5.3

62K 3.1K 3.5K
                                    

***

Ayna karşısında kendime bakmayı nihayet bırakabildiğimde çalışma masasının üzerinde duran telefonumu aldım elime. O sıra köşede duran not çarptı gözüme. Uzanıp aldım.
Dün, Alperen'in gittiğini zannederek hemen uykuya dalmıştım fakat zannettiğim gibi olmamıştı. Alperen, odadan çıktığı an evden gitmek yerine mutfağa girmiş ve benim için çorba yapmıştı. Tabii ben, böyle bir şey yaptığını uyandığımda gördüğüm not kağıdı sayesinde öğrenmiştim.

Bakışlarım hâlâ boş boş nota bakarken ne yazdığını bilmeme rağmen bir kez daha okudum.

Ocağın üzerinde seni bekleyen bir çorba var. Ben yaptım diye demiyorum ama cidden harika oldu. Umarım beğenirsin. Seni seviyorum.

Sıkıntıyla oflayıp notu tekrardan masanın üzerine koydum. Dün uyandığımda aç olduğumu hissetmiş ve yaptığı çorbadan içmiştim. Açıkçası bu zamana kadar içtiğim en iyi çorbalardan biriydi.

Odamın kapısı aniden açıldığında bu düşüncelerden ayrılıp içeri giren Buse'ye baktım. Bakışları kısa bir an üzerimde gezindikten sonra yüzüme baktı. "Hani bugün okula gelmeyecektin, neden giyindin?" Doğru. Normalde bugün de okula gitmeyecektim ama yatmaktan sıkıldığım için fikrimi değiştirtmişim. "Canım istedi." dedim omuz silkerek. Bir şey demeden yanıma yaklaştı ve kısa bir süre öylece baktı bana.

"Ne bakıyorsun öyle?"

"Dün gece ağladın dimi? Sesini duydum."

"Yanlış duymuşsundur." dedim bakışlarımı ondan kaçırarak. Yanlış duyduğu falan yoktu aslında. Olanları düşünüp düşünüp ağlamıştım dün gece. Aslında bir yandan da iyi olmuştu. Rahatladığımı hissetmiştim

"Ağlayarak kendini harap etme." dedi tüm ciddiyetiyle. "Biliyorum, çok incindin ama ağlayarak bir yere varamazsın."

Omuz silkmekle yetindim sadece. Ardından da çantamı alarak çıktım odadan. O da arkamdan geldi. "Senin için kahvaltı hazırladım." deyince tebessüm ederek mutfağa geçtim. Annem ve babam hastaneye gittikleri için evde değillerdi şu an.

Buse ile sessiz sedasız yaptığımız  kahvaltından sonra evden çıkıp otobüs durağının yolunu tuttuk. "Ayrıldığınızdan beri acaba size benim nazarım mı değdi diye düşünüp duruyorum." dedi birdenbire. "Sonuçta övüp duruyordum sizi. Ay kesin ben nazar değdirdim!" deyip dudaklarını büktü. Güldüm. "Saçmalama." dedim ardından.

"Ay neyse ben sana bir şey soracağım. Bu Tülay denilen kız sarışın mı?"

"Evet." dedim yüzümü buruşturarak. "Sen nereden biliyorsun?"

Sinsice sırıttı. "Alperen'i takip eden hesaplara baktım dün gece. Takipçileri arasında iki tane Tülay vardı. Ben de ikisini enine boyuna inceledim ve sarışın kızın olduğunu düşündüm çünkü diğerinin yüzü oldukça masumdu. Kötü enerji alamadım." deyip gururla gülümsedi. Tahmini doğru çıktığı için sevinmiş olmalıydı.

"Yalnız kız çakma sarışın. Aynı zamanda da dip boyası gelmiş. Dipleri siyah diğerleri sarı falan. Yanmış kibrit gibi gözüküyor, çok kötü."

"Yüzü güzel ama." dedim sıkıntıyla. Tip tip baktı bana. "Yüzü güzel olsa ne olur ki?" diye sordu ardından. "Kızın niyeti kötü bir kere." Evet dercesine salladım başımı. Haklıydı. Sevgilisi olan birinin aklını çelmek isteyecek kadar kötü niyetli birisiydi.

GÜZEL KIZ |texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin