0.6

88.1K 5.4K 3K
                                    

Oturduğum yatakta  dolu olan gözlerimle odada bir o tarafa bir bu tarafa dönen kardeşimi izliyordum. Ozan'a beddua edip duruyordu.

"Ozan, su diye saldırdığın şişenin içinden sirke çıksın inşallah. En sevdiğin çorbayı içerken içinden kıl çıksın da içeme o çorbayı."

Buse, odadan gezinmeyi bıraktıktan sonra gelip yanıma oturdu. Ben de hiç düşünmeden başımı dizlerine koydum. Onun eli saçlarımda dolaşmaya başlayınca ağlamam sesli bir hâle dönüştü. Durup durup ağlıyordum. İçimde iğrenç bir his vardı. Ozan'ın söylediği o cümle kulaklarımda beni deli etmek istercesine yankılanıp duruyordu.

"Abla, ağlamaya devam edersen kafanı duvara sürter kıvılcım çıkarırım."

"Çok zoruma gidiyor Buse. Onu ne kadar sevdiğimi sen biliyorsun. Benim için en iyisi o gibiydi... Ama değilmiş işte." Elleri hâlâ saçlarımda dolaşırken tebessüm etmeden duramadım. Nedense bu hareket beni mayıştırıyordu.

"Ben, böyle şeylerden anlamam. Nasıl teselli etmem gerektiğini de bilmem. Benim bildiğim tek şey boş yapmak."

Güldüm. Ondan beni teselli etmesini istemiyordum zaten. Dizlerinde yatmam bile benim için yeterliydi. "Bu saatten sonra Ozan'ı silip atmaktan başka bir şey yapamazsın. Tek diyebileceğim şey bu." Başımı onaylarcasına salladım, doğru söylüyordu. Onu daha fazla hem zihnimde hem de kalbimde tutarak kendime acı çektirmezdim. Toparlanmalıydım.

Nasıl yapacağımı bilmiyordum ama yapmalıydım işte.

"Bak, eve geldiğimizden beri sana sataşmıyorum ve bu hiç iyi bir şey değil. Hemen toparlan ki seni sinirden deliye döndürebileyim."

"Hep kendini düşün zaten." dedim gülmeye çalışarak. O an odanın kapısı açıldı. Babam ve annemi görünce hemen yattığım yerden kalkıp gözlerimi sildim. Neye ağladığımı bilmedikleri için endişelenmiş olmalılardı.

"Kızım, ne olduğunu anlatacak mısın artık?"

Annem, gelip yanımıza oturduğunda babam da oturdu. Ardından bana bakıp gülümsedi. "Sormadan oturdum ama benim bilmemi istemezsen çıkarım." deyince uzanıp elini tuttum.  Ozan'ı tanıyorlardı zaten. Üstelik ben onlardan bir şey saklamazdım. O yüzden söyleyecektim. Kendimi tam buna hazırlarken Buse hemen lafa girdi.

"Şimdi bu anlatmaya kalkarsa daha çok ağlar. Zaten geldiğinden beri sümüklü sümüklü dolaşıyor etrafta. O yüzden ben anlatacağım."

Ona attığım ters bakışları umursamadan babama baktı. "Baba, bunları duymaya hazır mısın? Hayır yani ben senin katil olmanı istemiyorum da..." Babamın yüzü anında gerilirken derin bir iç çektim.

"Buse, düzgüncene söylesene şunu."

"O, Allah'ın sarı maymunu ablamı aldatmış. Hem de Aylin ile. Aldatma derken de görüşüp konuşmak değil. Bildiğiniz yatağa gir-..."

Buse'nin karnına vurmamla susup önüne döndü hemen. Fazla ayrıntıya gerek yoktu. Aldatıldığımı bilmeleri yeterdi benim için. "Ne?" dedi annem dehşetle. Kendisi Ozan'ı severdi. Benim gibi onun da böyle bir şey beklemediği verdiği tepkiden anlaşılıyordu.

"Biliyordum böyle olacağını." diye söylenmeye başladı babam. "Ben, daha o sokuk kafalıyı görür görmez pezevenk olduğunu anlamıştım. Hatta bunu Dilay'a da söylemiştim. Ama beni dinleyen yok ki."

Annemin aksine kendisi Ozan'ı hiçbir zaman sevmemişti. Gerçi onu bir iki kere görmüştü ama yine de sevmemişti işte. "Ben de boşuna nefret etmiyordum o sarı maymundan." dedi Buse saçlarını geriye atarak. Ardından kollarını babamın boynuna sardı.

"Baba kız olarak çok öngörülüyüz gerçekten."

Derin bir nefes aldım ve gözlerimi sildikten sonra gülümsemeye çalıştım.

"Ben, biraz yalnız kalmak istiyorum. Söz veriyorum yarın sabah daha iyi olacağım. Ama şimdi lütfen yalnız bırakın beni."

Buse, hemen kalkıp odadan çıkarken annem ve babam ile kalmıştım. "Ağlamayacağına söz verirsen çıkarız." dedi babam. Annem de onu onaylayınca tamam dercesine salladım başımı. Hepimiz biliyorduk ki odadan gittiklerinde ağlamama devam edecektim.

İkisi bana birer öpücük verdikten sonra kapıyı kapatıp odadan çıktılar. Ben de pikemin altına girdikten sonra sırtımı yatak başlığına yaslayıp komodinin üzerinden telefonumu aldım. Ben ağlarken ötüp durmuştu ama bakamamıştım. WhatApp'a girdiğimde üç farklı sohbetten mesaj geldiğini gördüm. Biri gruptan, biri Ozan'dan diğeri ise tanımadığım bir numaradandı. İlk olarak gruba grip atılan mesajlara baktım.

Beyza= Bugün neden ağladığını hâlâ bilmiyoruz Dilay.

Begüm= Evet, Ozan ile ilgili olduğunu anladık tabii ama yine de senin söylemeni istiyoruz.

Tarık= harbiden söyle artık olan biteni.

Yavuz= Bize her şeyini anlatabilirsin Dilay. Moralini düzeltmek için yaparız illa bir şeyler.

Onların bu düşünceli tavrı beni gülümsetse de şu an konuşmak istemiyordum. Bu yüzden sohbetten çıkıp Ozan'ın attığı mesajlara girdim ve şaşkınlıkla okumaya başladım.

Ozan= Dilay ben seni çok seviyorum.

Ozan= Yemin ederim köpek gibi pişmanım.

Ozan= gel baştan başlayalım.

Ozan= yemin ederim bir daha üzmem seni.

Ozan= affet beni

Ozan adlı kişiyi engellediniz.

"Allah'ın geri zekâlısı ya!" diye söylendim kendi kendime. Yüzsüz gibi gelmiş onu affetmemi istiyordu bir de. Sinirle soluyarak geriye kalan tek sohbete tıkladım. Tanımadığım bir numaraydı.

0537 *** ** **= Ne demiş Kaan Boşnak

0537 *** ** **= Bilmem neye gücendin hadi gel anlat bana.

0537 *** ** **= Değişmem gülüşünü tüm dünya benim olsa da.

0537 *** ** **= Her kim ki seni üzüp üstüne ağlatırsa

0537 *** ** **= bir damla su vermem çöllerde kavrulsa da.

***

:))))))

GÜZEL KIZ |texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin