5.1

57.6K 3.4K 1.9K
                                    

Arkadaşlar, başından beri her gün bölüm atmama alıştığınız için hep öyle olsun istiyorsunuz biliyorum ama haziranın sonunda sınavım var. Bu yüzden de gündüzleri genelde ders çalışıyorum. Bölümleri de akşam yazmaya çalışıyorum ama her zaman ertesi güne yetişmiyor işte. O yüzden bana bu konuda anlayış gösterirseniz sevinirim. ❤️

***

Yağmurdan sırılsıklam olmuş bir hâlde apartmanın önüne geldiğimde titreyen elimi zar zor kaldırıp zile bastım. Tüm vücudum soğuktan zangır zangır titriyordu şu an. Ayrıca kendimi çok bitkin hissediyordum. Biri gelip dokunda şuracıkta düşer kalırdım herhalde.

Açılan kapı biraz da olsa kendime gelmemi sağlarken sarsak bir şekilde girdim içeri. Asansörün önüne geldiğimde binip düğmeye bastım. Bakışlarım aynaya kayarken kendimi eskisi gibi inceleyemedim çünkü ağlamaktan şişmiş bir yüz görmek istemiyordum.

Asansör durduğunda inip dairenin önüne geldim. O sıra kapı açıldı. Babam ile karşılaştığımda bakışlarımı direkt kaçırdım ondan. O an görüş alanım bulanıklaşmaya başladı. İçimdeki sancı beni boğarken derin bir nefes alıp verdim.

"Dilay, ne bu hâlin?"

Hiçbir şey demeden ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdim. "Dilay, sana diyorum." Kısa bir an babama baktıktan sonra odama doğru yürümeye başladım. Sanırım annem ve Buse evde değildi çünkü ortalık sessizdi. Odama girdiğimde kapıyı kapatıp ıslak olmamı umursamadan yatağa attım kendimi. O sıra tuttuğum gözyaşlarım usulca yastığımı ıslatmaya başladı.

Alperen'in o son cümleleri kulaklarımda yankılanırken sinirle soludum. Onun beni üzmeyeceğine kendimi inandırdığım için aptal gibi hissediyordum kendimi. Hatta gibisi fazlaydı. Ona şartsız koşulsuz güvendiğim için direkt aptaldım.

Odamın kapısı aniden açıldığında yattığım yerden doğrulup babama baktım. Bakışlarıyla kısa bir an süzdü beni. Ardından da yanıma gelip oturdu.

"Son kez soruyorum. Ne bu hâlin?"

Üzerime kısa bir bakış attıktan sonra babama çevirdim bakışlarımı. Üzgün bakıyordu şu an. Aynı zamanda da sinirli gibiydi. "Baba..." Sesim bir fısıltıdan ibaret çıktığında dayanamayarak başımı göğsüne yasladım.

"Baba, benim canım çok yanıyor."

Ağlamam yavaş yavaş sesli bir hâle dönüştüğünde kollarımı sıkıca babamın boynuna sardım. O da sarılışıma anından karşılık verip bir elini ıslak olan saçlarıma götürdü. "O çocuk yüzünden dimi?" diye sorduğunda ondan geri çekilip gözlerine baktım.

"Evet."

Kaşları çatıldığında sıkıntılı bir şekilde nefes alıp verdi. Ben de usulca önüme dönüp boş boş halıya bakmaya başladım. Alperen ile kavga edeceğimize bile ihtimal vermeyen ben, büyük bir hayal kırıklığı içerisindeydim şu an. Ve o hayal kırıklığının verdiği hissiyat berbat bir şeydi. İçime sığmıyordu. Boğazıma kadar gelmiş beni boğmaya çalışıyordu sanki.

"Şimdi odadan çıkacağım ve sen de üstünü değiştireceksin." diyen babam oturduğu yerden kalktı. "Sonra da salona geleceksin, tamam mı?" Başımı tamam dercesine salladığımda odadan çıkıp gitti. Ben de ayağa kalkarak üzerimdekileri bir bir çıkarmaya başladım. Üşüyen bedenim iyice titremeye başlarken dolabın oraya gidip kıyafet çıkardım kendime.

Seçtiğim kıyafetleri giyerken çantamın içindeki telefon çalmaya başladı. Kimin aradığını tahmin etsem de kıyafetlerimi giyip çantamı elime aldım ve içindeki telefonumu çıkardım.

GÜZEL KIZ |texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin