dedi ve elindeki resmi eski yerine koyup kalktı. aradan geçen onca yıl beni nasıl değiştirmişse onu da değiştirmişti. ruh hali belki aynıydı ama fiziksel olarak kadınların hoşlanacağı o olgun erkelerden biri olmuştu sanki. 

''benim olanı'' gülümsemek istedim hatta ona ilk kez dişlerimi gösterecek şekilde gülmek. 

''burda senin olan tek bir şey var'' dedim ve arkamdaki komidinin çekmecesinden su taşı kolyemi çıkardım.

''sadece bu'' dedim ve kolyeyi ona fırlattım. havada yakaladı. 

''bunu yıllarca boynunda taşıyan da benim'' benim kelimesine her zaman ki gibi vurgulu söyleyişi onca yılın onda hiç bir şeyi değiştirmediğini kanıtlıyordu. 

KATİLİM vol:1 and vol:2Where stories live. Discover now