37 | apprehension

1.2K 117 429
                                    

BÖLÜM 37 | APPREHENSION

GÜNÜMÜZ - Lisa'dan

Sabah uyandığımda hissettiğim ilk şey sıcak havaydı. İkinci şey ise kollarımın arasında uyuyan bu güzel tanrıça. Aklıma gelen güzel anılar dudaklarıma gülümseme yerleştirmeme sebep oldu. Belinden tutarak onu biraz daha kendime çektim ve boynuna gömdüm başımı.

Küçük bir öpücük kondurdum. Ama onu uyandırmamaya çalışıyordum. Gözlerimi hâlâ yanmakta olan şöminede gezdirdim. Daha güneş doğmamıştı. Demek ki saat sabaha karşı olmalıydı henüz.

Ruby kollarımda uyumaya devam ederken ben de çok hareket etmemeye çalışıyordum. O uyuyor, ben de onun güzel yüzünü izliyordum. Vücudunda bıraktığım sanat eserlerine gururla gülümsüyordum.

Gözlerimi her zerresinde geziniyordu. Hayatımdaki en güzel manzaraydı kendisi. Bu iğrenç, gereksiz hayatımı daha katlanılabilir ve güzel hâle getiriyordu. Bunu sadece varlığıyla yapabiliyordu.

O benim tüm hayatımdı. Hayatımın anlamı, değeri. Hayatın anlamı ona nasıl değer verdiğinizle ilgilidir demişti bana Zeya. Ve hayata verdiğiniz bu değer sizin de değerinizi gösteriyordu. Belki de mesele ne pencerede, ne güzel manzarada, ne de o temiz aynadadır. Sadece ona nasıl baktığımızla ilgilidir her şey.

Ruby benim için tam olarak buydu. Tüm hayatım ve ona olan tüm bakış açılarım. Hayatımın hangi kısmından ona bakarsam bakayım, her seferinde daha da aşık oluyordum.

Küçük bir şekilde hareketlendiğinde yüzüne düşen saçlarını işaret parmağımla geri ittirdim. Gözlerini açıp ilk önce tavana, sonra da yanında yatan bana baktı. Gözlerimiz birbiriyle birleştiğinde gülümsedim. O da gülümseyerek bana baktı.

Yüzümdeki neşe, sesime de yansımıştı. "Günaydınn." dedim gülümseyerek.

Onun bakışları dudaklarıma indi. Gözleri bir süre orada gezindiğinde eğilip dudaklarına bir öpücük kondurdum. Anında karşılık verirken elini yanağıma yerleştirdi ve baş parmağıyla yanağımı hafifçe okşadı. Bunu çok özlemiştim.

Geri çekilip alnımı onun alnına yasladım.

"Günaydın." diye karşılık verdi. Eli hâlâ yanağımda duruyor ve orayı okşuyordu. Geri çekilmeden önce alnına uzun bir öpücük kondurdum.

"İyi misin? Başın ağrıyor mu?" diye sordum.

Dün gece çok içmişti. Başı ağrırsa eğer çok da şaşırtıcı olmazdı.

"İyiyim, sadece biraz zonkluyor." dedi kedim.

Elimi yanağında gezdirirken çantama çevirdim kafamı. Böyle bir olay yaşanırsa diye çantama ilaç koymuştum. Üzerinden kalkıp çantaya doğru gitmek isterken, "Bekle ilaç getireyim." dedim. Ama kolumdan tutarak beni durdurdu.

Tekrar üzerine çekerken, "Gerek yok iyiyim, o kadar da gerekli değil." dedi.

Tereddütlü gözlerle ona baktım. Bana gülümseyerek kafa salladığında tekrar yanına uzandım. Onu kendime çekerek başını göğsüme yasladım. Şömine bizi ısıtırken ikimiz de şömineyi izleyerek yatmaya devam ettik.

O kadar mutlu hissediyordum ki, sanırım söylenecek sözleri ve kelimeleri hatırlamakta zorlanıyordum. Gerçek mutluluk hissi böyle bir şeydi, bunu biliyordum. Mutluluktan o kadar sarhoş olurdunuz ki, göğüs kafesinizde sanki tüm hayatınız boyunca alamadığınız o oksijen birikir, kalbinizi patlatacak kadar şişirir ama aynı zamanda tüm vücudunuza huzur yayar gibi olurdu.

23 | jenlisaWhere stories live. Discover now