Sosyetik Güzel - 1. Bölüm

En başından başla
                                    

"Babaannem hep ne der 'Ayıp yatakta olur' yani ben ayıp bir şey demedim ama büyük abdestimi mi yedim ne yaptım?"

Nevi gülmemek için ağzını kapattıktan sonra biraz uzaktan kolumu tutarak beni giyinme odama doğru sürükledi. Ayaklarım buna isyan ediyordu, sürünüyordu ama Nevi ve ben pes etmiyorduk. Önce bir duş mu alsaydım acaba? Yok yok duş alırsam yetişemezdim. Ay pis kızlar gibi mi dışarı çıkacağım, duş alacağım elbette. Ağzımı kapatarak konuşmaya başladım.

"Ben duş almaya gidiyorum, sen bizimkileri oyalarsın bir şeyle." diyerek tersi istikamet banyoya doğru ayaklarımı sürümeye başladım. Her zamanki gibi gündüzleri odam bana olduğundan daha büyük gelmişti, kendimi bir sürüngen gibi hayal eder olmuştum, yeri gelmişti, bir kuşa karşı savaş vermiştim, sürünmüştüm yağmura çamura direnmiştim. Sonunda banyoya girdiğimde gözlerimi ovuşturarak aynaya baktım. Kendimi gördüğümde tiz bir çığlık koparttım. Ben geceleri hangi sirkte çalışmaya başladım? Aman Tanrım ben aslanlardan çok korkarım!

Dakikalar süren çığlığın ardından nefes almak için duraksadım ve sonra tekrar tiz çığlığımı sürdürdüm. Ciğerlerim yeterince hava dolmadığı için ikincisi kısa sürmüştü. Kaşıma Fransa'dan aldığım mürdüm eriği rengi rujum bulaşmıştı, dişlerimin arasındaki siyahlıklar... Ben dün akşam ne içmişim dedirtecek kadar kötü durumdaydım. Koşarak banyodan çıktım. Ben dün akşam ne yapmıştım hepsini öğrenmem gerekiyordu.

Odadan çıkıp merdivenlere doğru maraton koşucusu edasıyla koşarken Nevi'nin bana doğru döndüğü gördüm. Onu sollarken arkamdan bir şey demişti ama anlamamıştım. Adam mı demişti, madam mı demişti?

Merdivenleri inerken bir yuvarlanma tehlikesi geçirmiştim ama sorun yoktu. Tutunarak indim ve son basağımı her zaman zıplarken düşeceğimden korkmama rağmen zıplayarak indim. Durum vahim ben palyaço olmuştum. Koskoca Paşa Tüker'in kızı sosyetik güzel ne hallere düşmüştü. Acaba ikinci sayfada haberlerim nasıl çıkmıştı. Allahım ne olur o diğer şıllıkların diline düşmeyecek kadar güzel ve narin çıkmışımdır inşallah, amin! Bu tipimle I.T filmindeki palyaço yanımda Kuğu Gölü balesi yaparmışçasına narin çıkardı.

Salona girdiğimde ilk babamı gördüm yanındaki adamla ciddi bir mesele konuşuyordu ve elindeki gazeteyi sallıyordu. "Anne! Baba!"

Bu halimi gören annem "Lara, bu halde neden indin aşağıya?" diye çığırdı. Tam bir çığırmaktı.

"Anne ben ne yaptım dün akşam, bu halim ne, sirkte çalışmaya başladım da haberim mi yok! Ya anne bak ağlayacağım şimdi... Dudaklarım titriyor. Gözlerim doldu..." bunları söylemezsem inanacağı yok gibiydi.

"Ben bu kızla mı nişanlı taklidi yapacağım! Yok, bey amca ben üzerine para veriyim siz bunu benden uzak tutun!"

Duyduğum gür sesle başımı sağa çevirdim. Sakallı, hafif kıro tipli, jölelenmiş saçlarıyla hafif mahalle kuaförü kokan, benden beş - altı yaş büyük olan adama baktım.

"Senin paranı kim alır acaba, şu tipe kılığa bak bay orman kaçkını!"

"Kızımla düzgün konuş delikanlı dün akşamki görüntülerinizi de biliyoruz."

"Biliyordum, bir aslan saldırısına uğradığımı tahmin etmiştim, etmesem de sirkte olabilecek şeyler bir ayı, aslan falan sonuçta... Ne, bir saniye ne görüntüsü?"

Konuşmayı kesip elindeki gazeteyi sallayarak önüme atmasını izledim. Gazetenin ilk sayfasında adamın kafamı ağzına soktuğu bir blurlamışlar görüntüleri. Bluru mu kalmış bunun? Babam keşke gazeteyi önüme atacağına suratıma çarpsaydı. "Dahası var!" dedi annem ve televizyonun kumandasını eline aldı.

Televizyon açıldığı anda bir dedikodu sabah haberinde ben konuşuluyordum. Ben ve sirk hayvanı şu adam... Kanal değişti ve yine ben, bir diğer kanal yine ben. Sabah erken kalkıp dedikodu yapmak suretiyle insanların toplandığı programların hepsinde ben vardım.

"Kızıma dokunmak, kızıma asılmak, kızıma âşık olmak yok! Kızımla evlenmek de yok! Sadece şu rezil görüntülerin konuşulması kalkana kadar nişanlı rolü yapacaksınız." diyerek adamı uyaran babama baktım. Yanındaki adama baktığımda ise kızların sesleri kulağımda çınlıyordu. Bir kere sormazlar mıydı bana 'Bu tipi nereden buldun böğleeee Lağraaaa?' diye. Sonra seviye yerlerde, şu konuşma tarzına bakın, bu adam nerelerde takılıyordur Allah bilir.

İşaret parmağımı havaya kaldırdım ve üstünü başını işaret ettim.

"Yalnız bu tipiyle mi benim nişanlım olacak?"

"Ben senin tarzına bir şey diyor muyum İvana Sert!" diye bakışlarıyla üzerimdeki elbiseyi süzünce dişlerimi sıktım. Bu adamla ben nişanlı falan olamazdım, bir orman kaçkını ve pamuk prenses gibi durabilirdik yan yana. Nereden başıma almıştım bu belayı? Hep o mercimek beyinli arkadaşlarımın başının altından çıkıyordu zaten böyle şeyler ve onlara uyan mercimek beyinli ben.

Düşüncelere dalmışken annemin sesiyle irkildim. "Hadi kızım üstüne başına çeki düzen ver ve şu meseleyi bir de senden dinleyelim." dedi. Onu hiç bu kadar hayal kırıklığına uğramış görmemiştim. O ihtiyar sesi onu utandırdığımı saatlerce yüzüme vurmak ister gibiydi. Mahcup bir şekilde başımı sallamakla yetindim. Madem dün akşam yedim bir bok mecbur halledecektim. Arkamı döndüğümde yine o adamla karşılaştım ve birbirimize tiksinerek baktık. Bu adamla öpüşmüş olma düşüncesi bile midemi bulandırıyordu. Ağzımı ciddi anlamda çamaşır suyu ile temizlemeyi düşündüm. Bu düşünceyle merdivenlere doğru yöneldim. 

Sosyetik GüzelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin