42 | roseanne park

1K 88 281
                                    

BÖLÜM 43 | ROSEANNE PARK

GÜNÜMÜZ- Lisadan

"Sen beni anlamayı ne zaman bıraktın?"

Ruby'e sorduğum son soru buydu o gece. Ama hiçbir cevap alamadım. Bazı anlar cevaplar dilde değil ama gözlerde olur, değil mi? Onun gözlerinde boşluktan başka bir şey görmedim.

Uzun uzun yüzüme baktı. Sanırım benim ifadem de en az onunki kadar kırgındı. Daha sonra bakışlarını ve yüzünü kaçırdı benden, hızlı adımlarla mutfağa ilerleyip kabanını ve çantasını aldı.

O önümden restoran çıkışına doğru yürürken kendimi eşik önünde bırakılmış bir yavru kedi gibi hissediyordum.

Bedenimin kontrolü bende değildi, olduğum yere çakılmıştım. Hiçbir şey düşünemiyordum, beynim koca bir kara delik gibiydi ve durmadan düşüncelerimi içine çekiyordu. Bunu son haftalarda ne sık yaşıyordum.

Sert bir şekilde yutkundum. Ne yapacağım belliydi; Ruby'nin peşinden gidecektim.

Adımlarımı hızlandırdım, birkaç dakika içinde yanına varmıştım. O kendi arabasına doğru ilerlerken, varlığımı hissettiği hâlde beni görmezden geldi.

Büyük bir gökdelen üzerinden yere atlamak gibi hissettiriyordu bu an.

"Ruby." diye seslendim.

Beni umursamadan kapıyı açmak istediğinde kolundan tutarak onu kendime doğru çevirdim. Bakışlarını üzerime indirmeden önce gözlerini devirdiğini görmüştüm. Bu hareket kalbimin daha da parçalanmasına sebep olmuştu.

Fakat gözlerimden geçen kırgınlığı gizleyerek, "Sürekli bana arkanı dönüp gitme, Ruby." dedim.

Bıkkın, yorgun bakışları yüzümde gezindi. Bakışlarında olan bu ifade kalbimin mideme düşmesine, bacaklarımda olan gücü kaybetmeme neden oluyordu.

Kolunu elimden çekerken, "Bunu şu an yapmak istemiyorum Lisa. Burada değil." dedi.

Gözlerini kaçırıp başını arabaya çevirdi ve bindi. Camdan ona baktım birkaç saniye. Ama sonra kafamı iki yana salladım ve kendimi toparlamaya çalıştım.

Soğuk havayı içime çekmek için kafamı kaldırdım ve derin bir nefes aldım. Ardından arabanın ön kısmından yürüyerek yan koltuğa oturdum. Ben binene kadar o da araba ve klimayı çalıştırmıştı.

Kapıyı sertçe kapattığımda bakışlarını kısa bir süreliğine bana çevirdi. Ama oldukça kısa bir süreydi. Yüzümü yana çevirerek ona baktım. Beni olabildiğince görmezden gelerek yoluna devam ettiğinde histerik bir şekilde güldüm ve kolumu kapı penceresinin alt tarafına yaslayarak elimi çeneme yerleştirdim.

Neden böyleydi? Neden böyle davranıyordu? Neden bana kendimi bu kadar berbat hissettiriyordu? Eskiden olan her şeyin intikamını mı almaya çalışıyordu? Tüm bir senenin? Eğer öyleyse onu takdir ediyorum, bunu başarılı bir şekilde yapıyordu.

Ortamdaki ağır sessizlik, sadece alıp verdiğimiz ve dışarıdaki arabaların sesi kafamı şişiriyordu. Normalde onunla sessiz durmaktan bile keyif alırdım ama şimdi bu sessizlik kalbime oturmuş, nefes almama izin bile vermiyordu. Öfkeli hissediyordum, ama en çok da kırgın.

Ortamdaki gerici hava canımı sıkıyordu. Şarkı açmak, bu durumu hafifletmek istiyordum ama bunu yapacak cesaretim yoktu. Zaten, şu an hiç zamanı da değildi.

O yüzden kalbimi ezip geçmesine rağmen sessizliğe dayanmaya devam ettim. Ama o bu durumdan hiç rahatsız gibi durmuyordu. Tüm ilgi odağı yoldaydı. Ben sanki burada değilmişim gibi davranıyor, gözlerini bir kez bile olsun bana çevirmiyordu.

23 | jenlisaTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang