Sosyetik Güzel

By eyuhikayeleri

435K 22.8K 1.9K

/ Tamamlandı - Düzenlenecek / Romantizm #2 - 14.07.2020 - Romantizm #5 - 14.06.2020 - "Ya beyaz atlı prensi... More

Sosyetik Güzel - 1. Bölüm
Sosyetik Güzel - 2. Bölüm
Sosyetik Güzel - 3. Bölüm
Sosyetik Güzel - 4. Bölüm
Sosyetik Güzel - 5. Bölüm
Sosyetik Güzel - 6. Bölüm
Sosyetik Güzel - 7. Bölüm
Sosyetik Güzel - 8. Bölüm
Sosyetik Güzel - 9. Bölüm
Sosyetik Güzel - 10. Bölüm
Sosyetik Güzel - 11. Bölüm
Sosyetik Güzel - 12. Bölüm
Sosyetik Güzel - 13. Bölüm
Sosyetik Güzel - 14. Bölüm
Sosyetik Güzel - 15. Bölüm
Sosyetik Güzel - 16. Bölüm
Sosyetik Güzel- 17. Bölüm
Sosyetik Güzel - 18. Bölüm
Sosyetik Güzel - 19. Bölüm
Sosyetik Güzel - 20. Bölüm
Sosyetik Güzel - 21. Bölüm
Sosyetik Güzel - 22. Bölüm
Sosyetik Güzel - 23. Bölüm
Sosyetik Güzel - 24. Bölüm
Sosyetik Güzel - 25. Bölüm
Sosyetik Güzel - 26. Bölüm
Sosyetik Güzel - 27. Bölüm
Sosyetik Güzel - 28. Bölüm
Sosyetik Güzel - 29. Bölüm
Sosyetik Güzel - 30. Bölüm
Sosyetik Güzel - 31. Bölüm
Sosyetik Güzel - 32. Bölüm
Sosyetik Güzel - 33. Bölüm
Sosyetik Güzel - 34. Bölüm
Sosyetik Güzel -35. Bölüm
Sosyetik Güzel - 36. Bölüm
Sosyetik Güzel - 37. Bölüm
Sosyetik Güzel - 38. Bölüm
Sosyetik Güzel - 39. Bölüm
Sosyetik Güzel - 40. Bölüm
Sosyetik Güzel - 41. Bölüm
Sosyetik Güzel - 42. Bölüm
Sosyetik Güzel - 43. Bölüm
Sosyetik Güzel - 44.Bölüm
Sosyetik Güzel - 46. Bölüm
Sosyetik Güzel - 47. Bölüm
Sosyetik Güzel - 48. Bölüm
Sosyetik Güzel - 49. Bölüm / FİNAL 1. Part
Sosyetik Güzel - 49. Bölüm / FİNAL 2. Part
Final
***Özel Bölüm - 1***
***Özel Bölüm - 2***

Sosyetik Güzel - 45. Bölüm

5.4K 388 22
By eyuhikayeleri

Merhaba, 

Bölümlerdeki oylar çok dengesiz yüzden oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmazsanız sevinirim.

Keyifli okumalar! (bölüm sonuna birkaç gif bıraktım ❤️)

***

Kapının sesini duyduğumda oturduğum yerden bir ok misali fırlayarak kapıya yöneldim. Ben salondan çıkıp kapıya ulaşana kadar Nevi kapıyı açmıştı. O tam karşımdaydı, elinde krem rengi krep kağıda sarılmış bir beyaz papatya buketi tutuyordu. Onu gördüğümde yüzümde yayılan şapşal gülümsemeye engel olamadım. Her zamanki gibi fazlasıyla rahat ve umursamaz duruyordu. Elindekini almak için uzandığımda Nevi'yi hafifçe ittirdim. Nevi kapıda birini karşılamama afallasa da daha sonra memnuniyetle geri çekildi. Erkan elindeki buketi bana doğru uzattı. İçeriye girmeden önce onu baştan aşağı süzdüm. Üzerinde siyah deri ceketi ve bol eskitme siyah pantolon vardı. İçeri girdiğinde elini belime attı ve beni kendine çekip sarıldı. Bedenlerimiz kavuştuğunda kokusunu içime çektim. Bana hissettirdikleri öyle yoğundu ki sıcaklığı ve kokusu içimi titretti. Onu bu kadar özlediğimden habersizdim. Özlemim aklıma olur olmadık düşünceleri sokuverdi. Birkaç saniyeliğine de olsa hayallere daldığımda ailemin evde olduğunu unutuverdim. Birbirimizden ayrıldığımızda üstümü başımı düzelttim. Bakışlarım Erkan'a kaydı, onun üzerime diktiği çapkın bakışlarını gördüğümde onun aklından da benimki gibi yaramaz şeyler geçtiğine emin oldum. Beraber salona geçmeden önce elimdeki buketi vazoya koyması için Nevi'ye uzattım. "Teşekkür ederim," dedim Erkan'a. Bu bana ikinci çiçek alışıydı ve ilkinde verdiğim saçma tepkiyi düşündüm. O da insan gibi vermemişti ki sonuçta, insan bir açıklama yapardı. "Gördüm aldım." demişti, gördüm aldım ne demekti hala anlamamıştım? O zamandan bu zamana neyse ufak ufak orman yaşantısından uzaklaşmış aramıza katılmıştı ama kat edeceğimiz daha çok yol vardı.

Salona girdiğimizde, Nevi Erkan'ın çıkarttığı ceketi elinden aldı. "Erkan geldiğine göre masaya geçebiliriz." dedim yüzleri beş karış oturan anne ve babama. Mutlu olmaları gerekmez miydi? Sonuçta aramızı yapan onlardı, üzerimizdeki emekleri büyüktü. Onlar beni bu sahte nişan saçmalığına ikna etmemiş olsalardı asla Erkan'la bir araya gelemezdik. Yüzleri asık olsa da önce annem sonra da babam Erkan'a "Hoş geldin," dedi halini hatırını sordu. Sonuçta bunlar nezaket kuralıydı. En azından şu anlık ondan bir ödün vermemişlerdi. Nevi yemek servisine başlamadan masaya geçtik. Masanın bir başına annem diğerine ise babam oturdu. Erkan ise tam karşıma geçti. Tıpkı ilk yemek yediğimiz zamanki gibi, anlaşılan bugün çok fazla geçmişi yad edecektim.

Nevi çorba servisine başladığında masada yoğun bir gerginlik vardı. Masadaki herkes burada neden olduğumuzu biliyordu ama kimse sesini çıkartmıyordu. Sessizliği bozan ben oldum. "Yeni bir işe başlıyorum," dedim Erkan'a bakarak, "Ve Erkan bana sponsor oldu." diyerek konuya giriş yaptığımda anne ve babama baktım. İkisi de neyden bahsettiğimi anlamadığı için bir açıklama bekleyerek suratıma baktı Annem geçen gün evde Nevi'ye kızıla boyattığı saçlarının buklelerini düzeltirken, "Neymiş o iş?" dedi alaycı bir tavırla, bana inanmadığı belliydi.

"Youtube kanalı açıyorum orada vlog çekeceğim ve belki de yakın bir zamanda kendi markamı oluşturacağım. Zaten belli bir kitlem var onun üzerinden gideceğim. Bir kaça aya da marka çalışmaları üzerinden başlayacağım." dediğimde bu sefer annemin alaycılığına babamınki ekledi. "Sen?" dedi babam bembeyaz protez dişlerini göstererek güldü bana, "Kendi markanı mı oluşturacaksın?"

Burada komik ve garip olan neydi anlayamamıştım. "Evet, ben." dedim.

"Lara'cığım elbette her iş hayal kurmakla başlar. Hayallerimizde uçmak güzeldir fakat ne kadar çok yükselirsen," dedi babam ağır ağır tok sesiyle, "Gerçeklere o kadar fena çakılırsın." diyerek sözlerini tamamladığında gözlerimi devirdim.

"Sonuçta bir yerden başlamam lazım,"

"Sen çalışmak nedir bilmezsin ki?" dedi annem. "Daha önce hiç çalışmadın bile," İkisi de benim de alay ediyordu. Erkan'a baktığımda sakinliğini güçlükle koruyormuş gibi derin bir nefes aldı, başını olumsuz anlama gelecek şekilde sağa sola salladı. İkisinin de tavrını onaylamadığı belliydi.

"Bu yemek bunun için miydi?" diye sordu annem. "Doğru düzgün bir işi olmayan adamla aklı bir karış havada olan kızımın uçuk hayalleri için mi?" dediğinde çorbasına bakarken yüzünde alaycı bir gülümseme vardı. Bu tepkiyi asla hayal etmediğim için afallamıştım. Dişlerimi gıcırdattım. Gözlerimin dolmasına engel olmaya çalıştım. Beni desteklemedikleri yetmezmiş gibi Erkan'ın karşısında küçümsüyorlardı. "Gerçi evlilik haberi gelmediğine veya Lara'nın hamileyim demediğine sevinmemiz gerekir." dediğinde anneme tiksinerek baktım. "Ne saçmalıyorsun sen?" diye sordum.

"Ne mi saçmalıyorum? Asıl sen ne saçmalıyorsun bir adamın aklına uyup kendine saçma sapan bir iş bulmuşsun ve çalıştıracağından söz ediyor, biz ise ailen olarak sana Giray ile evlendiğinde eski hayatını vadediyoruz. Elinin tersiyle ittiğin hayatın farkında var, ah benim aptal kızım. O kadar kör olmuş ki gözlerin bunu göremiyorsun. O senin aptal hayallerinden dünya üzerinde yapmaya çalışan kaç kişi var senin haberin var mı? Bir sen mi bunu buldun zannediyorsun." dediğinde günlerdir yaptığı meditasyonla aslında içini daha da kinle beslediğini fark ettim. "Yalan mı?" diye sorduğunda Erkan daha fazla dayanamayarak araya girdi. "Size baktığımda Lara'yı daha iyi anlıyorum." dedi önce anneme sonra da babama bakarak, "Ama Lara sizin yetiştirmeye çalıştığınız bir robottan daha fazlası," dedi.

"Robot mu?" diye sordu babam. "Sen evlat yetiştirmekten ne anlarsın ki?"

"Haklısınız evlat yetiştirmekten anlamam ama insanları dinlerim ve anlarım." dediğinde bu sefer annem itiraz etti. "Biz kızımızı bu zamana kadar prenses gibi yetiştirdik. Her ihtiyacına koştuk, onu her konuda destekledik. Bu zamana kadar yanında biz vardık. Sen daha düne kadar kızımla nişanlı taklidi yapmak için babasından bir şey koparmaya çalışan adam değil misin? Ne zamandan beri bize akıl verir oldun." dediğinde masadaki muhabbetin iyice çirkinleştiğini fark ettim. Annem ve babam, ikisi de resmen günlerdir içinde tuttukları nefreti kusuyordu. Ailemin gerçek yüzünü bu şekilde göreceğim aklıma hiç gelmezdi.

"Siz de dışarıdan aman laf söz gelmesin diye o doğru düzgün işi olmayan adamla nişanlı rolü yapmasını isteyen Lara'nın çok sevgili ebeveynleri değil misiniz?" diye sordu. "Prensesinizi bu şekilde mi yetiştiriyorsunuz? Elin adamın iki dudağının arasına veya cüzdanına bakar şekilde mi? Ayrıca çok merak ediyorsanız söyleyeyim sizden isteyeceğim tek şey kızınızdı. Ben kızınızı seviyorum, Lara da beni seviyor. Siz de gözünüzü paradan çekip etrafınıza bakarsanız aramızda olanları görürsünüz. Ben Lara'nın hayallerini destekliyorum ve ileri başarılı olsa da olmasa da onu desteklemek için hep onun yanında olacağım." dedikten sonra masadan hışımla kalktı. Erkan'ın arkasından ben de ayağa kalktım ve "Size afiyet olsun." dedikten sonra peşinden gittim. Evden çıkmadan önce ona yetişebilmiştim. Beni kapının önünde beklemesini rica ettim. Sinirden titrediğini görebiliyordum. "Eşyalarımı almam lazım, lütfen." dediğimde başını salladı.

Ona söylediğim gibi çok kısa bir sürede ekipmanlarımı ve çantamı aldım. Evden çıkacağım sırada babamın sesini duydum. "Lara o kapıdan çıkarsan," dedi ve durdu. "O kapıdan çıkarsan bir daha bu eve gelemezsin, yaptığım şımarıklıklar yetti artık!" dediğinde onu duymazdan geldim. "Benim paramla aldığın eşyalarını da unut, kıyafetlerini, takılarını, elindekileri üzerindekilerini... Hepsini sana ben aldım." dediğinde bana bilerek blöf yaptığını biliyordum. Eşyalarım için Erkan'dan vazgeçeceğimi düşünüyordu. Kıyafetlerim, takılarım için onu bırakacağımı düşünüyordu. Elimdekilere saniyelik bir bakış attım sonra da düşünmeden hepsini yanımdaki duvarın dibine bıraktım. Çantamı açıp içindekileri döktüm. Eğildim, cüzdanımı elime alarak içinden sadece kimliklerimi aldım. Erkan'ın bana aldığı kolyenin kutusu aldım. "Bunu Erkan almıştı." dedikten sonra başka hiçbir şeye dokunmadan çantayı ayağım ucuyla ittirdim. Elveda Saint Laurent çantam seninle bu şekilde vedalaşacağım aklımın ucundan geçmezdi. Ona bakarken saniyelik içimden bir pişmanlık geldi ama sonra beni dışarıda bekleyen adamın yüzü zihnimde canlandı. Bana bakışı, gülüşü, dokunuşu, bana hissettirdikleri hiçbiri eşya bana böyle hissettirmemişti. Hiçbir sahip olduğum şey beni öylesine sarıp sevmemişti. Hiçbiri beni savunmamış, benim için mücadele etmemişti. "Kıyafetlerin parasını yollarım." dedikten sonra arkama bakmadan aralık kapıyı çekip çıktım. Oradaydı. Beni beklemişti. Elimde takı kutusu, nüfus cüzdanım ve ehliyetimden başka hiçbir şeyim yoktu ve karşısında öylece duruyordum. Elimdekileri pantolonun cebine tıkıştırırken ona doğru yürüdüm. Elveda Versace, Armani, Fendi, Burberry, Gucci, Dior, Prada ve dahası sizi özleyeceğim ama merak etmeyin çok yakında yeniden kavuşacağız. Bu ayrılığın uzun süre kalmasına dayanamazdım.

"Ne olacak şimdi?" diye sordum beni kollarının arasına almadan önce, kapının önünden uzaklaşıp asansörün gelmesini beklerken gözlerimi kırpıştırdım. Ağlamıyordum ve kesinlikle ağlamayacaktım. Vazgeçtiklerimi düşünmemeye çalıştım. Onlara tekrar sahip olacağımı düşündüm. Onlara tekrar sahip olabilirdim ama bana böyle bakan bir adamı bir daha nerede bulabilirdim ki? O benim için üretilmiş, eşsiz bir parçaydı. Uzanıp alnıma dudaklarını dayadı. "Bundan sonra hayallerimiz olacak," dedi.

"Olacak mı gerçekten?" diye sordum.

"Neden olmasın?" diye sordu. Doğru neden olmasın, ailemin moralimi bozmasına neden izin veriyordum ki, "Sen Lara'sın, sen benim güçlü kadınımsın. Senin önünde kim durabilir ki?" dediğinde tebessüm ettim.

"Öyleyim değil mi?" diye sorduğumda güldü.

"Bir de sanırım seni bir süre makyajsız görmeye alışmam gerekecek." dediğinde uzanıp koluna vurdum. "Ben her halimle güzelim bir kere!" diyerek itiraz ettim. Asansörün kapıları kayarak aralanırken Erkan'ın kolları arasından kurulup asansöre ondan önce bindim. Peşimden geldiğinde "Makyajsız görmeye alışacakmış, beyefendiye bak!" diye söyledim. Erkan gönlümü almak yerine bu tepkime güldü. "Gerçekten buna alındığını söyleme bana, şaka yapıyordum." Asansör kapısı kapanana kadar kollarımı göğsümde birleştirip kafamı ondan aksi tarafa çevirdim. Böylece ona aldığım tavrı görmesini istiyordum. O sözleri şakasını söylediğini bilsem de biraz bozulmuştum. Makyajla gezmeye alışıktım, makyajsız kendimi biraz özgüvensiz hissediyordum. Makyaj adete bir uzvum haline gelmişti. "Lara," dediğinde hala gülüyordu. "Makyajlıyım şu an merak etme," dediğimde güldü. Asansörün kapısı kapandığında bana doğru yaklaştı. Göğsümde birleştirdiğim kollarımı çözdü. Bana doğru yaklaştı. "Şu an ciddi değilsin, değil mi?" derken parmaklarını usulca ipek bluzumun üzerinden kollarımda gezdirdi. Ben ona bakmazken bir anda beni kendine çekti. Kollarını bana doladığında koca kabinde kaçabileceğim bir yer bırakmadı. Sağ koluyla beni daha sıkı sardığında sol kolunu havaya kaldırdı, parmakları çenemle buluştu. Ona bakmam için hafifçe kafamı ona doğru çevirdi. "Sen hayatımda gördüğüm en baş belası, sevdiğim şeysin," diyerek dudaklarıma doğru uzandığında kafam karışık baktım ona, "Bir de baş belası oldum öyle mi?" sordum, hafif alıngan bir tavırla sevdiğini söylerken bile odun olabiliyordu.

"Ha sevdiğim şeye takılmadın yani?"

"Evet,"

"İltifat etme konusunda adeta mağaradan yeni çıkmış bir orman kaçkını gibi davranıyorsun," dediğimde intikamımı almıştım. Asansör zemin kata geldiğinde homurdanarak benden uzaklaştı, istediğini alamadığını fark ettim.

"Seni mağarama götüreyim de o orman kaçkının sana gece neler yapacağını bir gör," dediğinde arsızlığı karşısında omuzun vurarak itiraz ettim. "Gece hiç bir şey yapamazsın."

"Yapamam öyle mi, sonra lütfen Erkan, ne olur devam et Erkan, dersin ama..." dediğinde "Erkan!" diye çıkıştım o anları hatırlayınca utancımdan kıpkırmızı olmuştum. Onu bakışlarımla ayıplayarak, "Sen iyice terbiyesiz oldun!" diye söylendim, güldü "Yine mi ben suçlu oldum?"

"Akşam kanepede yatmaya kendini hazırla," dediğimde beni ciddiye almadı bile, oysa böyle davranmaya devam ederse tehdidimi gerçekleştirebilirdim.

Beraber rezidansın çıkışa yürürken birbirimizle uğraşıp durduk böylece masadaki tüm o gerginlik aklımdan uçup gitti. Ertesi gün yokluğun acısını çekeceğim eşyalarımı bile unutmuştum. Erkan taksi çağırmadan önce aç kaldığı ile ilgili bir şeyler bahsetti. Şu durumda yemek düşünmemiş olması şaşırtıcı olurdu. Onun yemeğe düşkün olmasını bile seviyordum. Bir insanda daha başka neyi sevebilirdim ki?  

Böyle tatlış gifler görünce dayanamadım. ❤️


❤️

Continue Reading

You'll Also Like

50K 3.5K 10
。⁠◕Bu his çok tuhaftı onlar benim gerçek ailemdi ama bir o kadarda uzaklardı...◕⁠。
6.3K 222 10
Hiç annenizi çaresizken gördünüz mü? hiç kardeşinizin karnını doyuramadığınız oldu mu? peki ya hiç birini 5 yıl sevdiniz mi?
20.7K 2.4K 36
Birbirine delice aşık bir çift... Akabinde aşklarını taçlanıracak bir evlilik... Kısa sürede başlayıp, sonu gelmeyen tatsızlıklar.. Kapanış, boşanma...
16.6K 826 100
Bayım diyorum, çünkü sana ancak o kelime yakışıyor. Erkeğim desem, erkek olmak basit adam. Adamım desem, adamlık sana çok be. O yüzden bayım, Biz...