balkondaki sallanan sandalyeye oturup temiz havanın tadını çıkardım ama bir gariplik vardı etrafta. fazla sessiz fazla tenhaydı.

tüm o adamlar nereye kaybolmuştu birden diye sorarken kendime kulağıma dolan adım sessleriyle yerimden fırladım.

yer yer kar serpintisi olan kocaman ormanlık alanda karşıma herşey çıkabilirdi. kurtlar çakallar avcılar.

kendi kendini korkutmakta üstüne yok içeri gir seni aptal dedi iç sesim.

hızla ve korkarak içeriye girdiğimde göz bebeklerimde beliren görüntü.

biliyordum bensiz yapamazdı gelmişti. ama oda en az benim kadar berbat durumdaydı.

ne zaman gelmişti ben nasıl fark etmemiştim geldiğini bilmiyordum ama önemli olan gelmiş olmasıydı.

yatağa oturmuş elinde yastığımı tutuyordu.

''be...'' dedim kekeleyerek ne diyecektim ki ne söyleyebilirdim. beni affet mi?

''seni bir kafese kapatmıştım zorla sonra isteyerek yanımda kaldığını sandım. yanıldım'' dedi ve yastığı bırakıp tam karşımda durdu.

''bana ihanet ettin serçe''

konuşsana aptal bir şeyler söyle dedi iç sesim

''anlatmama izin verirsen ben...'' dedim ama cümlemi tamamlamama izin vermeden elini kaldırıp susturdu beni

''anlat dedim hatta yalvardım sen bana oyun oynamaya kalktın oynadığını sandın ama hata ettin '' dediğinde elini çeketinin arkasına götürdü ve horozu çekilmiş silahını bana doğrulttu.

tamam olur buna da razıyım bitti demesinden iyidir onun elinden ölecek olmak.

''ihanetinin acıklaması yok acıklasanda umurumda değil.... buraya neden geldim biliyor musun'' dediğinde silahını yere indirdi.

''gitmeye hazır mısın'' dedi bu kadar donuk olabileceğini bilmiyordum. izin verse herşeyi anlatacaktım ama vermiyordu.

''elinden olacaksa ölmeye hazırım ama gitmeyeceğim'' dediğimde bedenimdeki farklılık yine midemi ağzıma getirdi ve öğürerek tuvalete koştum. sabah yediğim çorbanın tamamını çıkardığımda onunla yüzleşmek için geri dönüp tam karşısında dikildim.

''neyin var senin''

''başıma silah dayayan adam mı soruyordu bunu yoksa aşık olduğum adam mı? ''

''aşık olduğun '' dedi gülerek belkide son kez onu gülerek görüyordum. ne acınası bir durumdaydım. ona yalvarmalıydım beni dinlemesi için ama yapamıyordum. gözlerindeki kararlılığı görüyordum kendini inandırmıştı ona ihanet ettiğime ki zaten ihanette etmiştim ama mecbur kaldığımı beni zorladıklarını anlatsam fikri değişir miydi?

''insan aşık oldu mu sevdiğine ihanet etmez ezra her ne olursa olsun etmez''

''mecbur kaldım dinlesen''

''mecburiyetini bana anlatmış olsaydın şimdi bu halde olmazdık''

dudaklarını okuyamıyordum çok hızlı konuşuyordu kulaklarım sağır olmuştu. göz bebeklerim kapanmak için uğraşıyordu ben kapanmasını engellemek için.

bedenimdeki hissizlik çoğalırken dengemi sağlayamıyordum. son bir hamleyle ona elimi uzattığımda ılık ılık akan bir sızı hissettim.

kasıklarımdaki sancı dayanılır gibi değildi. başımı eğdiğimde regli kanımın beyaz esofmanıma bulaştığını gördüm ama regli kanı bu kadar yoğun olmazdı tamam beni zor durumda bırakırdı halsiz düşerdim ama bu kadar yoğun kanamam olmaz mı.

''neler oluyor'' dediğinde alex'in o aşık olduğum mavi gözleri kocaman oldu. ah bir bilsem ne olduğunu ah bir bilsem.

''ezra '' diye bağırdı onun kollarındaydım

''bırakma beni yalvarırım bırakma sensiz yaşayamam'' dedim zorla.

''lanet olsun'' dediğini duydum ama başka hiç bir şey duyamayacak kadar yorgun bitkin ve bitmiş haldeydim. uyumak istemiyordum ama yoğun bir uykunun dibine kadar süreklendim....




kızçeler herkese slm... sizce ezra'nın nesi var yorumları alayım lütfen. bir regli kazasını yoksaaaaa:))) neyse gelecek bölümde görüşmek üzere. yorumlar için tesekkür ederim seviliyorsunuz... öpücükler





KATİLİM vol:1 and vol:2Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα