3.2

67.9K 3.9K 2.4K
                                    

Dolu Kadehi Ters Tut-Gitme

Begüm Karataş

"Bence kızın elbisesi hiç olmamış."

"Kesinlikle katılıyorum, yakışmamış hiç."

Dilay ve Beyza ile oturmuş aklımıza gelen fenomenlerin giysilerini incelerken kendimizce yorumlamayı da unutmuyorduk elbette. Bence yakın arkadaşlarla yapılacak aktivitelerin en başında geliyordu şu an bu yaptığımız şey.

"Ben bu kırmızı elbisenin fiyatını görmüştüm. Böbreğimi satsam yine alamam, o kadar pahalı yani." diye söylendi Beyza. "O kadar da güzel bir elbise değilmiş." zaten diyerek telefona bakmaya kaldığım yerden devam ettim. Şu an Dilay bir omzumda, Beyza bir omzumda yatıyordu.

"Kızlar, kantin kalabalık olmaya başladı. Sınıfa mı çıksak ya?" diye sordu Dilay başını omzumdan çekerken. Beyza, onun bu dediğini onaylayınca ben de onayladım ve üçümüz de oturduğumuz yerden kalkıp kantinden çıktık.

"Ay biliyor musunuz." dedim heyecanla. İkisinin de bakışları bana dönerken tüm heyecanımla konuşmaya devam ettim. "Yarın Yavuz ile birinci yılımız. O yüzden çok mutluyum." Birinci yılımız diye ona bir hediye almak istiyordum ama ne alacağımı bir türlü bulamamıştım.

"Çok sevindim." dedi Dilay gülümseyerek. Ona öpücük attıktan sonra bir onun bir de Beyza'nın koluna girdim. "Çıkışta Yavuz'a hediye almaya gideceğim. Siz de gelir misiniz?" diye sorunca Beyza dudaklarını büzdü. Bu hareketiyle gelemeyeceğini hatırladım çünkü kütüphaneyi düzeltmesi gerekiyordu.

"Kütüphaneye gideceğim, biliyorsun. O yüzden gelemem ben." deyince bakışlarımı Dilay'a çevirip sorarcasına baktım. "Gelirim ben seninle." dedi tebessüm ederek. Sevinçle ellerimi birbirine vurdum. Heyecanlıydım.

Sınıfın olduğu kata geldiğimizde ikisinin kolundan çıkarak önden önden gitmeye başladım. Yavuz ve Alperen sınıftaydı. Tarık ise her zamanki gibi Açelya'nın yanındaydı. Her ne kadar bir yanım ona kızmak istese de hiçbir şeyden haberi olmadığı için kızamıyordum. Olsa bile bile böyle davranmazdı zaten.

Sınıfa girdiğimde gördüğüm görüntü tüm sinirimi tepeme çıkarırken duraksadım. Burcu denilen kız yerimde oturmuş Yavuz ile sohbet ediyordu. Sinirle soludum. Yavuz'u birçok kez uyarmama rağmen hâlâ nasıl bu kızla konuşabiliyordu?

"E yuh ama!"

Beyza ve Dilay yanıma gelirken olduğum yerde dikilmeyi bırakıp sıranın oraya gittim ve Burcu'yu kolundan tutar tutmaz oturduğu yerden kaldırdım. "Ne yapıyorsun ya sen?" Sesi adeta kulaklarımı kanatırken Yavuz'a döndüm.

"Bravo sana ya!" dedim sinirle. "Cidden bravo! Ya ben seni kaç kere uyardım ya kaç kere. Neden hâlâ inat yapar gibi bu kızla konuşmaya devam ediyorsun? Hayır yani ben burada eşek başı mıyım, neden dinlemiyorsun beni?"

"Begüm, yeter!"

Yavuz'un ani bağırışı beni korkuturken şaşkınca baktım ona. Suçlu olan ben mi olmuştum yani? "Ne demek yeter ya?" diye sordum dolan gözlerimi umursamadan. Sesim az öncekine göre kısık çıkmıştı çünkü ani bağırışı beklemediğim bir şeydi.

"Yeter işte. Kaç gündür aynı şeyleri duymaktan bıktım. Üstelik bu tavırların da canımı çok sıkmaya başladı. Boğuyorsun artık beni."

Boğuyorsun artık beni.

Kurduğu cümle kulaklarımda yankılanmaya devam ederken yanağıma doğru bir damla yaş süzüldü. Devamının da çeşme gibi akacağını biliyordum. "Boğuyorum demek." dedim titreyen sesimle.

GÜZEL KIZ |texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin