10 | görünen ve gerçek

779 99 213
                                    

BÖLÜM 10 |  GÖRÜNEN VE GERÇEK

GÜNÜMÜZ - Rosé'den

Jennie'nin istediği gibi, Dy'i kucağıma alıp hızlıca evden ayrıldım. Ama çok acele ettiğimden üzerine bir şey almayı unutmuştum. Onu indirip, üstümdeki ceketi çıkardım ve üzerine sardım. O kadar tatlı görünüyordu ki ısırmadan onu izlemek işkence gibiydi.

"Hadi gidelim teyzecim." dedim arabaya doğru yürürken.

Arabaya geldik, kapıyı açmayı denedik ama açamadık. Çünkü muhtemelen Jen anahtarı cebine atıp çıkmıştı eve. Geri dönüp tartışma ortasında "Ya şey - Arabamın anahtarını alabilir miyim acaba? Teşekkürler. Hayır lütfen, buyrun, devam edin." desem garip olur muydu bunu düşünüyordum.

Dahiyane fikrimi Dy'e anlatmak üzereydim ki Jisoo'nun da evden çıktığını gördüm. Yavaş adımlarla bize doğru geliyordu. Kafası eğikti ve bizi görmüyordu.

"Noldu?" diye sordu sonunda bizi fark ederek. Yanımıza geldi.

"Hiç. Dikilesimiz geldi öyle." dedim. Gözlerini devirdi.

"Jisoo teyze araba açılmıyor." dedi Dy üzgün bir sesle. Dudaklarını büzerek Jisoo'ya baktı. Jisoo da arabaya baktı ve sonra bize döndü.

Dy'in dediğine önce gülümsedi, sonra: "Benim arabama gelin o zaman." dedi. Arabasına yürümeye başladığında Dy ile onu izlemeye başladık.

Eh, mecbur kalmıştık n'apalım? İstemeye istemeye de olsa, sadece Dyanne daha fazla üşümesin diye Jisoo'nun arabasına doğru yürüdüm.

"Kapıyı açmayı düşünüyor musun?" Yan koltuğa oturmak için kapı önünde durdum. Ama kucağımda Dyanne olduğu için açamıyordum. Bu yüzden ona bakarak sordum.

Sanki dünyanın en zor sorusunu sormuşum gibi baktı yüzüme ilk önce. Bu şaşırmaydı galiba. Jisoo'da görülmüyor ya böyle duygular, garip o yüzden. Ne demek istediğimi anlayınca telaşlanıp hemen geldi yanımıza. Kapıyı açtı ve ardımızdan kapattı.

O sürücü koltuğuna oturmadan önce Dy'e baktım. "Jisoo teyzen çok şapşal." dedim elimle ağzımı kapatarak. Benim dediğime gülerek kafasını geriye attı.

Jisoo arabaya bindiğinde Dyanne ile ikimiz de onu izleye başladık. İlk önce araba aynalarını kontrol etti, ardından arabayı çalıştırdı.

"Jennie'yi beklemeyecek miyiz?" diye sordum araba evin önünden ayrılmaya başlarken.

"Sanmam. Bu gece birlikte kalabilirler." Jisoo omuz silkerek düz bir tonda dedi. Bu ihtimale ne kadar mutlu olduğunu göstermese de anlayabiliyordum.

Bir şey demeden Dyan'e döndüm. "Jisoo teyzenin arabası da kalbi gibi simsiyah di mi teyzecim?" Yanağına dokunarak söyledim.

Şaşkın bir şekilde bana baktı. "Si-mmissah kalp ne demek?"

"Koca adliyeye pembe bir Mini Cooper'la gelecek değilim herhalde." diye araya girdi Jisoo.

Arabama atıfta bulunuyordu. Arabam pembe bile değildi üstelik, maviydi. Ama ona siyah dışındaki her renk en sevmediği renk olan pembe gibi görünüyordu.

"Ay, n'olur? İncilerin mi dökülür? Atanamamış savcı."

Kafamı hızla kaldırıp ona baktım. Gözlerini bana çevirmedi, sadece önüne bakıyordu.

Dy bir kez daha araya girdi. "Savcı ne demek?"

Jisoo istifini hiç bozmadan önce biraz frene bastı, kırmızı ışıkta durdu ve bana döndü. "Roseanne, neden bu kadar iyi bi avukat olduğunu anladım." dedi.

23 | jenlisaWhere stories live. Discover now