31 | peki

940 100 530
                                    

BÖLÜM 31 | PEKİ

GÜNÜMÜZ - Lisa'dan

Sabah çalan alarmla gözlerimi açtım. Zar zor yatakta dönerek yandaki komidinin üzerinde duran çalar saati durdurdum. Sabah erkenden kalkma sebebim bugün uzun zaman sonra Dy'ın okula gidecek olmasıydı.

Derin bir nefes alıp yatakta doğruldum. Yatağın önündeki dolabın aynasından kendime baktım. Elimi saçlarıma daldırarak öne gelen saçları arkaya ittim.

Daha fazla bekleme yapmadan kalktım. Zaten düşünmekten çok da iyi bir uyku çekmemiştim. Ruby'nin dün akşam restorandaki tüm davranışları beyimde dolanıp duruyordu.

Bana neden bu kadar soğuk davranıyordu ki? Ayrıca sadece soğuk da değil, katı davranıyor. Ne yani? Son aşamamız birbirimize düşman olmak mı?

Onu sinirlendiren, rahatsız eden bir durum var. Bu durum sadece Jae'nin Dy'a olan yakınlığından ötürü mü? Ama bu mantıksız. Evet, geçmişte birden fazla hata yaptım ama asla yanlış insanları aileme yaklaştırmadım. Bunu, Ruby benden daha iyi biliyordu.

Boşanmamız bana olan güvenini de mi bitirmişti? Sonuçta hâlâ bir aile olduğumuzu söyledik ve ailelerin birbirilerine güvenmesi gerekir. Güvenmeyeceğim insanları kızıma ya da Ruby'e asla yaklaştırmazdım.

Derin bir nefes alarak odadan çıktım ve alt kata doğru ilerledim. Düşünceler aklımda dolansa bile bir cevap alamayacaktım. Düşünmekle olmayacaktı bu iş. Çünkü bu cevapların hiçbiri bende yoktu. Hepsi Ruby'deydi ve o böyle katı oldukça ona bunları asla soramazdım.

Ben tam merdivenleri inmeyi bitirdiğimde kapı çalmıştı. Sabahın bu erken saatinde kim olabilirdi ki? Tekrar çalıp Dy'ı uyandırmasını istemediğim için hızlı davranarak kapıya doğru ilerledim.

Kapıyı açtığımda sabah sabah görmeyi beklemediğim birisi vardı karşımda.

"Chaeyoung?"

Ben şaşkınlıkla bunu söylerken o hiç bekleme yapmadan beni kenara itti ve içeri geçti. Elinde poşet vardı ama ne olduğunu görmedim. Arkasından bir süre baktıktan sonra kendime gelip kapıyı kapattım. Onun peşinden salona doğru ilerlemeye başladım.

"Ne bakıyorsun öyle tatlım? Gelemez miyim sana?" dedi.

Koltuğa oturup yayılırken ona baktım. Kafamı iki yana sallayıp kollarımı gövdemde birleştirdim.

"Hayır, onu demek istemediğimi sen de biliyorsun."  diye cevapladım onu.

Bir ona bir de küçük masa üzerine bıraktığı poşete baktım.

"O zaman neden hesap sorar gibi bakıyorsun?" dedi bu kez. Yok, sabır çekmiyorum. Önüne düşen saçlarını geriye atarken bana baktı. Sonra poşeti gösterdi.

"Sıcak çörekler aldım. Dy bugün okula gidecekmiş yesin diye." Bir şey demeden kafa salladım ve poşeti aldım.

"Kahvaltı hazırlayacağım mutfağa gel." diye seslendim. Ben ilerlerken o da koltuktan kalkıp peşime takıldı.

Dolaptan kahvaltılıkları çıkarırken o kendine kahve hazırlamaya başladı. Peşimden gelince en azından yardım falan eder diye düşünmüştüm ama hata bendeydi. Sonuçta Rosé'den bahsediyorduk.

"Ee senin teyze nerede? Kahvaltı falan hazırlamıyor mu?" dedi kahvesini hazırlamayı bitirip tezgaha yaslanırken.

"Teyze?" diyerek sorguladım bi an. Ama anlayınca yüzümü buruşturdum.

23 | jenlisaWhere stories live. Discover now