4.1

81.8K 4.5K 10.5K
                                    

Yedinci Ev-Anlat Ona

Vazgeçtim 20.30'dan falan buyrun okuyun wğdşskfpwşdka

***

İçimdeki heyecan tüm vücudumu zangır zangır titretirken derin nefesler alıp vermeye devam ettim. Vücudum, aşırı heyecandan mıdır ya da stresten midir bilinmez buz gibiydi şu an. Olduğum yerde dizlerim hâlâ titremeye devam ederken bakışlarımı ürkek bir şekilde etrafta gezdirdim. Hissettiğim heyecanın yanında tanımadığım biriyle buluşacak olmanın verdiği korku ve tedirginlik de vardı üzerimde. Fakat heyecanımın daha ağır bastığını söyleyebilirdim çünkü beni oldukça güzel seven biriyle karşı karşıya gelecektim. Her ne kadar ona karşılık verebileceğimi düşünmesem de onu tanımak oldukça önemliydi benim için.

Yani mesela adı neydi, nasıl biriydi, yanıma geldiğinde bana neler söyleyecekti...

Bunlar çok heyecanlı şeylerdi bir kere. Ayrıca merak duygumu oldukça kabartıyorlardı da. Fakat buna rağmen kendisi hâlâ ortalıkta yoktu. Sanırım beni dakikalarca hissettiğim duygularla baş başa bırakmaya ant içmişti.

Esen rüzgârın etkisiyle gözümün önünde uçuşan saçlarım görüş alanımı kapatmaya çalışırken sıkıntıyla geriye doğru ittirdim onları. "Hadi, gel artık." diye mırıldanıp kolumdaki saate baktım. Geleli neredeyse on dakika olacaktı. Bakışlarım tekrardan bulunduğum parkta dolaşırken aniden arkamdan birinin sarılmasıyla küçük bir çığlık firar etti dudaklarımın arasından.

"Sonunda gelebildim, güzel bebeğim."

Duyduğum ses vücudumun kas katı kesilmesini sağlarken hiçbir şey diyemedim. Yer, ayaklarımın altından kayıp gitmiş gibi hissederken görüş alanım çoktan bulanıklaşmıştı bile. Belime sarılı olan kolları sıkılaştığında yüzünü boynuma gömüp derin bir nefes çekti içine.

"İşte şimdi tam anlamıyla yaşıyorum."

Ben, onun kollarının arasında hâlâ öylece dururken varlığını belli etmek istercesine hızlı atan kalbimin sesine kulak kesildim kısa bir süre. Bu kadar hızlı atışına daha önce şahit olmamıştım. "Susma." diye mırıldandı aniden. "Bir şey söyle, lütfen." Tekrardan konuşması beni az da olsa kendimi getirirken dudaklarımın arasından fısıltılı bir şekilde ismi döküldü.

"Alperen."

"Hım..." diye mırıldandı kokumu içine çekerken. Ardından boynuma ufak bir öpücük kondurdu.

Bu öpücük, içimdeki tüm kelebekleri canlandırırken olduğum yerde yavaşça ona dönüp hayran olduğum yeşillerine baktım. Dolu dolu oldukları için parlıyorlardı. "Sensin o." dedim fısıltıyla. Başını usulca aşağı yukarı sallayınca parmak uçlarımda yükselip kollarımı ona sardım ve  yüzümü de boynuna gömdüm.

Şu an hissettiğim duyguları tarif edebilecek bir kelime yoktu sözlükte. Tek bildiğim şey bu hissettiklerinin beni yeniden doğmuş gibi hissettirmesiydi.

Yeniden doğmuş gibi masum, yeniden doğmuş gibi temiz ve yeniden doğmuş gibi güzel.

"Ama sen... Yani nasıl olabilir ki böyle bir şey?"

Sorduğum soru karşısında hiçbir şey demeyip sarılmaya devam etti. Şikayetçi değildim bu durumdan.

Alperen'in bir eli usulca saçlarımı okşamaya başladığında gözlerim çoktan kapanmıştı bile. Dokunuşu içimi titretirken derin bir nefes alıp verdim. Hâlâ anlamlandıramadığım şeyler olsa da onunla burada bu şekil sabaha kadar durabilirdim. "Nasıl güzelsin bir bilsen." dedi belimdeki kollarını sıkılaştırırken. "Nasıl aşığım sana." Bu cümlesi üzerine başımı omzundan yavaşça kaldırıp gözlerine baktım. O sıra bir damla yaş aktı gözlerinden.

GÜZEL KIZ |texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin