3.1

67.7K 3.7K 1.5K
                                    

Sınıfımın olduğu koridora geldiğimde adımlarımı biraz daha hızlandırdım. İlk ders sınav vardı ve biz Buse ile okula geç kalmıştık. Sebebi de benim bir türlü yataktan kalkamamamdı. Sınıfın önüne geldiğimde dağılan saçlarımı düzelterek kapıyı tıklattım. İçeriden gelen 'gir' sesiyle kapıyı açıp girdim hemen. Hoca bana sorarcasına bakıyordu.

"Geç kaldığım için özür dilerim, hocam."

"Normal zamanda geç kalırsın anlarım ama sınav varken niye geç kalıyorsun?"

Sabır dilercesine nefes alıp verdim. Bütün sınavları ilk derse koyarken geç kalma olasılığımızı düşünmemişler miydi acaba?

"Çık dışarı."

"Ne?"

Ben hocaya şaşkınca bakarken kapıyı işaret etti bana. "Sınava sonradan geldin, alamam seni. Çık dışarı." Sinirle soludum. Şu an kimya sınavı olunuyordu ama bu hoca biyoloji hocasıydı. Bütün sınavlar ilk ders olduğu için hangi hocanın dersine denk gelirsek onun dersinde olunuyordu sınavlar.

"Hocam, kimya hocamız böyle yapmazdı ama..."

"O zaman gider ona söylersin. Sınavını yaparsa yapar. Fakat ben geç kaldığın için olmana izin vermiyorum. Çık o yüzden dışarı."

Tekrardan kapıyı işaret ettiğinde oflayarak çıktım sınıftan. Olduğum yerde sinirle tepinirken saçlarımı karıştırdım.

"Hasta kadın ya! Tamam, geç kalarak hata yapmış olabilirim ama insan bir kereliğine görmemezlikten gelir."

Söylene söylene adımlarımı kantine doğru yönlendirdim. Teneffüsteki ilk işim kimya hocamızı bulmak olacaktı. O yüzden şimdi sakin olup zilin çalmasını bekleyecektim. Kantine geldiğimde cam kenarındaki bir masaya geçip oturdum ve boş boş dışarısını izlemeye başladım.

Dün gece düşünmekten doğru düzgün uyuyamamıştım. Aklıma sürekli o görüntü hücum edip durmuştu. Her ne kadar silip atmak istesem de ol olmuyordu işte. Ve ben bu durumdan aşırı rahatsızdım. Tabii bunun yanında anonimin yazdığı mesaj da vardı. Resmen karşıma çıkacağı zamanın yakın olduğunu söylemişti. O yüzden onu da düşünüp duruyordum ve kafam çorba gibiydi.

Aniden sandalyenin çekilmesiyle olduğum yerde sıçrarken gelene baktım. Alperen, karşıma oturmuş öylece bana bakıyordu. Gelişi beni yine heyecanlandırırken bakışlarımı ondan zar zor çekerek tekrardan dışarı bakmaya başladım. Her ne kadar ona bakmak isteyen tarafım daha ağır bassa da kendimi tutuyordum. Zorundaydım.

"Neden geldin?" diye sordum dayanamayıp. "Nasıl çıktın sınıftan?" Hiçbir cevap vermeyince gözlerim tekrardan onu buldu. Sorarcasına baktım ona. Dudakları yana doğru kıvrıldığında bakışlarım oraya kaysa da kendimi toplayıp tekrardan gözlerine baktım.

Sakin ol Dilay, sakin ol, sakin ol...

"Sınavım bitti, çıktım."

Anladığımı belli edercesine salladım başımı.
Tam karşımda oturuyor olması bile beni heyecanlanlandırıyordu. "Bir şey soracağım." dedi birdenbire. Ardından kollarını masaya yaslayıp gözlerimin içine baktı. Bakışlarımı kaçırmamak için sıktım kendimi. Yeşil gözleri öyle güzeldi ki çoğu kişiyi hemen etkisi altına alabilirdi.

"Sor." dedim kısık çıkan sesimle.

"Dün akşam neden kaçarcasına gittiniz?"

"Biz zaten kalkacaktık."

"Nedense inandırıcı gelmedi." dedi alayla. Umursamaz bir tavırla omuz silkip önüme döndüm. Onu ikna etmeye falan çalışmayacaktım. Dün akşamki gidişimizi istediği gibi yorumlayabilirdi. "Aramıza eskisi gibi mesafe koyalım, dedin." diye mırıldandı. "Dediğini yaptık. Ama ben, bana selam bile vermeyecek kadar uzak olacağını düşünmemiştim."

GÜZEL KIZ |texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin