Sosyetik Güzel

By eyuhikayeleri

437K 22.9K 1.9K

/ Tamamlandı - Düzenlenecek / Romantizm #2 - 14.07.2020 - Romantizm #5 - 14.06.2020 - "Ya beyaz atlı prensi... More

Sosyetik Güzel - 1. Bölüm
Sosyetik Güzel - 2. Bölüm
Sosyetik Güzel - 3. Bölüm
Sosyetik Güzel - 4. Bölüm
Sosyetik Güzel - 5. Bölüm
Sosyetik Güzel - 6. Bölüm
Sosyetik Güzel - 7. Bölüm
Sosyetik Güzel - 8. Bölüm
Sosyetik Güzel - 9. Bölüm
Sosyetik Güzel - 10. Bölüm
Sosyetik Güzel - 11. Bölüm
Sosyetik Güzel - 12. Bölüm
Sosyetik Güzel - 13. Bölüm
Sosyetik Güzel - 14. Bölüm
Sosyetik Güzel - 15. Bölüm
Sosyetik Güzel - 16. Bölüm
Sosyetik Güzel- 17. Bölüm
Sosyetik Güzel - 18. Bölüm
Sosyetik Güzel - 19. Bölüm
Sosyetik Güzel - 20. Bölüm
Sosyetik Güzel - 21. Bölüm
Sosyetik Güzel - 22. Bölüm
Sosyetik Güzel - 23. Bölüm
Sosyetik Güzel - 24. Bölüm
Sosyetik Güzel - 25. Bölüm
Sosyetik Güzel - 26. Bölüm
Sosyetik Güzel - 27. Bölüm
Sosyetik Güzel - 28. Bölüm
Sosyetik Güzel - 29. Bölüm
Sosyetik Güzel - 31. Bölüm
Sosyetik Güzel - 32. Bölüm
Sosyetik Güzel - 33. Bölüm
Sosyetik Güzel - 34. Bölüm
Sosyetik Güzel -35. Bölüm
Sosyetik Güzel - 36. Bölüm
Sosyetik Güzel - 37. Bölüm
Sosyetik Güzel - 38. Bölüm
Sosyetik Güzel - 39. Bölüm
Sosyetik Güzel - 40. Bölüm
Sosyetik Güzel - 41. Bölüm
Sosyetik Güzel - 42. Bölüm
Sosyetik Güzel - 43. Bölüm
Sosyetik Güzel - 44.Bölüm
Sosyetik Güzel - 45. Bölüm
Sosyetik Güzel - 46. Bölüm
Sosyetik Güzel - 47. Bölüm
Sosyetik Güzel - 48. Bölüm
Sosyetik Güzel - 49. Bölüm / FİNAL 1. Part
Sosyetik Güzel - 49. Bölüm / FİNAL 2. Part
Final
***Özel Bölüm - 1***
***Özel Bölüm - 2***

Sosyetik Güzel - 30. Bölüm

7.4K 422 27
By eyuhikayeleri

Bölüm şarkısı medyada : Demir Demirkan - Var mı aşktan öte 

Keyifli okumalar! :)

***

Bir tutam hayal kırıklığıyla tekneye adımı attım. Beklediğim büyük ve konforlu duruyordu. Tekne yavaş yavaş sahilden uzaklaşırken akşam için hazırlanan masanın etrafına yerleştik. Erkan her ne kadar yanımda oturursa da benden uzak durmayı başarmıştı. Sanki arabadaki tüm gerginliği benim ona temas etmemmiş gibi bir de güler yüzlüydü. Dışarıdan gören biri deniz havasının yaradığını düşünürdü ama ben yemezdim. Suratının sahteliğine baktım, arabada bana "İstemediğin şeyleri yapmak zorunda değilsin, bırak insanlar ne şekilde anlamak isterse anlasın," diyen adam çok mutluyum pozları veriyordu. O mutluysa ben de mutluydum. Hatta ben ondan daha da mutluydum.

Dikkatimi güçlükle ondan çekip masadaki konuşmaya vermeyi başardım. Muhabbetleri ergenlik zamanlarında Erkan'ın Emre'ye verdiği çapkınlık dersleriydi. Konuyu kavradığım an duruşumu dikleştirdim.

"O zaman kızlar Erkan'a hasta, benim boyum daha atmamış bir metre geziyorum. Utanmasalar bana sümüklü Emre muamelesi yapacaklar." dediğinde masadaki herkes gülmeye başladı. "Bir insanın ergenken nasıl sivilcesi çıkmaz, hiç mi o süreçte sesi değişmez ya! Bakma aşkım abimin böyle sesinin çıkmadığına, eskiden böyle değildi." Sanki ben onu değiştirmişim gibi söylüyordu ama onu değiştirenin kim olduğunu biliyordum. "Aşk insanı değiştirir, derler. Sanki sen eski Emre'sin." Esin'in sözleriyle masada büyük bir sessizlik oldu. Hayatımın aşkı diye bahsettiği, Ela'nın ölümüydü onu bu hale getiren. Erkan sesini çıkartmadı. Belki de Emre de biliyordu ama dile getirmedi. Günlerdir aklıma gelmeyen kadını Emre'nin sürekli eski Erkan'dan bahsetmesiyle merak etmeye başlamıştım. Erkan onu tavlamak için ne yapmıştı acaba? Ona karşı nasıldı? Emre onunla tanışmış mıydı?

"Bana bakmayın ben değiştirmedim, tanıştığımızda da böyle soğuk nevaleydi." dedim birden masadaki sessizliği şu şekilde bölmüş olmam sadece Erkan'ın biraz daha gerilmesine sebep olmuştu. Emre'ye baktım. O kimseye bakmadan mezelerden atıştırıyordu ama suratındaki ciddiyetten olayı bildiğini anlamıştım. Masada olayı bilmeyen tek kişi Esin'di.

Hepimizin birden suratı düşünce, "Yanlış bir şey mi dedim?" diye sordu.

Emre araya girecekti ki, Erkan onu susturdu. Boğazını temizledi, "Lara'dan önce bir ilişkim vardı. Ela, dört yıl önce hayatını kaybetti." dediğinde Esin'in yüzüne derin, içten bir üzüntü çöktü. "Başın sağ olsun, sizden özür dilerim." diyerek bana da döndü özür dilemesine gerek olmadığı halde.

"Sonuçta eskide kaldı." dedim sanki bunun ilişkimize bir sorun oluşturmadığını belirtmek ister gibi sakin olmaya çalışarak ama kelimeler dudaklarımın arasından beklediğimden biraz sert çıkmıştı. Onunla beni kıyaslamalarını istemiyordum. Özellikle bu kişinin Erkan olmasını hiç istemiyordum.

Bir süre masadaki sessizlik sürerken servis için kolunda beyaz mendili ile garson geldi. Yemeklerimizi bir tepside getirmişti. Yemek servisini elinden geldiğince çabuk bir şekilde hallederken içecek servisine geçti. İki gece üst üste içmeyi kaldırmayacağımı düşünüyordum ama Rose şarap olduğunu görünce garsonun bardağımı doldurmasına izin verdim. Erkan sadece su istemişti. Dün geceden sonra bir daha içmeyeceğini düşünmüştüm ve yanılmamıştım. Gitmeden önce masadaki mumları yaktı ve "Afiyet olsun, efendim." dedikten sonra geldiği gibi sessizce masadan uzaklaştı.

Başımı kaldırdım ve etrafa baktım. Akdeniz'in tüm güzelliği gözlerimizin önünden geçip giderken güneş batmak üzereydi. Kadehleri kaldırdığımızda Emre araya girdi. "Beraberliğimize!" dedi. Kadehlerimizi tokuşturduğumuzda "Ve aşkıma tabi ki," diye ekleyerek Esin'in yanağına bir öpücük kondurdu.

Böylece biraz olsun masadaki kara bulutlar dağılırken, akşam başlamıştı.

Konu dün geceki gibi havadan sudan olmaya başladığında sessizce tabağın içindeki bezelyelerle oynuyordum. Sabahtan beri yediklerim şu tabağımdaki zeytinyağlı enginar ve kerevizdi. Masada çeşit çeşit zeytinyağlı mezeleri inceledim ama hiçbirini canım istemiyordu. Oturduğum yerden sessizce geriye yaslanarak şarap kadehimi aldım ve masadaki sohbeti dinlemeye başladım. Birden arkada çalan müziğin sesi arttı. Emre yavaşça ayağa kalktı. Bunun nereye gittiği belliydi. Esin, Emre'nin hareketlerini anlayamayarak takip ediyordu. Sanki teklifi bilmiyormuş gibi rol yapıyordu ve bu konuda gayet başarılıydı.

"Aaa bu bizim şarkımız." dedi arkada çalan Demir Demirkan'ın Var mı Aşktan Öte şarkısı çalıyordu.

Emre, Esin'in önünde diz çöktü. "Aşkım, Esin'im... Seni çok seviyorum, biliyorsun. Sen de beni çok seviyorsun, biliyorum. Benimle bir ömür yaşlanmaya, bana katlanmaya, beni sevmeye var mısın, benimle evlenir misin?" dediğinde Esin cümlesini bitirdiği anda büyük bir coşkuyla, "Evet!" diye bağırdı. Birbirlerine aşkla sarıldıklarında ne zamandır tuttuğumu bilmediğim gözyaşlarım akmaya başladı. Aşkları öyle yoğundu ki bunu hissetmemek mümkün değildi. Yüreğime dokunmuşlardı. Birbirlerine çok yakışıyorlardı. İlk zamanki kıskançlığımın yerini imrenmeye bırakmıştı. Gözümdeki yaşları kimse görmeden parmağımın ucuyla hafifçe sildim ama arkasından birkaç tanesi daha peşi sıra firar etti. Erkan'ın avucunu yanağımda hissettim. Yanağımı hafifçe parmağının ucuyla silip hemen avucunu geri çekti. Ona baktım. "Off... Gözüme bir şey kaçtı galiba." diyerek masadaki peçeteye uzandım.

Bakışlarından inanmadığı çok belliydi. Onun da gözleri dolu doluydu. En son Ela'dan bahsederken onu böyle görmüştüm. Esin ve Emre birbirlerinden ayrıldığında sırayla tebrik ettik. Esin'in ağzı kulaklarındaydı, sabah ne yapağım diye sağda solda yakınan kız kendi değilmiş gibi şimdi yüzüğünü inceliyordu. Yüzüme yayılan gülümsemeyle ben de ona baktım.

Emre, akşam boyunca üzerindeki gerginliğini atmış rahat bir nefesle içki şişesine uzandı. Anlaşılan gece daha uzun sürecekti.

Sohbetler, içkiler ve meyveler derlen saat gece yarısını çoktan geçmişti ve artık benim kafam koltuktan düşmek üzereydi. Sohbetleri güzeldi ama ben dün gece neredeyse hiç uyumamıştım. Erkan öğlen güzellik uykusunu aldığı için enerjikti, Esin ve Emre zaten gecenin verdiği aşk sarhoşluğundan birbirlerinden başka bir şey görmüyorlardı. Öyle olunca gece sürmeye devam etti.

Otele geri dönmenin ve bir önce yatağıma kavuşmanın hayalini kurmaya başlamışken, Emre bu gece burada kalacağımızı söyledi. Bir bu eksikti. Erkan'a baktım. Yanımda hiçbir şeyim yoktu. Gece için giyeceklerim haricinde gece rutin bakım malzemelerim, sabah kullandığım bakım ürünlerim, yanımda makyajımı temizleyeceğim bir şey bile yoktu. Ayrıca yarın ne giyecektim? Yine bu üstümdekiyle mi güne başlayacaktım?

"Olmaz, kesinlikle olmaz." dedim birden uykum açılmıştı.

"Neden olmasın ki? İki kamaralı zaten." dedi Emre tek sorun buymuş gibi. Yatacağım yer umurumda gibi mi duruyordu? Asıl sorunlarımı hallettikten sonra umurumda olabilirdi. "Yanıma hiçbir şey almadım ki." dedim.

"Abime demiştim bu gece kalacağımızı, sana söylemedi mi?" dediğinde bakışlarım Erkan'a döndü. O da bakışlarını kaçırdı. "Aaa ben onu sana söylemedim mi?" dedi sanki unutmuş gibi ama şu yalancılık işini hiç beceremiyordu. Gözlerimi kıstım, benim bu konuda ne kadar hassas olduğumu biliyordu. Hem de bile bile söylememişti "Alacağı olsun, Erkan!" dedim. Ben bunun intikamını çok fena alırdım. Hem de çok fena. Bana bunu yapmayacaktın. Esin'in makyaj temizleme için tek kullandığı ürün su olduğu için elimizde işime yarar hiçbir şey yoktu.

Akşamı benim için tatsız bir şekilde sonlandırarak kalacağımızı yere indik, çifte kumruların neşesi hala yerindeydi. Erkan önde ben arkada kalacağımız yere girdiğimizde etrafa bakındım. Ahşap, üzerinde bembeyaz çarşaflar serili çift kişilik bir yatak, ahşap bir dolap ve banyoya açılan başka kapıdan başka etrafta hiçbir şey yoktu. Banyoda kapının arkasında bir çift beyaz bornoz asılıydı. Kamaraya dönüp dolapları karıştırdığımda içinde sadece ahşap askılıları bulabildim. Odada neredeyse hiçbir şey yoktu ve bu durum kimsenin umurunda değildi. Sakin olmaya çalıştım ve tekrardan banyoya yöneldim.

Erkan ayakkabılarını çıkartmış kendini yatağa bırakmıştı. Küçücük odada bir başka detay daha gözüme çarptı. İkimiz aynı yatakta mı yatacaktık? Tekrardan önce Erkan'a sonra yatağa baktım. Elini ensesine koymuş tavanı izliyordu. .

"Bilerek yaptın!" dedim.

Ne olduğunu sorarak lafı dolandırmadı doğruca "Evet." dedi.

"Eserinle mutlu musun?"

"Aslında hayır, biraz daha olay çıkartmanı bekliyordum." dedi dün geceden daha cesur ve kendinden daha emindi. Ona istediğini vermemek için bıkkın bir soluk vererek banyonun kapısını kapattım. Yüzümü yıkadım ve üstümdekilerden kurtularak kendime bornozlardan birine sardım. Saçımı toplayacağım bir toka bile yoktu yanımda. Aynadaki yansımama baktım. En azından suya dayanıklı rimelimle kirpiklerim güzel duruyordu. Onun dışında yüzümde hiçbir şey kalmamıştı. Son kez kendime baktıktan sonra banyodan çıktım. Erkan yatağın bir ucunda arkasını dönmüş uyuyordu. Üzerindeki çıkartmış altında şortla uyuyordu. Bana söylememişti ama kendisi hazırlıklı gelmişti. Bu görüntü ona daha çok kinlenmeme sebep oldu. Yatağın boştaki diğer tarafına tırmandım ve uzandım. Hava bornozla yatmak için fazla sıcaktı. Ayrıca burnuma küf kokusu geldi. Havluyu kokladım. Bundan gelmiyordu aksine ucuz deterjan kokusu vardı. Uzanmaya çalıştım ama yatak hiç rahat değildi. Başım altındaki yastık boyun felci geçirmek isteyen tüm misafirler için özel olarak hazırlanmıştı. Çok sert ve havadaydı. Başımı kaldırdım ve sertliğini indirmek için yastığa vurmaya başladım. Bu yastıkla bileğimi incitebilirdim. Tam Erkan'ın o taş kafası için yapılmıştı. Ancak o rahat edebilirdi. Yanıma baktım. Hiç hareketsiz fosur fosur uyuyordu. Yastığa biraz daha sert vurdum. Birazcık daha derken en sonunda yastığı kaldırıp yatağa çarptığımda Erkan bana doğru döndü.

"Uyuyacak mısın artık?"

"Bu şartlarda nasıl uyuyabilirim?"

"Ne var şartlarda?" derken üzerimdeki bornozu fark etti. "Sen kafayı mı yedin, bu sıcakta?" şimdi tamamen bana dönmüştü.

Üzerimdeki bornoza sarınırken, "Kıyafetlerimle yatamam, keşke biri bana haber verseydi de en azından yanımda bir gecelik getirseydim!" diye homurdandım. "Ama o biri ancak kendini düşünüyor." Kollarımı göğsümde kovuşturdum ve başımı diğer tarafa çevirdim.

"Keyfin bilir." dedi ve tekrardan bana sırtını döndü. Beni, kendi kederimle baş başa bıraktı. Öylece yatağın bir ucunda oturdum ve etrafı incelemeye başladım. Karanlıkta görebileceğim şeyler kısıtlıydı.

Zaman geçtikçe canım sıkılmaya başladı. Yastığı elime aldım. Hala çok sertti. Üzerinde durduğumuz yatakta da aşırı sertti. Bu sefer yatağı kurcalamaya başladım. Bu gece nasıl bana zehir oluyorsa Erkan'a da aynı şekilde zehir olmalıydı. "Of," dedim birden sıkkın bir sesle. Peşi sıra sıkkınlığımı belli edecek bir takım sesler çıkarttığımda tekrar bana döndü.

"Bu gece ikimize de uyku yok anlaşılan." dedi başının altındaki yastığı düzelterek.

"Öyle duruyor, birileri bana burada kalacağımızı söyleseydi eğer..." beni kendine çekmesiyle cümlem havada kaldı. Taş gibi göğsüne başımı yerleştirdi. Burası yataktan bile daha sıcaktı. Yaşadığım savrulmanın etkisiyle yüzüme düşen saçlarımı çektim. "Uyu artık, lütfen."

"Ama burası da sert." dedim.

"Lara sana oradan daha sert bir yeri göstermemi istemiyorsan, uyu."

Nereden bahsediyordu? Karanlıkta hiçbir şey göremiyordum. Tekrardan başımı göğsüne yasladığımda küf kokusu yerine eşsiz kokusunu soludu. Az önce söylediği cümle kafamın içinde tekrar ederken ne demek istediğini fark edince gözlerim büyüdü. Çıplak göğsüne elimle vurdum, "Çok terbiyesizsin!" dedim demek istediğini anlamıştım.

"Ah! Ne?"

Tekrar vurdum. "Ayrıca sapıksın!"

"Ne dedim ben ya!" Bir de sanki çok masum bir şey söylemiş gibi şaşırıyordu. Tekrar başımı kaldırdım ve kaşlarımı çatarak yüzüne baktım. "Sana hiç yakıştıramadım!"

"Lara, bundan başka tek seçeneğin var o da yer! Bir daha konuşursan seni yere atarım!" diye parladı öfkeyle anlamam için tekrar ederek. Az önce aklıma gelen şeyler birleşen söyledikleri ikinci bir dalga aydınlanma yaşadım. Rahatlamıştım, "Ha...sen yer dedin! Yer, zemin olan yer... Yer, tabi!" sessizce sinerek eski yerime geri döndüm. Aptal, Lara bir de ne anladın! Asıl sapık sen olabilir misin?

Öfkeyle soluğunda gövdesi inip kalktı. "Sen ne anladın ki?"

"Yer anladım ben de. Ona kızdım sadece." Sesim biraz önceye göre baya kısılmıştı. Konu uzadıkça utancım artıyordu. "Belli!" dedi ve tekrar soludu.

Elimi kolumu nereye koyacağımı bilemediğimden buraya yatağın öteki tarafından bile daha gergindim. Sakin olmaya çalıştım ve yavaşça bir elimi göğsünün üzerine koydum. O da sessizleştiğinde kulağımın biraz altında ritmik bir şekilde atmakta olan kalbini dinlemeye başladım. Burası dünyanın en güvenli ve huzurlu yerli olmalıydı. O an aklımdan tek geçen buydu.

"Senin çoktan söylenerek benden uzaklaşmış olman gerekmiyor mu?" dedi birden.

Beni hem çok doğru hem de çok yanlış tanımıştı. Şu an buradan ayrılmaya hiç niyetim yoktu. Sabaha kadar buradaydım. Tam olarak bulunduğum yerde çünkü Alice'in ne demek istediğini şimdi daha iyi anlıyordum.

"Bu seni ilgilendirmez."

"Ne demek ilgilendirmez, şu an benim..." derken sesi neşeli geliyordu. Sözlerini yarıda kestim.

"Kapa çeneni, uyumaya çalışıyorum."

Bir kez daha aynı cümlenin devamını kurmaya çalıştığında, "Ştt... Bu gece amma çenen düştü, uyuyacağım." dedim. Bu onu susturmaya yetmişti. Bir süre sonra uykuya yenik düştüm.

***

Başımın altında taş gibi şeyle izleniyor olmanın verdiği his birleşmişti. Dün geceyi düşündüm. En son Erkan'ın göğsünde uyuyakalmıştım. Şu an oda çok sıcaktı. En son kalp atışlarını dinliyordum. Ama şu an kulağıma çalınan bir ses yoktu. Erkan'ın kalbi durmuş olabilir miydi? Bu düşünceyle göğsüm sıkıştı. Bir anda gözlerimi araladım ve başımı kaldırdım. Başımın altındaki sert şey yastıktı. Etrafa bakındım. Erkan yanımdaydı uyanıktı. Gözleri açık ve bana endişeyle bakıyordu. Elimi göğsünün üzerine koydum. "Yaşıyorsun dimi?" dedim.

"Ölü gibi mi duruyorum?"

İçten bir "Oh!" çektim.

"Kabus mu gördün?"

"Hayır, öyle bir şey değil!" dedikten sonra yaşadığım rahatlıkla kendimi tekrar yatağa bıraktım. Üstüme baktım. Uyanır uyanmaz Erkan'ın endişesine kendime çeki düzen bile verememiştim. Bornozumun yakası kaymıştı ve ucundan siyah dantelli iç çamaşırım gözüküyordu. Doğruldum ve üzerimi düzelttim. Saçlarımı geriye doğru attım. Saç diplerim ve ensem ter içinde kalmıştı. Duş almaya ihtiyacım vardı.

"Lara," dedi yattığı yerden,

"Efendim,"

Ona doğru döndüm. İkimizin de başı kendi yastığında olmasında aramızdaki mesafe çok azdı. Gözleri çok güzel duruyordu. Işıl ışıldı sanki, görüntüsü yeni uyanmış gibi değildi. Hani şu romantik filmlerde olan klasik aşık çiftin uyanma sahnesindeki yakışıklı başrol oyuncusu gibi duruyordu. Acaba ben nasıl duruyordum?

"Sana son bir şey soracağım?"

"Sor ama önce ben soracağım."

"Dinliyorum." dedi ilgiyle bana dönerek, aklından her ne geçiyorsa dün geceye göre gayet sakindi. "Nasıl görünüyorum?"

"Her zamanki gibi," dedi tereddütsüz.

Gözlerimi devirdim. "Her zaman ki gibi ne mükemmel mi, harika mı, şahane mi? Gerçi ben her zaman bunların hepsi gibi gözüküyorum."

"Kendini beğenmişi unutma!"

"Gerçekleri inkar edemezsin." dedim her zamanki gibi kendimden emin bir tavırla, benim bu tavrım karşısında kendi yastığının öbür tarafına ölü taklidi yaparak yuvarladı. Komik bulmamalıydım ama görüntüsü komikti. Kıkırdamam engel olamadım. Elimle ağzımı kapattım.

Onu kolundan tutarak tekrar yakınıma çektim. "Sen ne soracaktın?"

Birden suratı ciddileşti.

"Şu tatil bittiğinde, benimle yemeğe çıkar mısın? Ama bu sefer farklı olacak."

Merakla sordum. "Ne gibi farklı?"

"Bu bizim tanışma yemeğimiz olacak."

Söyledikleri iyice değişik bir hal almaya başlamıştı. "Ben hala uyanamadım mı?" diye sordum etrafımıza bakarak. "Tam ifade edemedim. Şöyle düşün bu birbirimizi tanımamız için bir randevu. O zamana kadar düşün, taşın ve karar ver. O gün kafa karışıklığını gidermene yardım ederim veya edemem." dedi sanki uzun süredir bunu düşünüyormuş gibi rahatlamış duruyordu. Işıl ışıl yeşillikleri benden bir cevap bekliyordu.

Bunca zaman birbirimizden kaçmak dışında bir şey yapmamıştık ve çok az şey paylaşmıştık. Aslında biz birbiri hakkında çok şey bilen iki yabancıydık. Hep havada kalan sözler, inatlaşmalar, kaçışlar... Kısır döngü gibiydi. Birbirimize çok yakındık ama aynı zamanda çok uzaktık. Uzanıp suratına dokunmak istedim. Kendimi tuttum. O eski kaba saba, dağınık görüntüsü şu anki halinden ne kadar farklıydı. Alice haklı çıkıyordu. O Erkan'ın bu yüzünden bahsetmişti ama ben görmek istememiştim. "Olabilir, neden olmasın." dedim. 

Continue Reading

You'll Also Like

5.2M 183K 79
Yıllar önce verilen bir söz iki gencin hayatlarını nasıl değiştirir? 08.06.2018 14.04.2021
9M 567K 54
Gözlerinizi açtığınızda yıkılmış bir evde uyanacaksınız. Tek çıkış yolunuz yerin altı olacak. Kendinizi bulduğunuz çıkış noktası her bir yanı kameral...
117K 4.4K 33
AHH ŞU ABILER ADINDAKİ İLK KITAPTIR.!!! BU KİTAP YAYIMDAN KALDIRILIP DAHA SONRA TEKRAR YAYIMLANMIŞTIR! *25.02.2019 #beyazatliprens #1 ***************...
24.3M 1.4M 80
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...