5.2

60.7K 3.5K 2.1K
                                    

***

"Abla, uyan hadi!"

Buse'nin sesi gözlerimi yarım yamalak açmamı sağlarken yattığım yerde ona doğru döndüm. "Ne oldu?" diye sordum ardından. Komodinin üzerine uzanıp hap kutularını aldı eline. "İlaçlarının saatini geçirme diye uyandırdım." deyince başımı tamam dercesine salladım. Dün, eve yağmurda yürüyerek geldiğim için şifayı kapmıştım. Hatta gece yarısı ateşim epey bir yükseldiği için hastaneye gitmek zorunda kalmıştık.

"Tabii ilaçlarını içmeden önce kahvaltı yapman gerekiyor. O yüzden mutfağa gel."

Başımı tekrardan tamam dercesine sallayınca çıkıp gitti odadan. Ben de üzerimdeki bitkinliği umursamadan kalktım yataktan. O an bakışlarım komodinin üzerinde duran telefonda takılı kaldı kısa bir süre. Dün akşam Alperen birçok kez arayıp mesaj atsa da cevap vermemiştim hiçbirine. Bana git dedikten sonra arayıp mesaj atması cidden saçmaydı.

Bakışlarımı nihayet telefondan çekebildiğimde odadan çıkıp banyoya geçtim. Dün geceki gibi ateşim olmasa da boğazım çok ağrıyordu. Aynı zamanda da çok bitkin hissediyordum kendimi.

Banyodaki işlerimi bitirdiğimde mutfağa geçip oturdum sandalyeye. Babam ve annemin bakışları bana dönerken annem, elini uzatıp alnıma koydu. "Ateşin dinmiş. İyi bari." Evet dercesine salladım başımı. Ardından bakışlarımı babama çevirdim. Gözlerini zor açıyor gibiydi. Dün gece benimle uğraştıkları için uykusuz kalmıştı ikisi de.

"Abla bence sen yarın da gelme okula. İyice dinlen."

"Gelmeyeceğim zaten."

Doktorun verdiği rapor sadece bugünlüktü. Ama bugünlük olması yarın okula gideceğim anlamına gelmiyordu tabii ki. Bana kalsa ruh hâlim bu durumdayken hiç gitmezdim ama yapacak bir şeyim yoktu işte.

"Alperen, aradı mı?"

"Arasa ne fark eder ki?" diye sordum bakışlarımı Buseye çevirirken. Kendisi ayrıldığımızı duyduğunda kısa çaplı bir şok geçirmişti. Kendine geldikten sonra da Alperen'e saydırıp durmuştu. Ben de o çenesine dayanamayarak odamdan çıkarmıştım onu.

"Biliyor musun kızım, senin ne hissettiğini çok iyi anlıyorum şu an."

Bakışlarım anneme döndü o an. Bana değil, babama bakıyordu. "Yani emin ol seni benden daha iyi kimse anlayamaz." İmalı imalı konuşmasıyla bu sefer de babama döndüm. Boğazını temizleyerek bakışlarını kaçırdı annemden. Anlaşılan o ki zamanında babam da annemi epey bir üzmüştü.

"Güzelim, bunları konuşmasak mı şimdi? Sonuçta hepsi geçmiş bitmiş."

"Olur." dedi annem sakince. "Konuşmayız."

Geçmişte ne yaşadıklarını bir ara anneme sormayı zihnimin bir köşesine yazdıktan sonra az da olsa kahvaltılıklardan atıştırmaya başladım. İştahım olmasa da ilaçlarımı içmek için bir şeyler yemem gerekiyordu.

Benim için oldukça keyifsiz geçen bir kahvaltının ardından odama gelip ilaçlarımı içtim. Ardından tekrardan yatağıma yattım. O sıra telefonum çalmaya başladı. Uzanıp elime aldığımda Begüm'ün aradığını görünce açtım.

"Dilay, nasılsın?"

"İyi olmak isterdim." diye cevap verdim kısık çıkan sesimle. "Ama maalesef bok gibiyim."

"Sanırım okula gelmeyeceksin." dedi sorarcasına. Yattığım yerde iyice yayıldıktan sonra iç çektim. "Hayır." dedim ardından. "Yarın da gelmeyeceğim çünkü hastalandım." Kısa bir süre bir şey demedi. Fakat hemen ardından telaşlı sesi duyuldu.

GÜZEL KIZ |texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin