2.9

67.7K 3.8K 2K
                                    

Önümdeki sınav kağıdına boş boş bakarken sırada duran kalemi elime alıp dikkatli bir şekilde sorulara göz atmaya başladım. Bugün itibariyle sınavlarımız başlamıştı ve hoca, sınav kağıtlarını dağıtalı neredeyse on dakika oluyordu. Fakat ben, daha bir soru bile okumamıştım.

Dün geceden beri Alperen ile birbirimize gönderme yapmamızı düşünüp duruyordum. Başkasına göre basit bir şey olabilirdi. Ya da saçma bir şey de olabilirdi. Fakat benim için öyle değildi işte. Onun o yazdığı açıklamayı görünce mutlu olmuş ve direkt ben de bir fotoğraf atarak diğer sözü yazmıştım. Üstelik Alperen o fotoğrafı anında beğenmişti. Bu da küçük bir şeydi ama mutlu olmuştum yine de.

Zaten onun hayatında Şulesi varken ben anca böyle şeylerle avuturdum kendimi.

"Tayfun, kağıdını kapat oğlum."

Hocanın sesi beni bu düşüncelerden ayırırken oflayarak ilk soruyu okumaya başladım. Fakat çalan kapı tekrardan dikkatimi dağıtıp o tarafa dönmemi sağladı. İçeri giren Begüm, hocadan özür diledikten sonra bu tarafa doğru yürüdü. Fakat gördüğü görüntü duraksattı onu. Çünkü yerinde Burcu oturuyordu. Evet, Burcu bizden daha önce geldiği için hemen oraya oturmuştu. Biz sınıfa geldiğimizde ise ona kalkmasını söyleyemeden hoca gelmişti. Ayrıca Begüm'ün okulda olmadığı bu iki günde de Yavuz'un yanında oturmuştu.

Begüm, Yavuz'a öylece bakarken hocanın uyarısıyla kendine geldi.

"Kızım, neden dikiliyorsun orada? Hadi, geç bir yere."

Hocanın dediğini yaparak gidip en öndeki çocuğun yanına oturdu. Kendisi şehir dışından dün gece yarısından sonra dönmüştü. Geç kalma sebebi de büyük ihtimal oydu.

"Bu çok fena oldu işte." diye fısıldadı yanımda oturan Beyza. Onu başımı sallayarak onayladım ve tekrardan kağıda döndüm. Matematik sınavındaydık şu an. Fakat matematiği iyi olan ben, sorularla bakışıp duruyordum. Kafam yerinde değildi. Bu yüzden bir türlü odaklanamıyordum.

"Kendine gel." diye mırıldandım ve ilk soruyu güzelce okuduktan sonra üstüne birazcık düşündüm. Ardından da işlemi yapmaya başladım. Bulduğum cevaptan emin olduktan sonra hızlıca alttaki soruya geçtim. İlk soruya göre daha kısaydı ama zor gibiydi biraz.

"Bu soruyu sorarken hiç mi acımadın bize be hocam?"

"Bir şey mi dedin Dilay?"

Başımı korkuyla kaldırırken zoraki bir şekilde tebessüm ettim. "Çok güzel sormuşsun hocam. Hayran kaldım vallahi." deyip tekrardan önüme döndüm ve sınavama kaldığım yerden devam ettim.

Yarım saatin sonunda kalemi elimden bıraktığım an zil çalmıştı. Rahat bir nefes alıp verdim ve kağıdımı alarak oturduğum yerden kalktım. Beyza da kalkınca kâğıtlarımızı hocaya verdik. Güzel bir not beklediğim için rahattı içim.

"Dördüncü sorunun cevabını ne buldun ya?"

"Beş." dedim sıraya doğru ilerlerken. O sıra Begüm, kâğıdını hızlıca hocaya verip Yavuz ve Burcu'nun yanına gitti. Nedense gerilmiştim. Umarım bir kargaşa çıkmazdı.

"Yavuz, ben sana en son ne demiştim?"

"Ne demiştin güzelim?"

Begüm, gözlerini Burcu'nun üzerine dikip konuştu. "Hani tek oturacaktın. Neden bu kız burada? Üstelik dün de beraber oturmuşsunuz. Oysaki beni seni daha ilk gün uyarmıştım." Sinirli çıkan sesiyle Burcu'nun bakışları Yavuz'a dönerken ne diyeceğini beklemeye başladım. Yüzündeki ifade hiç hoşuma gitmemişti.

"Bence Begüm dövsün kızı."

Bakışlarımı anında Tarık'a çevirdim. "Kessene sesini." Omuz silkerek önüne döndüğünde tekrardan Begüm'e döndüm.

GÜZEL KIZ |texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin