Who you? ||GDragon

By pratyayasiri

52.2K 3.3K 787

-"Hiçkimse birden intihar etmez Jiyong insanı intihara insanlar iterler... Bu aşamalı bir şey..." -"Beni kork... More

1 "Ruhlarımız değil bedenlerimiz..."
2 あ1
3 あ2
4 え1
5 え2
6 あ3
7 あ4
8 え 3
9 え4
10 あ5
11 え5
12 あ 6
13あ 7
14 え 7
15 の 1
16え8
17り
18 あ8
19え9
20あ9
21の2
22あ 10
23の3
24の4
25え10
26あ11
27え12
28え13
29あ12
30び1
31 え14
32の5
33 あ13
34え15
35あ14
37 あ15
38 え17
39あ16
40 え18
41 の 6
42 あ 17
43あ18
44え19
45 あ20
46あ21
47え19
48あ22
49あ23
50あ24
51 回 51
52 回 52
53 の 7
54 え20
55 あ 25
56 え 21
57 え 22
58 け 1
59え23
60 え 24
61 え 25
62 回 62
63あ26
64 あ27
65 あ28
66
67え26
68 あ29
69 あ 30
70 あ31
71あ32
72あ33
73あ34
74あ35
75え27
76 え28
77え29
78 あ 36
79え30
80え31
81え32
82あ37
83え33
84を1
85あ38
86え34
87え35
。88 。Final

36え16

636 52 18
By pratyayasiri

Jiyong oturduğu sandalyede bir kez daha dönerek tekrar tüm bakışları üzerinde topladı. Ajansa gelmek hiç istemiyordu ama şu son olaylardan sonra başkan Jiyong'un tarafını bırakmış gibiydi. Öyle bir şeye cesaret edemezdi aslında ama... Bu kez Jiyong susması gerektiğini hissediyordu. Jiyong masanın üzerinde ters duran telefonunu aldı. Nahyun'un attığı mesajları görmezden gelerek galeriye girdi, Hana'nın fotoğraflarına bakmaya başladı. Suratındaki sırıtma giderek büyüyordu. Evet onu bu kadar kolay affetmemeliydi ama hayat kısaydı, Hana'nın mezarına gitmek için hazırlandığı günden sonra böyle düşünüyordu. O günden sonra Hana'yı sadece uzaktan izlemişti; cenazede, bürodan çıkarken, apartmanın girişinde... Jiyong sırıtarak telefona bakarken birden hatırladığı şey ile durdu. Dava dosyaları... Hana cidden kayıp olduğu iki yıl boyunca Jiyong'u mu takip etmişti... Hana böyle bir insan değildi. Jiyong bunu herkesten iyi biliyordu. Jiyong'un bilmediği ama öğrenmek için can attığı bir şeyler dönüyordu... Jiyong telefonu masaya bırakarak ayağa kalktı. İşiyle uğraşan herkes ona dönünce
-Ben sanırım Hana'nın yanı-
Sertçe açılan kapı ile herkes bakışlarını Jiyong'dan çekmiş içeri girene yöneltmişti. Jiyong'un bakışları Hana'yı bulduğunda şaşırsa da sırıtmadan edememişti. Galiba kalp kalbe karşı olayı tam olarak bu oluyordu.
Hana içeri girdikten sonra bakışları ilk Jiyong'u bulmuştu. Sinirden dolan gözlerini umursamadan masada oturan beş adama döndü biraz bekleyip derin bir nefes aldıktan sonra masaya yöneldi. İlk önce derdi ne onu öğrenmeliydi. Kendine ve geçmişine dair, sonra pekala burayı onların başına yıkabilirdi.

Masadaki tüm gözler Hana'nın üzerindeyken Hana derin bir nefes daha aldı. Jiyong bunun ne demek olduğunu herkesten iyi biliyordu. Hana bunu zorlanacağı bir şey başlamadan önce yapardı. Bunu bile özlemişti...

Jiyong Hana'nın bu haline daha fazla dayanamayıp

-Dosyalar ne demek oluyor Hana?

-Benimle saygı ifadesi kullanmadan konuşacağın kadar yakın olduğumuzu sanmıyorum o yüzden Bay Kwon, dikkat ederseniz sevinirim. Ve dosyalar hakkında... Henüz o konuda işlemlere başlamadım, umurunuz da olmasa da bir cenazemiz vardı.

Jiyong karşısında oturan kadının Hana olduğuna inanamıyordu. Sanki başka bir kadın tüm soğuk kanlılığı ile karşısına oturmuş onu bir şeyler için tehdit etmeye hazırlanıyor gibiydi. Veya birazdan zincirleri koparacak aldatılmış bir kadın...

-Hana? Şaka yapıyorsun değil mi? Benden bu kadar nefret etmiş olamazsın! Jiwon'un büyükannesini ben öldürmedim tamam mı? Neden herkes bu konuda üzerime geliyor?

-Sen öldürmemiş olabilirsin. Ama onun bu dünyada görmek istediği son şey Jiwon'un çıkış yapmasıydı. Ama tahmin et bakalım ne oldu? Ego çuvalı bir pislik kendini tatmin ettiği için hayatında ki en önemli insanın hayallerini gerçekleştirdiğini göremeden öldü. Ve sen hiçbir şey yapmadın mı?

-Hana...

-Benim adımı ağzına alman bile o kadar midemi bulandırıyor ki, karşında oturmanın bana verdiği hissi düşün... Henüz ben sakinken, Bay Kwon Jiyong söylesenize bu kadar para, bu kadar fan, bu kadar gösterişli bir hayat... Hepsine sahipken Jiwon'dan ne istiyorsunuz?

Jiyong Hana'nın her cümlesiyle daha çok darmadağın olurken karşısında oturan kadının ona sıcaklık vermekten çok, soğukluğuyla yaktığını hissetti. Karşısındaki Hana olamazdı.

-Benim olan çok değerli bir şeyi aldı.

Hana beklemediği cevap karşısında afallarken, Jiwon'un karşısındaki pislikten ne almış olabileceğini düşünüyordu... Kwon Jiyong gibi birinden hemde...

-Neyinizi aldı?

-Bilmediğinden mi soruyorsun? Yoksa sadece bunu oyuna çevirmek hoşuna mı gidiyor?

-Bilsem sormazdım.

-Doğru. Sen hep böyle bir insandın.

-Hah... Beni tanıyormuş gibi konuşman komik bile değil... Ama diyelim hep böyleydim... Peki sen? Sen böyle rezil bir insan olmak için ne yaşadın?

Hana son cümleyi söylerken masanın üzerine hafifçe eğilip doğrudan Jiyong'un gözlerine baktı. Onun kendisini tanıyormuş gibi konuşması sinirlerini bozuyordu.

-İki yılda çok fazla şey yaşadım Hana... Senin de dediğin gibi insanlar değişir ""Sen çok değiştin", herkes bunu söyler... Ama hiç kimse sen ne yaşadın diye sormaz, sadece çok değiştin... Aslında insanı insanlar değiştirir... Ama bunu fark etmezler ve sadece giderler..." Değil mi?


***

Hana bakışlarını elindeki kahve bardağından bir yudum daha aldı, arkasına, saatin asılı olduğu duvara doğru döndü saat çoktan üçü geçmişti. Kasten saate arkasını dönüp telefonunu mutfakta bırakmıştı. Çünkü Jiyong ne kadar ararsa arasın açmayacaktı. Ve saate ne kadar çok bakarsa baksın zaman daha hızlı geçmeyecekti aksine ne kadar çok bakarsa zaman o kadar daha yavaş geçiyordu. Beklerken okuduğu roman çoktan bitmişti ve yenisine başlamak için ne yerinden kalkmaya gücü vardı ne de gözlerinin biraz daha okumaya gücü vardı.

Kapının açılma sesi geldiğinde saat çoktan dördü geçmiş beşe geliyordu. Hana ise oturduğu yerden kıpırdamadan ayak seslerini dinledi. Ayak sesleri bir süre durakladığında Hana Jiyong'un arkasında olduğunu biliyordu. Alkol kokusu tüm eve yayılırken Hana hala Jiyong'un gelip yanına oturmasını bekliyordu. O çağırmadan gelmesini...

Ayak sesleri uzaklaşmaya başladığında Hana bu kadar saat bu konuşma için beklediğinden

-Jiyong... Biraz konuşalım mı?

Jiyong yürümeyi kesmişti. Aslında hiç konuşmak istemiyordu çok uykusu vardı. Ama eğer Hana bu saate kadar uyumayıp beklediyse önemli bir şey konuşacaktır diye düşündü ve geri gelip Hana'nın yanına oturdu.

-Bak Hana çok yorgunum o yüzden ne diye-

birden Hana'nın kendisine dönmesi ile cümlesi yarım kalmıştı çünkü Hana'nın gözlerinin altı morarmış ve gözleri kıpkırmızıydı. O daha yorgun gibi görünüyordu... Doğru dün ödev teslimi olduğu için muhtemelen son bir haftadır doğru düzgün uyumuyordu. Ve şimdi de kendisini mi beklemişti. Jiyong içine oturan pişmanlıkla yayık oturuşunu dikleştirdi.

-Neler oluyor Jiyong?

-Hangi konuda Hana?

-Değişiyorsun ve bu benden kaynaklanmıyor... Sebebini bilmek istiyorum. Hayatında ne değişiyor Jiyong?

-Hayatımdan değil de sadece ben değişiyor olamaz mıyım? Yada ben hep böyle rezil bir insandım ve sen yeni fark ediyor olamaz mısın?

-İnsanlar kendi kendine değişmez Jiyong... "Sen çok değiştin", herkes bunu söyler... Ama hiç kimse sen ne yaşadın diye sormaz, sadece çok değiştin... Aslında insanı insanlar değiştirir... Ama bunu fark etmezler ve sadece giderler... Şimdi söyle bana... Ne oluyor Jiyong?

-Beni bırakıp gidecek misin yani?

-Neden değişiyorsun Jiyong?

-Beni bırakacak mısın?

-Neden değişiyorsun Jiyong? Ünlü olmak mı ağır geliyor yoksa başkan yüzünden mi?

-Neden illa bir şey yüzünden olmak zorunda!? Sadece iğrenç bir insanım, hayallerindeki pres aslında ayyaş pisliğin teki olamaz mı?

-Bir prensi ayyaş pislik yapacak şey ne olabilir... Prensesini kaybetmedin, krallığında hala yerinde... Derdin ne Jiyong?! Yalnız mı kalmak istiyorsun?! Sorun bu mu? !Bitirmek mi istiyorsun?! Benden mi sıkıldın?! Sorun buysa hemen çözebiliriz.

-Benden ayrılmak mı istiyorsun? Seni hak etmiyor muyum?

-Jiyong... Yorma, ne kendini ne de beni...

Hana hızla ayağa kalktı, odasında hazırladığı bir valizi yoktu sadece çantası vardı. Onu alıp çıkacaktı. Jiyong onu fazla yıpratmaya başlamıştı. Şu an ilişkisi bitmek bilmeyen uzun geceler. Kendi odasında yatağının içinde evi dinlemek, Jiyong hakkında yazılan ağır eleştiri yazılarını okumaktan ibaretti.

Jiyong yanından geçmekte olan bedeni bileğinden yakalayarak kucağına çekti. Kollarını ona daha çok dolarken

-Teşekkür ederim... Yine herkesten farklı baktığın için... Herkes "Sen çok değiştin." derken sen "Neler oluyor? Neden değişiyorsun?" dediğin için... Sadece şirket ve fanlarla ilgili bir kaç sıkıntı... Beni bırakıp gitme... Yalnız kalmak istemiyorum...

***



Hana başına giren ağrıyı umursamamaya çalışıyordu ama pek mümkün değil gibiydi. Tekerlekli koltukla masaya daha çok yaklaştı ve başını iki elinin arasına aldı. Gözünün önüne gelen saçma sahneleri silmeye çalışıyordu kahve bardağı, büyük bir duvar saati ve cam sehpanın üzerinde kitap... Şu an bunları anımsaması çok saçmaydı. Tüm bunlar ne demekti? Hana saçlarını geriye atarken ağrıyan başını umursamamaya çalışıyordu. Jiyong'a cevap vermek için hazırlanıyordu ki yanındaki sarışın çocuğun omzuna dokunması ile ona döndü

-Babanla en son ne zaman görüştün Hana?

-Neden soruyorsun bunu?

-En son Amerika'ya gittiğimde Bay Kim ile karşılaştım. Tekrar evlenmiş galiba...

Hana öğrendikleri ile şoka girdiyse de belli etmedi. Demek bu çocukla sandığından daha yakındı... Eski hayatında da... Neydi bu çocuğun adı? Seungri... Evet bu otoparkta Hana'ya sarılan adamdı, partide tanıdık gelen adam...

-Evet öyle oldu.

-Peki neden düğününe gitmedin?

-Biliyorsun babamla aram hiçbir zaman iyi olmadı. Mezuniyetten sonra ilişkileri tamamen kestik. Ben de gitmedim.

-Doğru ya Hana-yahh mezuniyetten sonra sadece babanla değil bizle de ilişkini kestin... Neler yaptın iki yıl boyunca?

Hana yakalanmamak için ne demesi gerektiğini düşünüyordu. Bu adamla sandığından çok daha fazla yakındı. Ama şu an burada konuşmanın tehlikeli olduğunu biliyordu. Özellikle Jiyong denen herifin önünde... Seungri denen herifi tanıyorsa diğerlerini de tanıyor olmalıydı. Demek ki Jiyong cidden Hana'yı tanıyordu.

-Sadece-

-Seungri!!! Şu an biz konuşuyoruz!

Araya giren Jiyong ile Hana ve Seungri Jiyong'a döndü.

-Doğru... Doğrusu... Kim olduğun veya ne yaşadığın asla umurumda değil. Seni uyarmıştım... Jiwon'dan uzak durman konusunda... Seninle galiba mahkemede görüşeceğiz... Hakkında açılan ama sebepsizce açılan soruşturmalar ve davaları tekrar açacağım... Aynı zamanda bu gizli olmayacak basın ve tüm dünyanın önünde olacak.

Evet böyle büyük bir tehdit savurmuştu. Ama dosyayı tekrar açmak için elinde sağlam bir delili olması gerektiğinin farkındaydı. Ve uyuşturucu davalarında aradan yıl geçince delilin zor bulunduğunu da biliyordu. Başta dosyayı sadece tehdit amaçlı kullanacaktı ama şimdi işler tamamen değişiyordu.

Hana oturduğu yerden kalkarken Jiyong'un ona bakışlarını görmüştü içinde bir şeylerin yıkıldığını hissetse de zafer edasını yüzünden silmemeye çalıştı. Oda da olanları sessizce dinleyen üçü de aynı şaşırmış ifade ile Hana'ya bakıyordu. Hana masada oturan beşliye arkasını dönerken içinde yıkılan şeyleri hissediyordu. Böyle olmaması gerekti. Neden sevdiklerini arkasında bırakmış gibi hissediyordu? Bunu sevdiği adam için yapıyordu oysaki...


sençokdeğiştin

kwonjiyong

Bölüm nasıldı?...Beklediğiniz gibi oldu mu bilmiyorum ama umarım sevmişsinizdir.









Continue Reading

You'll Also Like

100K 7.9K 38
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...
226K 22.3K 32
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
5.5K 379 22
[tamamlandı] Seninle benim aramda bir adımlık mesafe. Bak sevgilim, biganeyiz artık birbirimize. Gece olup çöktüğünde üstüme Ateşten, yağmurdan yemi...
4.6K 752 30
tanıdığın insanlar, tanımadığın insanlara dönüşebilir. © jieiee | na jaemin + girl, texting [tamamlandı] ⚡hayrankurgu #754 © jieiee, 2023 all rights ...