''yanıyorum ezra dumanım tüte tüte yanıyorum görmüyorsun'' dediğinde kesinlikle ateşi yüzünden saçmalıyordu. o bana bakarken dolu dolu ben ceplerine soktum ellerimi ve arka cebinde telefonunu buldum. o hala kollarımı tutuyordu kaçacağımı mı sanıyordu hayır şimdi kaçamazdım. belki iki dakika önce olsa kaçabilirdim belki beni will'in elinden kurtarmak için kendini tehlikeye atmasaydı kaçabilirdim ama artık yapamazdım. elimdeki telefonun şifresi vardı ve ben açamıyordum. 


''söyle şifre ne söyle'' dedim ateşin yarattığı halsizlik bedenine çökmüştü başını yere eğmişti. ellerimle başını tutup solgun yüzüne ve gözlerine baktım. 

''alex telefonun  şifresi ne söyle hemen Zeynel'i arayayım lütfen''

''düşün istersen'' dediğinde kollarımdaki tutuşu hafiflemişti. aptalca sağıma soluma bakıyordum. çıkmaz dar bir sokaktaydık. 

''gel buraya'' dedim ve kolunun altına girip onu bir adım ilerideki eski tahta bir kasının üzerine oturttum.  ama iki adım bile uzaklaşamadım ondan. bileğimi yakalayan ateş gibi elleri biraz daha tutmaya devam ederse bileğim kıpkırmızı olacaktı.  yere diz çöküp eğilen başını tekrar kaldırdım. gözleri baygın baygın bakıyordu ve eğer gerçekten bayılırsa ne yapardım hiç bilmiyordum. 

''alex lütfen söyle telefonun şifresi ne'' 

''sen''  ben mi yani şifre ben  miydim. dur dur düşünme bunları kanatlanıp uçmanın sırası değil ezra durum acil.  telefona adımı girdim ama olmadı. acaba yanlış mı girdim dedim tekrar tekrar denedim ama olmadı. bir dakika ya sen derken adımı söylemek istemedi tabi ya. fındık yazdım telefona ve bingo açıldı. hemen son aranan numaralara baktığımda zeynel yazanı tıkladım. 


''alo abi nerdesin abi. '' diye bağıran zeynel telefon ilk çalışta açmıştı. 

''benim ezra beni dinle''

''abim nerde lan telefonun sende ne işi var'' diye bağırmaya başladı. 

''kes sesini man kafa dinle beni alex yanımda ama ateşi yok yüksek her an şoka girip bayılabilir hemen gelmen gerek'' 

''nerdesiniz çabuk söyle''

''merkezde alsancak sokak'' dedim kafamı dışarı çıkarıp gördüğüm ilk tebalayı okudum

''form izmirin iki alt sokağı şampiyon kokereçin çarprazında ki dar sokak sen gelince ara beni ama ne olur acele et zeynel''

''tamam korkma ben gelene kadar bayılmasın '' dedi telefonu suratıma kapattı. 


''anne neden anne'' diye mırıldanmaya başladığında ateş yüzünden halüsinasyon gördüğü anlamak için doktor olmaya gerek olmadığını anlamıştım. 

''buradayım alex lütfen yanımda kal'' dedim yanında gidip oturdum başını taşıyamadığı belliydi ve tuttuğum eli fazla hemde çok fazla sıcaktı. 

''gitme sende gitme''

''gitmicem buradayım'' dedim başı dizlerimin üzerine çöktüğünde yarasının kanadığını anca fark edebilmiştim. 


   kaç dakika geçti aradan kafam neden bu kadar karışık. dudaklarımı onun alnına bastırıp içimden neden dua ediyorum?. bu adam kollarımda yatan nefesini duyduğum hissettiğim sıcaklığının etimi dağladığı adam. onu sevebilirdim hemde çok. sevgiye açtım hele ki şimdi. ama o beni sever miydi?. sevse bile ne kadar sürerdi sevgisi. sonsuz aşk var mıydı?.  

telefonun çalan melodisiyle kendime geldim. 

''nerdesiniz '' dedi zeynel. 

''sen nerdesin çabuk ol zeynel sayıklıyor''

''tamam buldum kapat'' dedi ve iki dakika sonra yanımıza geldi. 

''abi, abi beni duyuyor musun?'' dedi ama alex artık kendinde değildi. başını kaldırıp bana nefret dolu gözlerle baktı. yanıma koyduğum sırt çantamdan taşan kıyafetlere diktiğinde gözünü ne yapmaya çalıştığımı anlamıştı galiba. 

''bundan sonrasını ben hallederim ezra artık sana ihtiyacım yok'' acıkça bana defol git diyordu. 

''ama alex onun bana '' dedim ama cümlemi bitiremedim. 

''kendine geldiğinde seni rusyaya götürecek usonun yanına istermisin'' dedi hiç düşünmeden başımı salladım sağa sola. 

''sen abime zarar verirsin. '' dedi o bana en büyük zararı vermişti ben ona nasıl zarar verebilirdim ki benim gibi biri on sekiz yaşında aptal bir kız alex gibi bir adama nasıl zarar verebilirdi ki. 

''sana bir şans veriyorum ya gider kendini kurtarırsın yada bizimle gelir olacakları izlersin''  dedi ve yarı baygın olan alex'i omuzunun altına alıp zorla arabaya bindirmeye çalıştı yarım etmek için bile kıpırdayamıyordum. 

''öyle uzağa git ki seni asla bulamasın annenle yada burdan biriyle bağlantıya geçme yoksa ifşa olursun'' dedi ve arabasına binip ben arkalarından bakarken gözden kayboldu. 


          hoçakal alex.... 



KATİLİM vol:1 and vol:2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin